Yolculuk filmleri bize özgürlüğü ve arayışı içinde taşıyan karakterlerin hikayesini bazen güldürerek bazen ise boğazımızı düğümleyerek anlatıyor. Son dönemlerde dünya çapında yolculuk temalı filmlere sıkça rastlar olduk. Türk sinemasına baktığımızda da insanların pılını pırtını toplayıp yola çıkma isteğini uyandıracak filmler az da olsa mevcut. Daha niceleri çekilmesi dileğiyle, Türk sinemasının değerli 10 yolculuk filmini sıraladım.
Bir devam filmi olarak karşımıza çıkıyor Kaybedenler Kulübü Yolda. Filmin başkahramanları olan Kaan ve Mete'yi yine Nejat İşler ve Yiğit Özşener canlandırıyor, filmin yönetmeni ise Mehmet Arda Öztekin. Olympos'a tatile çıkan Kaan ve Mete, beklenmedik iki yolcuyu da yanlarına alarak motosikletleri ile İstanbul'a dönüş yoluna koyuluyorlar. Ancak bu yol planladıkları gibi gitmiyor ve yine ilk filmde de karşılaştığımız melankolik ve duygusal bir hikayeye dönüşüyor. İlk filmle karşılaştırıldığında beğenip beğenmemek size kalmış, ancak Türk Sineması'nda motosiklet ile yapılan ilk yolculuk filmi olması dolayısıyla bir ilki temsil ediyor.
Bir kitap uyarlaması olan Elveda Berlin'in yönetmen koltuğunda Fatih Akın oturuyor, filminin baş karakterleri Maik ve Tschik'i genç oyuncular Tristan Göbel ve Anand Batbileg Chuluunbaatar canlandırıyor. Filmde iki uyumsuz, ötekileşmiş ve sınıflarının dışlanmış karakterlerinin çıktığı yolculuğu izliyoruz. Maik'in hoşlandığı kızın doğum gününe gitmek için çaldıkları Lada'yla yola koyuluyorlar, ancak bu yol beklenmedik bir şekilde iki çocuğun cinsellikten, sevgiye, kimlik arayışından, aile bağlarına kadar hayatlarının birçok alanına dokunacak değişiklikler yaşamalarına vesile oluyor. Aynı zamanda Fatih Akın ilk defa bir çocuğu filminin merkezine koyuyor.
Yönetmenliğini Yeşim Ustaoğlu'nun yapmış olduğu Güneşe Yolculuk filminin baş karakterleri Berzan ve Mehmet'i Nazmi Kirik ve Newroz Baz canlandırıyor. Cezaevlerindeki açlık grevlerinin, gözaltılarının, polis baskınlarının, eylemlerinin göbeğinde Biri Doğu'dan gelen diğeri ise Batılı olan Berzan ve Mehmet'in İstanbul'da kurmuş oldukları güçlü arkadaşlık bağlarına şahit oluyoruz. Güneşe yolculuk ise Mehmet'in bir kamyonet çalarak tüm politik engellere rağmen doğuya yani Güneş'e doğru yolculuğa çıkması ile başlıyor. Sevenlerine müjde, filmde Ara Güler'e de rastlıyoruz.
Ali Taner Baltacı ve Cem Yilmaz'ın yapmış olduğu Hokkabaz'ın başrollerinde Cem Yılmaz, Mahzar Alanson, Deniz Tekin ve Tuna Orhan'ı görüyoruz. İskender (Cem Yılmaz) ve iş ortağı Maradona (Tuna Orhan) sihirbazlık yapan ancak talihleri yaver gitmeyen iki arkadaştır. Para kazanmak amacıyla İskender'in ablasının karavanını ödünç alarak Türkiye turnesine çıkmaya karar verirler. Ancak karavan sürpriziyle birlikte gelir: huysuz baba Sait (Mahzar Alanson). Emekli gazi olan Sait'in ısrarı ile Çanakkale'ye doğru yola koyulurlar ve yolda kaçak bir gelinin de (Deniz Tekin) yolculuğa katılmasıyla hem duygusal hem de eğlenceli bir macera başlar. Alışılagelmiş Cem Yılmaz filmleriyle karşılaştırıldığında samimi, komik ve kara mizahın duyguyla buluştuğu bir film olması dolayısıyla farklı bir tarzı olduğu söylenebilir.
Son dönem filmlerinden olan, yönetmen koltuğunda Pelin Esmer'in oturduğu, Gökhan Tiryaki'nin nefis görüntü yönetmenliği ile görsel bir şölen sunan İşe Yarar Bir Şey'de baş karakterler Leyla ve Canan'ı, Başak Köklükaya ve Öykü Karayel canlandırıyor. Leyla bir şair ve mezun olduğundan beri hiç gitmediği lise yemeğine gitmek amacıyla uzun bir tren yolculuğuna çıkıyor. Canan ise hemşirelik okuyan bir öğrenci ve iş görüşmesine gitmek için yine aynı trene biniyor. Bu tren yolculuğu boyunca birbirlerini tanıdıkça hayatlarının eskisi gibi olmayacağı bir durumun içine sürükleniyorlar. Vardıkları yerde ise onları bekleyen hasta bir adam var.
Ali Atay'ın ilk yönetmenlik tecrübesi olan Limonata filminde Sakıp ve Selim'i canlandıran Ertan Saban ve Serkan Keskin ile karşılaşıyoruz. Sakıp'ın babası ölüm döşeğindedir ve doğduğundan beri görmediği Sakıp'ın da üvey kardeşi olan Selim'in adını sayıklamaktadır. Sakıp babasının son isteğini yerine getirmek amacıyla Üsküp'ten İstanbul'a gider. Selim'i bulmak kadar, onu Üsküp'e götürmek de oldukça zor olacaktır. Yol boyunca iki kardeşin geçmişleri ile yüzleşmelerine, kavga ettikçe aralarındaki bağın güçlendiğine şahit oluyoruz. Bunların yanı sıra etkileyici yol ve doğa manzaralarıyla film şenleniyor. Leyla ve Mecnun sevenlerin kaçırmaması gereken bir film :)
Fatih Akın'ın yönetmenliğini üstlendiği ve filmlerinde görmeye alışık olduğumuz Moritz Bleibtreu, Temmuz'da filminde bir öğretmen olan Daniel'e can veriyor. Yeni tanıştığı özgür ruhlu bir gezgin olan Juli'nin (Christiane Paul) yani aşık olduğu kadının peşinden giderek Hamburg'dan İstanbul'a yola koyuluyor. Tesadüfler, hayal kırıklıkları ve metaforlarla bezenmiş bu filmde karakterlerimiz sevginin peşinden giderken birbirlerini de tanıma fırsatı buluyorlar. Hikayesinin yanında müzikleri ve sıcak manzaralarıyla da etkileyici bir yaz ve yolculuk filmi.
'Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.' cümlesinin cuk oturduğu bir filmle buluşturuyor bizi yönetmen Nuri Bilge Ceylan. Başrollerinde Muhammet Uzuner, Taner Birsel, Yılmaz Erdoğan ve Fırat Tanış'ın bulunduğu, bir paragrafa sığdırılamayacak kadar anlam içeren bu filmi kısaca tanıtarak gerisini izlemeniz için size bırakıyorum. Bir cinayet soruşturmasını yürütmek için yollara düşen, bir savcı, bir polis, bir katil ve bir doktorun etkileyici Anadolu manzaraları, düşündüren diyalogları ve izleyeni çivi gibi yere sabitleyen hikayesi ile insanın içine doğru olan yolculuğu anlatan bir film.
Yönetmenliğini Ömer Vargı'nın üstlendiği, baş karakterler Altan ve Sami'nin Cem Yılmaz ve Mahzar Alanson tarafından canlandırıldığı İstanbul'dan Bodrum'a uzanan umudun yolculuğunu anlatan bir film. Altan tek hayali bar açmak olan, ailesiyle problem yaşayan bir gençtir. Abisi Sami ise kurulu ve tekdüze hayatı olan ilaç dükkanında çalışan biridir. Altan hayalini gerçekleştirmek için Sami'yi de yanına alarak hem tehlikeli hem de eğlenceli bir maceraya atılır. Cem Yılmaz'ın ilk oyunculuk deneyimi olan bu film izleyende 'Güney'e Giderken' şarkısını anımsatıyor.
Yönetmenliğini Şerif Gören'in yaptığı, senaryosunu Yılmaz Güney'in ceza evindeyken yazdığı, 1982 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü alarak Türk Sineması'nı Cannes ile tanıştıran Yol'un başrollerinde Tarık Akan (Seyit Ali) ve Şerif Sezer (Zine) var. Sıkı yönetimin uygulandığı bir dönemde, İmralı'da yatan 5 mahkumun, bayram izniyle birlikte yollara düşüşünü, dışarısının da içerisi gibi olduğunu sosyolojik ve politik açılardan anlatan başyapıt niteliğinde bir film. Hem memleket manzaralarının hem de karakterlerin hikayelerinin içimize işleyeceği, içeriden dışarıya ve yine içimize doğru bir yolculuk.
Hokkabaz'da kaçak gelin olarak Deniz Tekin oynuyormuş, Özlem Tekin olmasın o?
nejat işler reyissss