Harika oyuncu kadrosu ve anlamların ötesinde işlenmiş konusu ile Yılmaz Erdoğan'ın kalıplara sığmayan din, insanlık, sevgi, komedi ve hüzün anlayışını harmanladığı 'Bana Bir Şeyhler Oluyor' oyunu, konusu ve ayrıntılarıyla hayran bırakan sözleri.
Harika oyuncu kadrosu ve anlamların ötesinde işlenmiş konusu ile Yılmaz Erdoğan'ın kalıplara sığmayan din, insanlık, sevgi, komedi ve hüzün anlayışını harmanladığı 'Bana Bir Şeyhler Oluyor' oyunu, konusu ve ayrıntılarıyla hayran bırakan sözleri.
Zaten bu üç dev isim oyunculukları ile büyük hayran kitlesine sahip. Bir de BKM nin değerli oyuncu kadrosu ile müthiş keyifli bir oyun izliyoruz. Özge Özberk'in isimsiz gazeteci kızı canlandırdığı, Ersin Korkut'un tabir yerinde ise yoldan geçtiği bir oyun.
Dar gelirli bir ailenin 2001 krizinde tüm yatırımını kaybetmesi sonucu babaları Hilmi Duran'ın üzüntüden şoka girmesini ve ruh ve sinir hastalıkları hastanesine kaldırılarak elektro şok ile kendine getirilmesini, fakat geri geldiğinde şokun etkisinde tanrı ile konuşmaya başlayınca etrafındaki herkesin onu önce deli sonra hoca ilan etmeleri sonucu başlarına gelen trajikomik olayları anlatıyor. Oyunu izlerken kah gülüyor kah ağlamamak için burun deliklerimizi titretiyoruz. Konusu incelikle işlenmiş esprileri anlamaya çalışırken bile beyin jimnastiği yapabileceğimiz hakkını veren bir trajikomedi.
“Endişelenmeyin!
Korkunun korkusudur endişe.
Başımıza korkulacak bir şey mi geliyor korkusu..
zaten yeterince ağır korkularımız var bir de endişeye gerek yok” dedi..
- Kim dedi?
- Tanrı dedi..'
'Anlatacaklarım var!
Vaaz vermek değil niyetim duyduğumu söylemek.
Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira.
Belki hayatı daha yaşanır kılmak için ya da belki sade ama sade anlatmak için…
Sen anlat dedi Tanrı bana; anlaşılsın diye değil, hiçbir mükafat istemeden anlat…
Çünkü bir mükafattır artık bir anlatıcıya; doğru düzgün anlaşılmak!
Sen anlat dedi…
Sen sade anlat!
Umudu hatırlatsın diye umutsuzluğu, çareye yol açsın diye çaresizliği anlat…
Ders verme dedi kimseye, çünkü hoca denmez öğrenmesini bitirene.
Çırakları olan bir çıraktır usta olsa olsa…
Sen anlat dedi bana Tanrı, sen sade anlat…'
Kalemine sağlık ,
bu ve bunun gibi zamanın çok ötesinde düşünürlere...
Doksanların sonu iki binlerin başında Yılmaz Erdoğan efsaneydi. Bir Demet Tiyatro,Vizontele,sen hiç ateş böceği gördün mü gibi çok güzel yapıtlara imza attı lakin sonradan çok güzel hareketler bunlar gibi mesajı olmayan ergen şakaları dolu çalışmalar yakışmadı.
Yılmaz Erdoğan'ın sahneye koyduğu koyabildiği son siyâsi içerikli oyunudur muhtemelen; çünkü Cebimde Kelimeler'de de dönemin koalisyon hükûmetiyle bi' güzel dalgasını geçebilen Erdoğan'ı bir daha hiç politik mizah yaparken görmedik, ha yaptıysa ve ben görmediysem o da benim hatâm olsun artık..
Müthiş bir eser. Hatırladım şimdi yine izleyeceğim :);)