Bir 10-15 yıl kadar önce 'onlarsız bir hayat düşünemediğimiz' eşyalara dönüp bir bakalım istedik.
Bir 10-15 yıl kadar önce 'onlarsız bir hayat düşünemediğimiz' eşyalara dönüp bir bakalım istedik.
CD'ymiş,iTunes'dan indirmeymiş falan bilmezdik. Tarih oldu.
Chat kanalları, kanal kurucusu, 'op' olma, 'mod' olma hevesleri, sürekli birini düşürmeye çalışmak ve türlü türlü insan tipleriyle o zamanın WhatsApp'ı sayılan mIRC.
Eciş bücüş harfleriyle o zamanın 'index'ini gösteren, bazen küçük oyunlarla bizi eğlendiren internet tadı yaşatan televizyon teknolojisi.
Dandik 3310larımızı, 5110larımızı takıp boynumuza astığımız askılar. Ve çalmadan önce haber veren telefon arkasına yapıştırılan yapışkan bantlar.
'Güzel bir numaram olsun' diyerek gerekirse onlarca kez üye olunan, o zamanların 'msn'iydi ICQ.
Şu telefonun cool'luğuna bakar mısınız?
İnternete girdiğin kadarını ödediğin, telefon çalınca ya da açılınca kopan bir özgün bağlantı stiliydi çevirmeli bağlantı.
Bağlanmaya çalışırken karşılıklı dönen bir yeşil bir mavi adamıyla MSN. Nicklere şarkı sözü yazmak, listenin en başında çıkmak için adının başına tırnak işareti koymak, renkli nickler, sonradan gelen statüs kutucuğuna yazılan ' burada yokum ' mesajları...
Muhtemelen yüz yılın icadı falan zannettiğimiz, aşırı pratik olduğuna inandığımız, iPod'lardan, telefonlardan önce bize bangır bangır müzik keyfi yaşatan, kemere takılan walkmanlarımız..
Türk işi ilk başarılı Facebook'lardan. Testimonial yazılırdı arkadaşlar tarafından birbirlerine, profile müzikler eklenirdi vs.
Mp3 indirmenin en hızlı yollarından olan p2p paylaşım programları.
'Metroseksüellik' zamanında bayağı sansasyonel bir kavramken, artık zaten her erkek bakımına az çok dikkat ediyor.
Cartel bir numara, en büyük.
Ufak dünya tatlısı bu yaratıkların hafızası o kadar azdı ki, ona rağmen bilgi taşımanın yegane yollarındandı. Günümüzün USB si.
Kaybettiğimizde geri almak için ağlamaya kadar yolu vardı.
Ekran koruyucularını izlemek için ayarlar kısmına gidip ön izlemelere bakardım :) Belki hatırlayan vardır, özellikle 3D labirenti inatla açar izlerdim. O zamanlar bilgisayarım yoktu. Dayımın iş laptopunu ödünç alırdım. 'Joshua the Battle of Jericho' diye bir oyun vardı ki deli gibi bağımlı olmuştum ve galiba oynadığım ilk bilgisayar oyunuydu :) Hepsini yazardım da uzatmak istemiyorum. Nostalji, muhteşem bir şey.
Telefon askılarını hatırlıyorum millet elinde sallaya sallaya gezerdi