Fotoğrafın estetiğine şüphe yok, sıcak çay da insana çekici gelmiyor değil ama konut ve otomobil sahibi olmak, emeklilik beklemek, çocukları özel okula göndermek kötü şeyler değil. Neden peki? Bir eviniz varsa, kirada değilseniz batsanız bile kafanızı sokacak bir yeriniz olduğu anlamına gelir bu. Otomobil sahibi olmak, hele ki günümüz şartlarında artık bir yatırım aracı. Parayı Türk lirası olarak kenara atacağına, otomobil al değerlenir mantığı giderek yaygınlaşıyor. Çocukları özel okula gönderme kısmına hiç değinemiyorum, belli ki devlet okullarındaki eğitimin farkında değiller.
Duyar kasmayı hiç istemeyiz ama evsiz insanların sokaklarda yaşadığı, otomobilde uyuduğu için ceza kesilen insanların olduğu, çocukların okula gidemediği bir ülkede yoksulluk güzelleyemezsiniz. Çay içeriz, o ayrı...
Güzelledikleri şeylere yakından tanıklık etmiş ve fotoğraflardaki insanların yaşadığı hayatı yaşamış olsalardı, emin olun böyle pozitif bakamazlardı.
Sobalı köy evinden sesleniyorum işler hiç de öyle romantik yürümüyor ne yazık ki. Hele bir kar yağsın sabahın köründe kalkıyorsun sobayı yakıp ısınana kadar donuyorsun zaten soba yanınca da yanında bir iki dakika bile kalmadan mecbur elin ayağın titreye titreye ahıra inek bakmaya gidiyorsun. Sonra geliyorsun beyler sıcak sobanın başında yüzü asık kahvaltı hazırlanmasını bekliyor. Mutfağa girip o buz gibi ellerini kesen suda bulaşık yıkamanın ızdırabını anlatamam bile
fakir bir aile ve evde büyüdüm. parasızlık yüzünden haftada bir banyo, aynı çorba veya yemek, adam akıllı yanmayan soba, yansa bile sadece tek oda ısınır, üşütmesi ayrı hastalığı ayrı o sobayı temizlemesi ayrı. hatta ben annemin bir sabahın köründe kömürlüğe inip kovayla kömür getirmesi ve yakarken ağlamasını bile hatırlarım. bu hesabın sosyetik sahibini o eve koysam iki günde kaçar.