Yiğit Kulabaş Yazio: İlk Yerli Rock Operamız – Bedreddin

Bu köşede genelde gelecek ve teknoloji üzerine yazılar yazıyorum biliyorsunuz. Ancak son dönemde şans eseri denk geldiğim bir şaheserin popüler basında hemen hiç yer almadığını fark edince bir istisna yapmak istedim. Evet, Bulutsuzluk Özlemi’nin 12 seneden sonra çıkardığı “Bedreddin” albümünden bahsediyorum.  Bu iddialı eseri ve hazırlaması yıllar süren büyük emeği sizlere tanıtmak istedim. Gelin on başlıkta Bedreddin’e bakalım.

1- Bulutsuzluk Özlemi

Seksenli yılların sonunda Antalya’dayız. Henüz lisedeyim. Belediyenin düzenlediği bir festivalde her gece ücretsiz halk konserleri var. Orijinal isimli, daha önce duymadığım bir grup çıkıyor sahneye. Sıra dışı isimleri olan şarkılar söylüyorlar: “Şili’ye Özgürlük”, “Kütürdet Beni Rutubet” ve “Acil Demokrasi”… Solistin sesine alışmakta zorlanıyorum, kulağımı tırmalıyor sesi… Ama seviyorum şarkıları, grubu takibe alıyorum. Henüz “Tepedeki Çimenlik”, “Güneye Giderken” ya da “Sözlerimi Geri Alamam”ın bestelenmediği günlerdeyiz.

Çok sevdiğim Nejat Yavaşoğulları’nın sesi arada hala tırmalıyor kulağımı ama hem kendisinin hem de Bulutsuzluk Özlemi’nin hayranıyım. Kırk senelik tarihlerinin büyük bir kısmına şahidim…

2- Nazım Hikmet

Nazım’la tanışmam yine lise yıllarına denk gelir. İlk okuduğum eseri “Memleketimden İnsan Manzaraları” idi. Dedemin kütüphanesinde bulmuştum. Gazete kağıdına kaplıydı kitap. Darbe döneminde kitabı yakılmaktan bu şekilde kurtarmış.

Evlendikten sonra Adam Yayınları tarafından basılmış 29 kitaplık Nazım serisini hiç düşünmeden satın almıştık. Hala kütüphanemizin en önemli demirbaşlarındandır bu seri…

3- Dedem, Nazım ve Bedreddin

Dedem halk şairlerini çok severdi. Yunus’u, Karacaoğlan’ı ve diğerlerini… Nazım’ı da modern halk şairi olarak görürdü. Sohbetlerinde şiirlerin önemli bir yeri vardı… Bedreddin’i “yârin yanağından başka her yerde her şeyde hep beraber diyebilmek için” dizesiyle sıkça anar, hikayesini anlatırdı.

Bedreddin 1300’lü yıllarda yaşamış ve ismi bugünlere kadar gelmiş önemli bir isim… Marx’dan asırlar önce benzer fikirleri yaymaya, yerleştirmeye çalışmış.

Nazım, Bedreddin’in mücadelesini anlatan eserini 1936 yılında yayınlanmış. “Destan” unvanından da anlaşılacağı üzere uzunca bir eserden bahsediyoruz. 14 bölümden oluşuyor.

4- Daha Önceki Uyarlamalar

Bulutsuzluk Özlemi öncesinde eserin baştan sona kayda alınmış (benim şahit olduğum) tek uyarlama Tuncel Kurtiz liderliğinde yapılan özgün deneysel bir çalışma… Sema Moritz’in de yer aldığı çalışmayı buradan dinleyebilirsiniz.

Eser, uzunluğu nedeniyle, genelde baştan sona değil içinden bir ya da birkaç bölüm ele alınarak uyarlanmış. Kısmi uyarlamalarda ise en popüler olanlar sırasıyla “4 – Duyduk ki”, “9 – Sıcaktı”  ve “14 – Yağmur Çiseliyor” bölümleri…

Kimi şiir olarak okumuş. Örneğin “Sıcaktı” dizelerini Genco Erkal’dan dinlemek ayrı bir deneyim… 

Şarkılar bestelenmiş sonra… Zülfü Livaneli, Ruhi Su, Ahmet Kaya ve Cem Karaca akla gelen ilk isimler... Ahmet Kaya ve Ruhi Su destanın son bölümünü tercih etmişler: “Yağmur çiseliyordu”

Zülfü Livaneli ise “Duyduk ki” bölümünü de içeren uzunca bir derleme yapmış.

5- Jesus Christ Superstar

Gelelim konumuza… Verdikleri röportajlara bakılacak olursa, Bulutsuzluk Özlemi’nin aklına eseri bir rock opera olarak konumlandırmak gelmemiş. Rock oratoryo demeyi tercih etmişler ilk başta… Ancak sonrasında böylesi göndermeler yapılınca neden olmasın dediklerini hissettim okuduklarımdan.

Beklentinizi yükseltmek istemem ama ben ilk dinlediğim andan itibaren “Jesus Christ Superstar” tadında bir eser gördüm karşımda… Arada yerel ezgilerin de olduğu ilk yerli rock operamız olduğunu söyleyebilirim. Her dinleyişimde keşke oyun olarak sahnelense diye içimden geçiriyorum. Keşkelerim bununla da sınırlı değil üstelik… Keşke bu eser Türkiye ile sınırlı kalmayıp başka dillerde, başka diyarlarda da sergilenebilse…

6- Oratoryo

Gelelim oratoryo özelliklerine… Eserin arka planında çok sağlam düzenlemeler ve başarılı bir koro performansı var. Fazıl Say sayesinde bilinirliği artan şef Murat Cem Orhan eserin gizli öznelerinden biri. Koro, çok seslilik, ezgi, rock ve yerellik uyumlu bir şekilde harmanlanmış. Özellikle İznik’te geçen bölümlerde kendinizi iyice kaptırıp gölün kenarında hissediyorsunuz.

7- Fırat Tanış

Eserin önemli sürprizlerinden biri de Fırat Tanış… Şiir olmayan, metin halinde yazılmış bölümleri onun sesinden dinliyoruz. Sesi ve vurguları çok etkileyici. Albüme çok yakışmış.

 Ama bir notu belirtmeden de geçemeyeceğim: ilk dinleyişlerdeki bu avantaj sonraki seferlerde ne yazık ki dezavantaja dönüşüyor. Örneğin albümün ilk eseri “Sedirde” gerçekten çok güzel. 10 dakika sürüyor. Bu sürenin üçte birinde Fırat Tanış’ın uzun girizgahı var... Keşke tek bir kayıt yerine bu parçayı üç ve yedi dakikalık iki bölüme ayırsalarmış diyor insan.

8- Ada Müzik

Böylesi dev bir prodüksiyona imza atmak ayrı bir takdiri hak ediyor. Ada Müzik uzun yıllardan beri takip ettiğim bir müzik evi. Bunca yıldır çok önemli isimleri kazandırdı bize… 2018 sonunda Moda Kayıkhane’de yaptıkları ve bir hafta süren “Ada Müzik Günleri” ile yarım asra yaklaşan geçmişlerindeki önemli isimler sahne almıştı. İyi ki varlar. İyi ki Bedreddin’in hayata geçmesi için maddi ve manevi yoğun emek harcamışlar.

9- Dinleyeceklere Tavsiyeler

Bunca güzellemeden sonra ilk kez dinleyeceklere tavsiyelerde bulunayım. Dinleyeceğiniz albüm uzun bir albüm. Fiziksel halini görmedim ama iki CD’den oluşuyormuş. 24 şarkı var ve bir buçuk saatten uzun sürüyor.

Albümü bir arkadaşımın haber vermesi sayesinde keşfettim. Hiçbir şey okumamıştım hakkında, o yüzden normal bir Bulutsuzluk Özlemi albümü gibi dinlemeye başladım. Albümün adı Bedreddin olsa da tüm albümün baştan sana destanı anlattığını düşünmemiştim. Hazırlıksız yakalandım. Bir iki kez vaz geçtim başta.

İlk seferde tek oturuşta dinlemek zor gelebilir. Albümü hissetmek için “Hep Bir Ağızdan Türkü Söyleyip”, “Sıcaktı”, ve “Duyduk ki”yi dinleyerek başlayabilirsiniz. Sonra baştan sona dinlemek isteyeceksiniz nasıl

olsa…

10- Hep Bir Ağızdan Türkü Söyleyip…

Evet, Bulutsuzluk Özlemi’ne, Ada Müzik’e, Murat Cem Orhan’a ve Fırat Tanış’a büyük alkış… Bu eseri sadece bir konser şeklinde değil bir rock opera uyarlaması olarak da sahnede görebilmeyi gerçekten çok istiyorum. Onun dışında özellikle “Hep Bir Ağızdan Türkü Söyleyip” şarkısının en az “Sözlerimi Geri Alamam” kadar popüler olabileceğine inanıyorum… Açıkhava tiyatrosunda hep bir ağızdan söyleyeceğimiz bir konseri heyecanla bekliyorum.

Umarım siz de beğenirsiniz.

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR

Spotify reklamı mı yaptınız şimdi?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ