Yettiniz Artık: Bağıra Çağıra Konuşmayıp Sakinliği ve Huzuru Sevenleri 'Atılgan' Olmaları İçin Zehirlemeyi Bırakın!

Kim olduğumuzu bildikten sonra başkalarının dayattığı davranışlara rest çekmek şart. Yoksa sadece onların istediği birine dönüşüp mutsuz olacağız.

İnsan iletişiminden konu açıldığı zaman övülen tip "girişken, atılgan" olandır.

Her sohbete bir yerinden karışıp kendini gösterenlerin daha başarılı olduğuna dair garip bir varsayım da hayli yaygın. Çocukken bir okul etkinliğinden konu açıldığında anne babanızın sizi en önde görmek istemesi, en büyük rolü sizin almanız için çabalaması, bunun bizi etkileyen ilk örnekleri.

İnsan iletişiminde, topluluk içerisinde aktif olmanın önemi sonraki yıllarda da sürekli vurgulanır.

Bir anlamda dışa dönüklük bir norm gibi gösterilir. Zaten dışa dönük biriyseniz konuşmayı seversiniz, hatta olduğunuz her yerde söz hakkı istersiniz yahut o hakkı söke söke alırsınız. Zira ilgiyi üzerinizde toplamak hoşunuza gider. Hem de bu ilgi sizi tanıyanlar tarafından gelmek zorunda da değildir, bir daha görmeyeceğiniz biri üzerinde etki bırakmak da ufak hedefleriniz arasına hızlıca girebilir.

Sürekli yüksek sesle ilgi çekmek istemeyen insanlar ise durmadan eleştirilir.

Ne o sesin çıkmıyor, bir şeyin mi var konuşsana?

Sus pus oturuyorsun sıkıldın mı bizden?

Hatta bu davranışları sergileyenlere 'içe dönük' denir. Yani illa bir yere dönük olmamız gerekiyor ve içine dönmüş, sanki kendini kapatmış bir kişiyi tanımlar gibi bir adlandırma yakıştırılmıştır. Birine içe dönük dediğimizde bunun altındaki anlamın pozitif olmadığını siz de tahmin ediyorsunuzdur.

Birkaç sıkı dost edinen, her ortamda aktif olma hastalığına tutulmamış ve dinlemeyi bilen insanlarla bu toplumun zoru ne?

Kişisel gelişim kitapları bile gelişimin ve başarının yolunun atılganlıkta olduğunu söylerken bunu neye dayandırıyor? Yani derdimiz insanları değiştirmek mi yoksa onları olduğu gibi kabullenmek mi?

Bu iki sorunun yanıtı, asıl meramımız için pek de büyük önem arz etmiyor.

Bizim diyeceklerimiz topluma değil, içe dönük olarak adlandırılan o kıymetli insanlara.

Susan Cain'in "Sessizlik" adlı kitabında akıllara kazınacak bir pasaj var, gelin ona kulak verelim.

Zamanında okulda “kabuğunuzdan çıkmaya” teşvik edilmiş olabilirsiniz. Bu zehirli terim, bazı hayvanların gittikleri her yere doğal olarak barınaklarını da götürüyor olduğu gerçeğinin güzelliğini göz ardı ediyor. Keza bazı insanlar da tıpatıp aynı. Bu yüzden özünüze sadık kalın. 

"Eğer bir şeyleri ağırdan alarak yapmayı seviyorsanız, başkalarının sizi sanki bir yarış içindeymişsiniz gibi hissettirmesine izin vermeyin."

Eğer derinlikten hoşlanan bir yapıya sahipseniz, kendinizi genişlik peşinde koşmaya zorlamayın. Eğer aynı anda birden fazla iş yapmak yerine tek bir işe odaklanmayı seviyorsanız doğrularınızdan şaşmayın. Ödüllere aldırış etmiyor olmak size kendi bildiğinizi okumak yolunda akıl almaz bir güç veriyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir. ⚡️

Erkek Egemen Dünyada Feminist Hareketi Başlatan Bisikletle Kadınların Oy Haklarını Söke Söke Alma Hikayesi!
Akıl ve Ruh Sağlığınızı Birazcık Önemsiyorsanız Artık Daha Verimli Olup Zamanınızı Daha İyi Yönetmeye Çalışmayın!
Her Dinden İnsanı Tek Bir Çatı Altında Toplayan ve Güzelliği ile Kendine Hayran Bıraktıran Mimari Bir Başyapıt: Lotus Tapınağı

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
17.12.2020

"İçine kapanık" biri olarak bu içeriği hazırladığınız için teşekkür ederim.

17.12.2020

dışa dönük olmayan insanların bazı meslekleri yapabilmesi çok zor maalesef. ticaretle uğraşmak en büyük örneği. dışa dönük bir insanın ise yapamayacağı meslek yok. bu yüzden dışa dönük olmamız için bizi zorluyorlar. Ancak zorlamak daha çok tiksinmemize sebep oluyor böyle şeylerden, kendi halimize bırakılsak kendi istediğimizde konuşa konuşa daha konuşkan oluruz aslında zamanla

17.12.2020

Benim ailem de bana sürekli neden pısırıksın, Neden atılgan değilsin. Tarzı şeyler söylerlerdi. Daha sonra bunun özgüvenimde düşüşlük yaşanmasına sebep olduğunu fark ettiklerinde bunları söylemeyi bıraktım. Bence de hakkımı aramalıyım ama onu bile yapamıyorum maalesef ):

17.12.2020

Ben senin bu konuyu üstün çabalarınla halledeceğine inanıyorum. Ben de öyleydim. Yanımda en basitinden halalarım falan bile olsa pek konuşmazdım. Dedemle falan konuşurken sesim çıkmazdı veya çok çekinerek konuşurdum. Bazen bu çekingenlik okul hayatında falan zor olmaya başladı. Mesela soru çözüyorsun cevap doğru ancak elini kaldırmaya çekiniyorsun. Böyle çook aferinler kaptırdım arkadaşlarıma. Bir gün tak etti ve ''Ben de konuşacağım artık.'' dedim kendime. O andan itibaren ne kadar çekinsem de sesimi çıkarmaya ve samimi olduğum insanlarla daha rahat konuşmaya başladım. Utanarak konuştuğum dedemle artık çok rahat bir şekilde sohbet etmeye başladım.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ