Çoğu türkümüzün ardında hüzünlü hikayeler saklı, ama 'Yüksek Yüksek Tepelere' türküsünün öyle bir hikayesi var ki derin bir ah çektiriyor.
Kaynak: Türk Halk Müziği ve Oyunları, Sayfa 164
Çoğu türkümüzün ardında hüzünlü hikayeler saklı, ama 'Yüksek Yüksek Tepelere' türküsünün öyle bir hikayesi var ki derin bir ah çektiriyor.
Kaynak: Türk Halk Müziği ve Oyunları, Sayfa 164
Zeynep'i Ali'ye verirler ve hemen düğünleri olur.
Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için köyden gelip geçenler de annesinin, babasının çağrılmasını ister.
Altı gün altı akşam süren bir yolculuk sonrası köye ulaşan anne-baba, Zeynep'i yatakta bulur.
Çevrelerindeki bütün köy kadınları duygulanıp, ağlarlar. Annesi fenalık geçirir.
Bayılan Zeynep, hasretini giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha iyileşemez ve ölür. Herkes Zeynep için gözyaşı döker.
Yıllardır kına geceleri esnasında dökülen gözyaşlarının ardında Zeynep'in gözyaşlarının döküldüğü böylesine acıklı bir hikaye saklı.
Çok acıklı :'(
Hic inandirici gelmedi
Sel baskınlarıyla gündeme geldi bu motto ama şöyle: 'Yükek ,yüksek tepelere ev kursunlar, dere yataklarına değil.'