Hırslı bir genç olan Jül Sezar, eğitim için Rodos'a doğru gemiyle yola çıkmıştı ancak onu bu yolculukta zorlu günler bekliyordu. Hikayenin devamı için...👇
Hırslı bir genç olan Jül Sezar, eğitim için Rodos'a doğru gemiyle yola çıkmıştı ancak onu bu yolculukta zorlu günler bekliyordu. Hikayenin devamı için...👇
En eski kanıtlar Neolitik Çağ'a kadar uzanıyor ve uzun yıllar boyunca yerleşim alanı olarak kullanılmış bir şehir aslında. Kültürü ise Minoslular, Mikenliler, Hititler ve Karyalılar tarafından etki altında bırakılmış ve farklı kişiler tarafından kontrol edilmişti. Kiros'un fetihleri sırasında şehir Pers egemenliğine girmiş, daha sonra İskender ve Makedonyalıların eline geçmişti.
133 yılında ise şehir Roma hakimiyetine girmişti. Ancak bu şehrin bir diğer özelliği daha var ki o da korsanlardan kaçan genç Jül Sezar'a ev sahipliği yapması.
Güney Anadolu'nun Dağlık Kilikya olarak bilinen engebeli bölgesi, yağmalamaları Romalıları oldukça korkutan deniz haydutlarıyla ünlüydü. İşte tam da bu haydutlardan olan Kilikyalı bir korsan çetesi Rodos'da hitabet eğitimi almaya giden 25 yaşındaki Jül Sezar'ı yolculuğunda esir almıştı.
Asya ve Kilikya'da hizmet vererek askeri deneyim kazanmış ve Midilli Kuşatması'nda gösterdiği cesaretle de ün kazanmıştı. Kendisine nişandan sonra bir vatandaşın kazanabileceği en yüksek ikinci onur olan 'Civic Crown' bile verilmişti. Sağlam bir askeri üne sahip olan Sezar'ın bir sonraki adımı, kendisini siyasi olarak öne çıkarmaktı. Bu da davalarda konuşma yapmak anlamına geliyordu ve hitabet eğitimi almasının nedeni de buydu.
Korsanlar 30 milyon lira fidye istediğinde Sezar kendilerine güldü ve kimi kaçırdıklarına dair hiçbir fikirleri olmadığını ve 70 milyondan azını kabul etmemeleri konusunda ısrarcı oldu.
Sezar yalnızca iki hizmetkarı ve bir arkadaşıyla korsanların gözetiminde kaldı. Bu esnada zamanını konuşma yapmak ve şiirler yazmak için kullandı. Hiç esir gibi davranmıyordu. Eserlerini esir alanlara okuyor, eserlerinden birini beğenmediklerinde onları bilgisiz vahşiler diye azarlıyor ve gülerek hepsini çarmıha gereceğini söylüyordu. Sezar'ın küstahlığını korsanları oldukça eğlendirmişti. Tekneleri arasında ve adalarında dolaşmasına izin bile verdiler.
Oyunlar ve egzersizler için korsanlara katılıyor ve uyumaya hazırlanırken kibirli bir şekilde sessiz olmalarını dahi söyleyebiliyordu.
Serbest bırakılan Sezar hemen Milet'e yelken açtı, sıradan bir vatandaş olmasına rağmen bir donanma topladı ve adasına geri döndü. Miletli filosu tüm çeteyi ele geçirdi ve onları Bergama'da hapsetti.
Junius tereddüt etti çünkü vali onları köle olarak satarak kazanılabilecek parayı düşünüyordu. Ancak Sezar, sözünün arkasında durması gerektiğini hissediyordu. Korsanları çarmıha germeye yemin etmişti ve edecekti de. Bergama'ya döndü ve oradaki Roma lejyonerlerini emri Junius'un verdiğine ikna etti. Küçük bir merhamet göstererek, Sezar hızlı bir ölüm için boğazlarının kesilmesini emretti. Daha sonra ise Apollonius ile eğitimini tamamlamak için Rodos'a doğru tekrar yola çıktı.