Bazen kendimizi, bazen de karşımızdakini eleştirmek gerek! Öyle değil mi? 😅
Bazen kendimizi, bazen de karşımızdakini eleştirmek gerek! Öyle değil mi? 😅
Başarılı bir ilişkinin temeli tamamen güvene dayalıdır. Herhangi bir şekilde aldatılma yaşandığındaysa artık bazı şeyleri telafi etmek için çok geç olur. Ayrıca bu durum ilişkinizin sonlanmasına değil, sonrasındaki kişisel güvensizliklerinize de yol açabilir. 😢
Potansiyel gördüğümüz partnerlerimizi ilişkiye başlamadan önce etkilemek için insanüstü bir çaba sergileriz ve psikolojik olarak her ne kadar karşımızdakini etkileyebiliyor olsak da, fiziksel çekim maalesef ki bizim elimizde olan bir şey değil!
Bazen de her ne kadar bu çekim olsa da, ilişki ilerledikçe, partnere olan ilginin azalması gibi problemler de ortaya çıkabiliyor tabii... Bunun nedeni motivasyon eksikliği, artık yeterince flörtöz ve eğlenceli olamama ve bakımsızlık olarak çeşitlendirilebilir.
İnsanların hayatında yeni bir iş, büyük adımlar ya da mezuniyet gibi büyük bir değişiklikler olduğunda, karşısındaki insana bağlanmaktan korkup, geri çekilebiliyorlar. Bunun nedeni, aynı anda iki işi birden kaldırmaktan korkmak ve aslında durumu bir tehlike olarak algılamaktan kaynaklanıyor. Bazen de karşı taraf, tanıdığında olduğu kişiyi görmediği için bu durum ilişkiyi de olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Çiftler, her ne kadar gün içinde mesajlaşıyor, birbirlerini arıyor olsalar da aslında gerçekten bir iletişim kurmuyor olabilirler. Partnerinize günün nasıl geçtiğini sormakla, o gün neler yaptığını detaylıca dinlemek ve sadece dinlemekten ziyade, ona sorular sorup bunu bir iletişime çevirmek arasına büyük bir fark var.
Hepimiz bazen istemesek de, tutamayacağımız sözler verebiliyoruz ama bu durum ilişki içinde olunca güven eksikliğine ve sonrasında da hayal kırıklığına dönüşüyor. Bu da, maalesef ki güvensizliği getiriyor.
İlişkiler için bir diğer yapı taşı ise huzurdur. Karşınızdaki insan sizinle konuşurken veya o bir şeyler anlatırken rahat hissetmiyorsa, ve eğer onu yargılıyorsanız, büyük bir ihtimalle ilişkinizde huzurun olduğu söylenemez! Tabii, artık bir ilişkinizin de...
İnsanlar her zaman aynı şeyleri eşit miktarda öncelik sıralamalarına koymayabilirler. Örneğin, bir kadın kariyer odaklı bir hayat çizmek istiyor ve partneriyse daha rahat, arkadaşlarıyla gezebilip bol bol seyahat edebileceği bir yaşantıyı tercih ediyorsa, bu iki insanın hayatlarındaki önceliklerin birbirinden farklı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenden dolayı da, bazen her şey çok güzel olsa da, öncelikleriniz sizi ayrılık noktasına getirmiş olabilir.
Fiziksel taciz kadar; duygusal, cinsel ve finansal tacizin de olduğunu unutmamakta fayda var. Eğer partnerinizin sizi sürekli suistimal ettiğini düşünüyorsanız, ilişkinizi gözden geçirmelisiniz. Partneriniz, artık sizi yeteri kadar suistimal edemeyeceğini anladığı için sizden ayrılmış olabilir..
Kıskançlık kulağa her ne kadar tatlı gelse de aslında karşınızdaki insanı rahatsız etmiş olabilir. Onun kişisel hayatını hiçe saymış olabilirsiniz. Ama bazen de karşınızdaki insanın sanki sizi çileden çıkarırcasına, başka biriyle görüşmesi ve size haber vermemesi sizi kıskançlığa sürükleyebilir. Her iki türlüsünde de ayrılık, ne yazık ki kaçınılmaz oluyor.
Bazı insanlar duygularını düzgünce ifade edebilirlerken, bazıları da biraz sakinleşip, sonrasında tepki verebilir. Ama bu durum, karşı tarafı sanki sizin yeterince ilgili olmadığınız düşüncesine de sürükleyebilir.
Cinsel yetersizliğin sağlık, cinsel hayat gibi birçok farklı nedeni olurken bu durum cinsel performansınızı etkiliyor olabilir. Herkes için bu bir sorun teşkil etmese de, bazıları için ediyor olabilir.
Karşınızdaki insanın ne giydiğine, ne yaptığına, kimlerle takıldığına sürekli karışıyorsanız, bu durum karşınızdakini çileden çıkarmış ve artık bitsin demeye itmiş olabilir. Çünkü bu durumlar, karşınızdaki insanın kendini yetersiz ve değersiz hissetmesine neden olacaktır.
Eğer kendinizi, partnerinizden daha çok seviyor ve değer veriyor gibi hissediyorsanız, bu durum ilişki içinde bir üstünlük tartışmasına yol açmış olabilir. Unutmayın, sevgi ölçülebilecek bir değer değildir. Ve herkesin kendini ifade etme biçimi birbirinden farklıdır.
Partnerinizin hayatında iş kaybı, hastalık ve ailevi problemler gibi onu strese sürükleyen şeyler olabilir. Bu durumda size karşı davranışları her ne kadar bilinçli bir şekilde rahatsız edici olmasa da, size hissettireceği farklı olacaktır. Bu durumlarda karşınızdakini suçlamak yerine onu anlamaya çalışın.
Unutmayın ki her ne kadar birbirinizi çok seviyor olsanız da hayat görüşleriniz ortak olmayabilir. Örneğin, biriniz 28 yaşında bebek sahibi olmak isterken, diğeriniz 35 yaşından önce evlenmeyi bile düşünmüyor olabilir. İlişkiniz ne kadar mükemmel olursa olsun, ortak vizyonlar bir ilişki için çok önemlidir.
Bu durum partnerinizin önceki ilişkilerinde yaşadığı travmalarla bağlantılı olabilir. Örneğin, bir önceki ilişkisinde aldatılmış bir insan, bir sonraki ilişkisinde güven faktörüne bir çok kişiden daha farklı bir anlam yükleyecektir. Onun geçmişte yaşadığı şeylere saygı duyun ve duyarlı davranmaya çalışın.
Aşırı ve sürekli alkol tüketimi ve bağımlılıklar ilişki içinde fazlasıyla problem yaratabilir. Bu durum hem partnerin kendini sürekli karşısındakini kurtarmak zorunda hissetmesiyle sonuçlanabilirken, hem de kullandığı şeylerden dolayı kişi karşısındakine davranmaması gerektiği gibi davranabilir.
Aynı madde bağımlılığı gibi, partnerinizin akıl sağlığı yerinde değilse, size istemeden de olsa yapmak istemediği şeyleri yapmış olabilir. Bu tarz durumlarda, kişi kendini terapist gibi görüp karşısındakini tedavi edebileceğini düşünse de, hem kendini hem de partnerini zorlar.
Her ne kadar din, herkesin kendi içinde yaşadığı bir şey olsa da, karşınızdaki insanın dini görüşlerine, ahlak felsefesine saygı duymanız gerekir. Bu anlamda, dini farklılıkları değil, saygı kavramınızı ölçmelisiniz.
Yetersiz duygusal destek, ilişkinize birçok açıdan zarar verebilir.
Bazı yaygın örnekleri ise:
Partnerinizin duygularına önem vermemiş olmak.
Karşınızdaki insanın önemli bir karar veya kişisel bir başarısında destekleyici olmamak.
Zor günlerinde yanında olmak için çaba göstermemek.
İlişkilerinizde ne alıcı, ne de verici olmalısınız. İkisinin dengesini tutturamazsanız, bu tarz sorunlar yaşayıp ayrılık noktasına gelmiş olabilirsiniz.
Öz güvensiz insanlar, kendini tehlikede hissettiği anlarda, önce hareket etmeye çalışıp sevgilisinden ayrılmaya çalışabiliyorlar. Böylece bir nebze de olsa kendilerince öz güven kazanıyorlar.
Peki siz eski sevgilinizle nasıl ayrıldınız? Yorumlarda buluşalım. 😢
İLGİSİZLİK ;)
her zaman sınırları çizmek ve alma-verme dengesini iyi kurmak lazım. hep veren taraf olunca, cepteki insan oluyorsun, onun gözünde değerin düşüyor. bir şeyleri yapmadın diye terkedileceksen, bu terkediş onun şerefsizliği.