Milli bütünlük ve değerlerinize tehdit olarak algılıyorsunuz. Eğitim seviyeleri düşük, temiz değiller, işleri elimizden alıyorlar diye, ağız dolusu küfrediyorsunuz.
Peki, hiç yeni bir hayata başlamanın bedelinin ne olabileceğini düşündünüz mü? Ekonomik çıkmazda, dilini bilmediğiniz, insanını tanımadığınız yabancı bir coğrafyada, temizlenmenin, barınmanın, hayatta kalmanın zorluğu konusunda bir fikriniz var mı? Bunu göze almak, bunca aşağılanmaya katlanmak, sizi hangi şartlarda mecbur kılar? Durun tersten de düşünelim.
Mesela birçoğunuz çocuklarınızı Avrupa’ya, ABD’ye göndermeye çalışıyor. Peki siz böyle düşünürken, bu cesaretinizi cüretinizi, dahası çocuğunuzun-kendinizin orada kolayca kabul edileceği fikrine nereden kapılıyorsunuz? Üstelik Batı toplumu, sana göre de “kültürel evrimle oluşmuş hiyerarşinin, en üst noktasındayken”… Dahası, bir Avrupalı mensup olduğu soy sayesinde zaten diğer ırklardan, hele sizden çok üstün olduğunu her seferinde ifade ederken! Siz, bu doğal (!) küresel hiyerarşi piramidinin, hangi basamağında yer aldığınızı, medeni (!) Avrupalıya rağmen, neye göre nasıl belirliyorsunuz? Haaaa sizin paranız var! Yani, kriteriniz; insanlık ve yaşam hakkı eşittir para. O zaman o değerler zırvalığından hemen vazgeçin. Herkes cüzdanı kadar adam... Yani, sevgi düş’müş…
Ezcümle, ‘insana dair, seçemediği ve doğuştan gelen tüm sınıflandırmalar yapay ifadelerdir. Hakikatle (olması gereken) hiç alakası yoktur. Gerçeklikle (olması gerekene rağmen olan) ilişkisi de o toplumun feraseti ile ilgilidir. Ama elbette, dünya üzerinde yaşayan toplumların, kendi içindeki bir kısım grubu, kendi toplumunu, diğer toplumlardan daha özel ve üstün görüyordur. Ama kendi toplumlarının geri kalanı, bu durumu akılcı görmediğinden dengelenemezse, mesela Almanların Nazi soykırımı gibi durumlar ortaya çıkar.
Dolayısı ile birçok kara tablonun mimarı Batı olduğu halde, kimse “Batıyı”, otomatik olarak katliamcı veya hırsızlığa eğilimli bir karakter olarak algılamıyor. Ama çatışma ortamında büyümüş, kılık kıyafeti şık (!) olmayan kişilerin davranışlarını, ırktan kaynaklanan davranış yansımaları olarak okuyabiliyor. Bir mülteci için “insanın gelişmemiş türü” olduğu zihniyeti, en hafifinden alçaklık. Öte yandan da bence toplumun asıl sorunu, kendisi hakkındaki aşırı doz farkındasızlığı…
Tekraren söylemem gerekirse, toplumda ırkçılığın, “olunan” bir şey değil, “yapılan” bir şey olduğunu görün artık. Aramızda nice liberaller solcular var, neredeler? Neden ekonomik ve sosyal hayatta yapılan bu ırkçılığa ses çıkarmıyorlar?
Sosyal medyada yayınlanan, mültecilere yönelik şiddet videolarının altındaki yorumları hiç okudunuz mu? Irkçı uygulamaların bir parçası olmayı sorun etmeyen insanları gördünüz mü? Bu durum sizleri rahatsız etmiyor mu? Ama hiç şüphe yok ki, yükselen ırkçılığın rüzgarına kapılmış ahmaklığa, ciddi bir engel, ancak mültecilerin öfkesi olacaktır… Yani etki tepki meselesi. Bu yüzden, yanlış bulduğunuz göç politikalarına verdiğiniz tepkileri kişilere, bireylere değil, konunun muhataplarına verin. Yoksa, oluşturdukları gettolarda size rahat vermezler. Tıpkı sizin yaptığınız gibi.
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio