Sırp mucit, çeşitli takıntılara ve ilginç davranışlara sahipti. Üç rakamına kafayı takmıştı, incilerden nefret ederdi, evliliğin bilimine gölge düşüreceğine inanırdı... Ve belki de en garibi ve anormali: Tesla bir güvercine aşıktı.
Sessiz sakin hayvanlardır, başımıza çok dert açmazlar, saldırmazlar, ne bulurlarsa onu yerler. Bize bir zararları yoktur. Çoğumuz da parkta bahçede besleriz bu hayvanları. Kimimiz sahipleniriz.
Fakat Tesla, durması gereken yer olarak güvercinleri beslemeyi ya da sahiplenmeyi görmemişti.
Güvercinlerin kimi kafasına, kimi kollarına konar, kimi de avucundaki yemlerden yerdi...
Aynı zamanda mikroplardan fobi seviyesinde korkan Tesla insanlarla el bile sıkışmazken, güvercinlerle sıkı bir bağ kurmuştu. Aslında güvercinlerle bağının bu kadar yakınlaşmasının nedeni de başka bir güvercindi...
Tabii ki hasta güvercinleri iyileştirmeye çabalamak güzel bir şey...
Fakat güvercinler de diğer hayvanlar gibi beslendikleri yerleri bilirler. Bu yüzden Tesla'nın baktığı güvercinlerden biri onu her gün ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirmişti. Bu kanatlarında gri izler bulunan bu bembeyaz güvercin, ünlü mucit nereye giderse onu takip etmeye başlamış, takıntılara yatkın olan Tesla ise, bu güvercin hayatta olduğu sürece, başladığı her işi başarıyla bitireceğine inanmıştı.
Kuş ölüyordu. İddia ettiğine göre güvercinin gözlerindeki ışık bunu yansıtacak kadar gerçekti.
Güvercin öldüğündeyse, Tesla'nın mutluluğu sönüp gitmişti.
Fakat Tesla'nın kuş için yazdığı sözler şöyle: 'O güvercini bir erkeğin bir kadını sevdiği gibi sevdim, o da beni sevdi. O benim oldukça, hayatımda bir anlam vardı.'
Biz biraz ürperdik açıkçası.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?