Yiğit Kulabaş Yazio: Eyvah, Arkadaşım Kitap Yazdı!

Bir süredir yazılarımı aksattım. Ama geçerli bir mazeretim var. Geçtiğimiz hafta üçüncü romanım piyasaya çıktı. İsmi Bensiz Ayna.

Bensiz Ayna, Artemis’in “bensizlik” hikayesi üzerine kurulu…

Kahramanımız bir gün evindeki yadigâr aynada kendini göremez oluyor ve çareyi aynayı satmakta buluyor. Çoğumuzun yapacağı şekilde davranıyor yani… Halbuki aynanın bir kabahati yok. Sorunun daha derinlerde olduğunu fark edince sattığı aynanın peşine düşüyor Artemis. Ezber bozan bir yolculuğa çıkıyor. Yolda, aynadaki yansısı Simetra ile tanışıyor. İyi arkadaş oluyorlar. Bir okurumdan gelen yorumla tamamlayalım girizgahı: “Gerçeküstü bir kurgu eşliğinde sürükleyici bir roman... Sayfalar ilerledikçe bunun bir kendini arayış yolculuğu değil yeniden yaratma serüveni olduğunu hissediyorsunuz.” Merak edenler için kitabın web sitesi

Roman Yazmak ve Ötesi

Bir romanın üç temel evresi var: Yazım, Basım ve Okurla Buluşma.

1. Evre – Yazım: Yazarlık, hele roman yazarlığı zor zanaat. Yıllarınızı veriyorsunuz yazmaya. Bensiz Ayna’yı tamamlamam dokuz sene sürdü mesela. Ama yine de işin en kolay bölümü yazım aşaması… Kontrol sizde çünkü. Yaratıcılığınızla disiplini birleştirebilirseniz sonrası geliyor.

2. Evre – Basım: Nihayet içinize sindi, son noktayı koydunuz eserinize. Yayınevi bulma süreci başlıyor. Çoğu yazar için ilk evreden daha zorlu bir aşama bu. Kapı kapı dolaşmak zorundasınız. Ama üzülmeyin. Yayınevi bulabilmek için onlarca kapı dolaşan kitaplar arasında “Harry Potter”, “Sinekler Adası”, “Rüzgar gibi Geçti”, “Kayıp Zamanın İzinde”, “Yüzüklerin Efendisi” ve “Martı” da bulunuyor. İlk kitaplarını bastırmakta zorlanan yazarların listesinde Agahta Christie, Bernard Shaw, Paul Auster da var; Orhan Pamuk, Ayşe Kulin, Buket Uzuner de…

3. Evre – Okurla Buluşma: İkinci zorlu aşamayı da geçtiniz. Basıldı kitabınız… Elinize aldınız ilk kopyayı, sayfaları çevirdiniz, kitabınızın kokusu sindi ruhunuza. Sizden mutlusu yok! “Nihayet bitti” diye düşündünüz. Ancak en zorlu aşama aslında şimdi başlıyor. Romanınızın yayınevi deposundan okur raflarına geçebilmesi için binlerce kitap arasından fark edilmesi gerekiyor.

Bir Kitabın Yolculuğu

İlk ay çok önemli. Eğer şanslıysanız “yeni çıkanlar” raflarında yerinizi alabiliyorsunuz. Ama sonrası meçhul.

Süre oldukça kısıtlı. Yeni bir yazarsanız şayet, kitabınızın raf ömrü beyaz peynir kadar kısa. Bir ayda çöpe gitme ihtimali yüksek. Tavsiye piramidinin oluşması zaman alıyor hâlbuki. Diyelim eserinizi beğenip tavsiye edecek, piramidi oluşturacak kişiler işi ağırdan aldı; ilk yansımalar bir değil, üç-dört ay sonra belirdi. Ne yazık ki çok geç… Kitapçıya gittiniz, tezgâhtarın vereceği cevap: “O kitabın baskısı bitti.” Oysa yeni gelen kitaplara yer açabilmek için, satılmıyor diyerek yayınevine iade edilmiş kitap. Farz edelim ki potansiyel okurunuz çok ısrarcı: “Basılmaz mı bir daha?” Tezgâhtar kendinden emin: “Yok zannetmiyorum.” Sanki yönetim kurulu toplantısına katılmış yayınevinin…

Raf ömrünüzü uzatabilmenin tek şartı tercih edilmek… Bu sayede kitabınız yeni çıkanlar bölümünde birkaç hafta daha durabiliyor. Sonrasında şanslıysanız yeni baskılar geliyor ve kitap yan rafa “çok satanlar” bölümüne geçiyor.

Her romanın on binlerce satmasını beklemiyoruz elbette. Ancak kitabın potansiyeline ulaşabilmesi, doğru okuruyla buluşabilmesi için destek şart. Internet üzerinden satışların olması elbette geçmişe göre büyük avantaj, ama yine de bir kitabın ikinci baskı ve ötesine geçebilmesi için lansmandaki başarısı çok önemli.

Senede 62 Bin kitap

Geçtiğimiz sene ülkemizde 62 bine yakın kitap basılmış. Bunların 12 binden fazlası yetişkin kurgu edebiyat kategorisinde… Bir başka deyişle, yakın çevrenizden biri ya roman yazdı ya da yazıyor. Hazırlıksız yakalanmayın; gelin sizi de “Eyvah, arkadaşım kitap yazdı!” kulübüne dahil edelim.

Farkında olmasanız da önemli görevleriniz var. Zira, arkadaşınızın yazdığı o güzel kitabın okuruyla buluşabilmesi için tahmin edemeyeceğiniz kadar etkili yetenekleriniz var.

Bir yazar olarak keyifli günler yaşıyorum. Bu yazıyı ailem, dostlarım, arkadaşlarım ve tanıdıklarımın “Bensiz Ayna” yayınlandıktan sonra gösterdiği ilgi ve destekten ilham alarak yazıyorum. Onların yaptıklarından esinlenerek bir arkadaşı / yakını kitap yazan Onedio okurları için on adımlık bir liste hazırladım.

10 Adımda “Eyvah, Arkadaşım Kitap Yazdı” Kulübüne Giriş:

1 – Duymazdan Gelme: Yazar arkadaşın sosyal medyada ilk paylaşımını yaptı. O satırların ardında yılların emeği ve iki cephesi bitmiş bir mücadele var. O paylaşım üçüncü cephenin başladığını gösteren bir top atışı sadece. Yanında ol. Hiç olmazsa “beğen” tuşuna bas. Başkalarının da kitabı duymasını sağlamış olacaksın.

2 – İlgi Göster: Eğer değer verdiğin bir kişiyse tebrik et yazarı. Kitapla ilgili birkaç soru sor. En ketum karakterlerin dahi ne kadar konuşkan olabildiğini göreceksin. Bir de mümkünse şöyle cümleler kurma: “Ben roman okuyamıyorum artık.” “Sesli kitabı bekleyeyim o zaman alırım.” “Yazın alacağım kitabını, tatilde okurum.” 

3 – Sabret: Bir süre kendini kaybedecek arkadaşın. Yeni çocuğu olmuş kişiler gibi dönüp dolaşıp aynı konuya gelecek. Sosyal medyada tekrar tekrar aynı kitap kapağını benzer cümlelerle paylaşacak. Arada sırada beğen tuşuna basıver. Zamanla azalacak zaten. Ama unutma, ilk ay çok önemli. O yüzden çabalıyor.

4 – Ajan Ol: Kitabın takipçisi ol. Girdiğin her kitabevinde gözlerin arasın kitabı. Arka raflardaysa öne taşı. Yoksa sor kitabı. Neden olmadığını sorgula.

5 – Satın Al: Maddi bir destek olarak değil manevi destek olarak gör bunu da. Kitabın ikinci baskıya geçebilmesi için ilk baskısının iyi satması şart. Bilmeyebilirsin; yayınevi yazara on beş – yirmi adet ücretsiz kitap veriyor. Sana hediye etmesini bekleme o yüzden.

6 – Oku: Neresinden etkilendin, hangi satırları sevdin - paylaş yazar arkadaşınla. Çok mutlu olacağından emin olabilirsin. Bir de mümkünse “Sen hangi karaktersin?” “Şu karakter şu kişi mi?” gibi sorular sormamaya çalış. Çoğu yazar sevmiyor bu soruları.  

7 – İmzalat: İlk görüşmede imzalat. Birlikte güzel bir resminiz olsun.

8 – Tavsiye Et: Yakın çevrene tavsiye et. Sevdiklerine hediye et hatta. Yazardan isme özel imzalı bir kitabı hemen herkesin hoşuna gittiğini unutma.

9 – Paylaş: Sosyal medya hesaplarınla destek ver. Kitabın kapağını paylaşmakla yetinme, seni etkileyen birkaç satırı da paylaş mümkünse.

10 – Yorum Yaz: Geldik son maddeye. Sosyal medyaya ek olarak farklı platformlarda yorum yaz, puan ver kitaba. Goodreads’le başlayabilirsin

mesela. Idefix, kitapyurdu, kitapsepeti gibi kitap portalleri de olabilir elbette.

Dediğim gibi bu listeyi yakın çevremdeki değerli kişilerin yaptıklarından esinlenerek yazdım. Bensiz Ayna piyasaya çıkar çıkmaz yanımda olan, destek veren tüm yakınlarıma selam olsun.

Yeni yazarlara, yıllarını kitaplarını tamamlamaya adayanlara da selam olsun öte yandan. Her kitabın okuruyla buluşabilmesi dileklerimle…

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!