Dünyada çok popüler olan bu tartışma ülkemizde de devam ediyor.
Dünyada çok popüler olan bu tartışma ülkemizde de devam ediyor.
Bu tartışmanın en önemli başlıklarından biri de trans kadın ve erkeklerin ötekileştirilmesi. Trans kadın ve erkekler trans tabirini istemiyor, atanmış cinsiyet tartışmaları da buradan çıkıyor.
Dünyada, gelişmiş ülkelerde ayrımcılık büyük bir suç. Birini ten renginden, doğum yerinden ötürü işe almamak veya cinsiyet tercihinden dolayı reddetmek arasında fark görülmüyor.
Yani elbette istemediğiniz biriyle birlikte olmayabilirsiniz; ancak beğendiğiniz, ilgi duyduğunuz halde biriyle trans olduğu için birlikte olmamak transfobi demek.
Diyelim ki lezbiyen bir kadınsınız. Eğer ameliyatlı veya ameliyatsız trans bir kadınla birlikte olmak istemezseniz bu transfobiye giriyor. Aslında hepsinin temelinde kafanızda karşınızdaki kişiyi 'yeterince' erkek veya kadın kabul edememek yer alıyor.
Bu yüzden bazı trans kadınların aslında kadın düşmanlığı yaptığını düşünen cis kadınlara TERF (trans dışlayıcı radikal feminist) deniyor. Cis kadın (atanmış/biyolojik cinsiyeti kadın olan) feministlerle trans savunucuları bu tür sebeplerden sık sık birbirlerine giriyor.
Doğuştan/atanmış cinsiyeti kadın olanların feminizmi diyebileceğimiz topluluk trans aktivistlerin kadın haklarına zarar verdiğini söylüyor. Trans kadın sporcuların kadın kategorisinden cis kadınları silmesi veya trans çocuklar gibi tartışmalı konular bu çatışmanın fitilini ateşliyor.
Feminizm kadınları ve trans kadınları da kapsayan bir hareket. Erkek haklarıyla değil, kadın haklarıyla ve sorunlarıyla ilgileniyorlar. Bu durumda trans erkeklerin hakları da feminizmin alanı dışında kalmalı ancak elbette o da feminizmin alanına giriyor. Kısacası hem kişiyi beyan ettiği cinsiyetten saymak gerekiyor, hem de özünde kimse öyle yapmıyor. Bu da büyük bir paradoksa dönüşüyor. Translara ve kadınlara en çok karşı duran heteroseksüel cis erkeklerin mağdur ve konu dışı kalması biraz tuhaf. Ancak hepimiz ataerki altında bilinçlenip yaşadığımız için bu tutarsızlığı sorgulayamıyoruz.
Nasıl ki bundan uzun yıllar önce eş cinselliğin var olup olmadığı tartışılıyor ve bugün (hemen hemen) herkesin kabul ettiği bir olguya dönüştüyse, bugün de trans bireylerin cislerden hiçbir farklarının olmadığı kabul edilse de; cinsiyetin doğuştan gelip gelmediği ve yönelim tartışmaları gündemde.
Dünya tarihin başından bugüne kadar iki cinsiyet etrafında şekillendi. Baskın olan ise her zaman ataerkil düzendi. Non-binary (hiçbir cinsiyete ait olmayan) kişiler hariç translar üçüncü bir tür gibi görülmek istemiyor; kadın veya erkek olarak tanımlanmak istiyorlar. Ancak bu durumun bir anda kabullenilmeyeceği ortada.
Heteroseksüel bir şekilde açıklamak için örneğin yaşlı biriyle birlikte olmayı istememek ageism (yaşlı ayrımcılığı) değil, ancak görüştüğünüz ve hoşlandığınız birinin sizden büyük olduğunu öğrenince ondan ayrılıyorsanız bu ageism, yani ayrımcılık. Farklılıklara bir türlü saygı duyamadığımız günümüzde umarız bu tartışmalar saçma görünse de iyi bir noktaya taşınmamıza vesile olur.
Peki trans kadınların spor dallarında kadınlar alanında yarışarak, senelerce erkek olmanın getirdiği fiziksel üstünlüklerden yararlanması, onca kadın sporcunun hakkına girmesi de konuşuluyor mu? Merakımdan soruyorum hiçbir yerde görmedim de. (Trans bireylerin konuştuğunu)
Abi şaka mısınız şimdi hetero olan bir erkek asla bir erkekle yatmam deyince homofobik mi oluyor?
Türkiye gibi bir yerde hiç işi gücü olmayıp saçma sapan konularla polemik yaratmaya çalışan kitleyi anlayamıyorum. Hiç mi bir uğraşın, derdin, yapman gereken şeyler yok da bu mecralarda insanların beğenilerini kalıplara sokmaya çalışıyorsunuz?