Yıkılan Binaların Müteahhitleri Tutuklanırken Yapı Denetim Firmaları Bu İşin Neresinde?

Geçen hafta 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremle sarsılan Türkiye'de bilinen tüm gerçeklikler yeniden gözden geçiriliyor. Deprem gerçeğiyle yaşamak için önce yapı güvenliği, ardından toplumsal bilinç ve son olarak bireysel hazırlıklar olmalı ama daha ilk basamakta takılıp düşüyoruz. 30 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği şu günlerde Türkiye'nin fay hattı üzerinde bulunan nüfusunun yüzde 98'i tedirgin bir ruh haliyle hayatına devam etmeye çalışıyor. Peki bunun çaresi yok mu? Evlerimizin güvenli olması için sadece müteahhitler mi sorumlu? Müteahhitleri kim denetliyor?

Türkiye, Avrupa ve Asya'nın birleştiği nadide bir konumda olurken, yıllarca jeopolitik konumumuzun stratejik olması öğretilirken, eğitim sisteminde afetlere hazırlık geri planda kaldı.

Oysa bu konumun bir dezavantajı da kıtaların birleşim plakalarının olduğu bir jeolojide olmasıydı. Bu ne demek? Yer küredeki plakaların birleşimlerinde dünyanın hareketi belli çakışmalara enden oluyor. Bu çakışmalar dönem dönem hareket ediyor ve buna deprem diyoruz. Deprem, 2023 yılı itibarıyla Kovid gibi yeni keşfedilen ya da ortaya çıkan bir şey değil. İnsanlık tarihinden daha eski ancak insanlık da artık teknolojinin desteğini hayatında barındırıyor.

Depremlerin nerde, nasıl olacağını biliyoruz bir tek zamanını bilmiyoruz. Bunun için de depreme dayanıklı inşaat yaparak korunmak mümkün.

İnşaat sektörü ekonomilerin can damarlarındandır. Ancak asla şakaya gelmeyen ancak bu yönüyle de hiç düşünülmeyen bir alan olan inşaatlar Türkiye'de ancak depremlerle sorgulanıyor.

Oysaki denetim denildiğinde bunu içinde zemin, su, elektrik ve yapı var. İsmini açıklamayan istemeyen önemli bir inşaat firmasının inşaat mühendisinden aldığımız bilgileri biz de sizinle paylaşmak istedik.

10 ilde etkili olan deprem felaketleri sonrası 24 yıl öncesinin Veli Göçer sembol ismi misali, müteahhitler tutuklanmaya başladı. Ancak 12 binden fazla bina yıkıldı ki bunlar son belirlemelere göre olan veriler, 24 bin 924 bina ağır hasarlı, ayakta kalan binaların da şimdilik belirlenene göre 120 bin 940 bağımsız bölümünün yıkık olduğu görüldü.

Tüm bunları müteahhitler kendi başlarına yapmadılar. İnşaat süreçlerinde proje hazırlayan, statik hesaplamaları yapan, zemin analiz eden, mimar, mühendis, teknisyen gibi ekipler var. Bir de geleneksel ustalar, kalfalar işin bedensel tarafında bulunuyorlar. Bu bir ekip işi! Ayrıca bu kişilerin hazırladıkları izin, ruhsat, denetim gibi aşamalardan geçiyor. Bunların içinde belediyeler, yapı denetim firmaları bulunuyor.

Yapı denetim firmalarının bir inşaat sürecinin her yerinde olduğunu öğreniyoruz öncelikle. 2018 öncesinde dileyen inşaat firması dilediği yapı denetim firmasıyla çalışabilirken, artık bu sistem Bakanlığın atadığı yapı denetim firmasıyla çalışmaya dönmüş.

İstenmeyen özel anlaşmaları engellemiş mi bu durum? Sahadan aldığımız cevap 'Maalesef hayır' yönünde oldu. 

Denetimde liyakat sorunu da sahada farklılaşıyor. Denetime imza atan mühendis ile sahadaki denetçi aynı olmayabiliyor. Burada deneyimli mühendislerin diploma kiralaması gibi akıl almaz bir durum ortaya çıkıyor.

Buna ekşisözlükte "yapı denetimi" başlığında da denk geliyoruz.

Hatta bir kişi de yazmamış👇

Sistemi birkaç cümlede de özetleyenler var.

Bir binanın denetiminde en önemli unsur deprem periyodlarının uzun yıllar olması nedeniyle aslen elektrik olarak görüldüğünü öğrendik. Elektriğin her an sorun oluşturabilmesi bunda etkili oluyor.

Su konusunda da iç ve dış izolasyonların çok önemli olduğunu belirten inşaat mühendisi, bunun binanın kaba inşaatındaki demirleri paslandırarak adeta bir kanser hücresi gibi yayıldığını belirtti. Betonun da bir sünger gibi su çeken bir madde olduğunu söyledi.

Bir inşaat mühendisinin binayı yaparken hasarın istenen bir durum olduğunu ana amacının ise içindekilerin canlı tahliyesini sağlayabilecek şekilde ana taşıyıcı sistemin ayakta kalması gerektiğini savunan uzman, bina maliyetlerine yönelik de inşaat sektöründe kar marjının çok yüksek olduğunu yüzde 30'luk bir kar oranından müteahhitlerin memnun olmadığını, yüzde 50 gibi kar edenlerin de ancak masrafını karşıladığını düşündüğünü belirtiyor.

Buna istinaden ruhsat, denetim, izin gibi unsurların maliyetlerde en fazla yüzde 5 etkisi olduğunu da ekliyor. 

Son depremde yıkılan binalarda denetimin sorunlu olup olmadığını sorduğumuzda aldığımız cevap ise üzüyor: 

Bir bina doğru inşa edilirse yıkılmaz, inşaat insanlık tarihi kadar eski, denetimleri doğru yapılan ve gerçekten denetlenen binalar ayakta kalır. Yıkılan binalarda tek sorumlu müteahhit ya da mühendis olamaz.

Bir binada çok demir olması değil demir bağlantılarının doğru kullanılması önemli olurken, 2000 yılı sonrasında yönetmeliğin 3 kez değiştiğini söyleyen uzmanımız 2005 yılında yapılıp yıkılan bir binanın projeye uygun olup yıkılmış olabileceğini ve bu konuda yasal olarak o dönemin yönetmeliğine göre yapımda hata olmadığının savunulabileceğini de ekledi.

Binanın yıkılma şeklinin 3 boyutlu bir hareket olan depreme karşı neyin yanlış olabileceğine dair fikir verdiğini de söylerken, zemin kaynaklı yıkılmaların binayı bütün halinde devirdiğini, taşıyıcı kolonlarla ilgili yapılan işlemlerin ya da hataların da binanın dibe doğru çökmesine neden olduğunu anlattı.

Yapılan yanlışlar 30 binden fazla kişiye yuvalarını mezar haline getirdi. Bu durumun içinde sadece müteahhitlerin sembol olması da gerçekten işin içinde olanların kabul edemediği bir durum olarak görülüyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Kentsel Dönüşüm Uzmanından Önemli Bilgiler: Yeni Yapılan Binalar Neden Yıkıldı?
Deprem Dayanıklılık Testiyle İlgili Kaygılar Artıyor: 'Bireysel Önlem Alamıyoruz'
DASK ve Konut Sigortası Farkı Nedir? DASK Tüm Ev Değerini Karşılıyor mu?
"Böylesi Büyük Felakete Hazırlıklı Olabilmek Mümkün Değil” miydi?
Kahramanmaraş Depreminden Etkilenen Bölgenin Ekonomik Büyüklüğü ve Verileri Dikkat Çekti

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı