Yerli Şairlerin Yüreğinize Dokunacak Şiirleriyle 12 Mükemmel Şiir Kitabı

Şiir sevmeyen var mıdır?

''Şiir, düşünceyi duygu haline getirene kadar yoğurmaktır.'' demiş Yahya Kemal Beyatlı.

Turgut Uyar, Didem Madak, Nazım Hikmet, Gülten Akın, Ahmed Arif ve dizeleriyle içimize işleyip yüreğimize dokunan nice şiirin sahibi yerli şairlerimizden seçme şiirleri ve bu şiirleri bulabileceğin şiir kitaplarını senin için derledik. Duygular arasında bir yolculuğa çıkmak istersen seni içeriğe alalım.

''Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.’’

Fiyatlar değişiklik gösterebilir.

1. Turgut Uyar

hızla gelişecek kalbimiz

kalbimiz hızla.

sürgünlerin umutsuzluğunda

kırık kalpler, yaralılar, onulmazlar

farksız çarpanların umutsuzluğunda

ve köprü başlarının umutsuzluğunda

ve köprü başlarının umudunda.

sular bitse bile, çiçekler atılırken oralara

temiz bir ilişkinin bulutsuzluğunda

ve eski dağlarda, eski dağlarda kış

kovalarken ülkesini

hızla gelişecek kalbimiz.

kendi öz hüznümüzün öz tarlasında

bozkır dayanıklılığımızın tarlasında

kalbimiz

ellerimiz ayaklarımız arasında

ve kimsenin bölemediği şarkıyı

güllerin, buğdayların ve acının şarkısını

bir haziran uygulayacak sesimize.

sütçünün sesiyle birlikte

erkenci işçilerin sesiyle birlikte

şoförün sesiyle birlikte

sabaha başlamış sarhoşların sesiyle birlikte

yaman sarhoşların sesiyle birlikte

ve yeni uyanışların ve yeni doğmuşların

ve herkesin ve herkesin

sesleriyle birlikte

bir haziran uygulayacak

kimse bölemeyecek ve kalbimiz

hızla gelişecek.

yıkıntılara karışan eski bir bahar

büyük olmaya elverişli bir bahar

eskiden yaşanılmış ve her şeye rağmen

insanlara göre bir bahar

suların kana kestiği yahut

suların kana kestiği bir bahar.

hızla gelişecek kalbimiz

bir mavilik kalıbında

bir odada, en olagel bir odada

en sade, en insanca bir odada

bir kadınla bir erkeğin olduğu bir odada

bir kadın bir erkeğin

bir kadınla bir erkek olduğu

ellerin ve omuz başlarının

birbirini bulduğu.

birden gerçekliğini algılayarak

saat çalınca ve görünce güneşi

birden vazgeçilmezliğini algılayarak

önemli ve gerekli buluşunu kendini

birden hatırlayarak

geleceğe hazırlayınca olanca göğüslerini

ve her şeye ve ölüme kalbimiz

hızla gelişecek

çağımıza pek uygun bir hızla

gelişecek kalbimiz

kalbimiz

yerin ve göğün alt edilmez bir dirilikte olduğu

tutkumuz, direnmemiz, ellerimiz, kalbimiz.

kalbimiz

kalbimiz hızla gelişecek.

Hızla Gelişecek Kalbimiz, Turgut Uyar

Turgut Uyar'ın bütün şiirlerinin bulunduğu kitabı buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

2. Ümit Yaşar Oğuzcan

şimdi yoksun

seni düşünebilirim artık

tutar ellerini öperim uzun uzun

kimseler ayıplayamaz beni

yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar

işte gözlerin işte dudakların

senin olan ne varsa karşımda duruyor

ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık

sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına

ve hoyrat ellerimle seni

her gün biraz daha güzelleştiriyorum

bütün resimler sana benziyor

hayret

bütün aynalarda sen varsın

nereye gitsem peşimden geliyorsun

şimdi sigarasın dudaklarımda

biraz sonra beyaz bir kağıt

ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın

kimse yokluğunda bunca sevilmedi

kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar

saçların böyle daha güzel

sen daha güzel

Karanlığın Gözleri, Ümit Yaşar Oğuzcan

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın bu şiirinin de bulunduğu kitabı buradan satın alabilirsin.

3. Didem Madak

bugün kalbimi eski bir plak gibi

öyle çok tersine çevirdim ki

bazı şarkılar vardır

cızırtılı bir yağmur gününü anlatır

uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı

deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır

o zaman bir yavru yengece bakan

insanların şarkısı olurdu o şarkının adı

keşke ismim iris olsaydı

keşke ismim herkese

sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı

bazı şarkılar vardır

ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır

işte o ellerimle herkese

çamurlu şiirler uzatsaydım

hepsi çok kirli olsaydı tanrım

bazı şarkılar vardır

kırmızı akşamsefalarını anlatır

karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını

komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını

geceyi onlar bahçeye taşırdı

ben ne zaman öleceğim tanrım

sabah olunca mı

keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım

irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi

ismi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi

şu odanın ortasında dursam

saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım

artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum

bazı şarkılar vardır

kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır

kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu

o şarkının adı

ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı

keşke ismim iris olsaydı

keşke ismimin bir anlamı olmasaydı

herkes çıkarsın kalbini

o çirkin mücevher sandığından

ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım

İris'in Ölümü, Didem Madak

Didem Madak'ın bütün şiirlerinin bulunduğu kitap setini buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

4. Edip Cansever

Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş

Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan---

Yanağında sardunya kokusuyla yazdan

Kimmiş o gelen ya giden kimmiş

Bir yabancı mı , yoksa bir ermiş

Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.

Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi

Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan

Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan

Kim koparmış dalından bu yabani incirleri

Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri

Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.

Yıldızlar, büyülü ülke, adımı unutturan

Bir kaya, bir ot, bir akarsu

Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu

Ki bütün ölüleri sağa çıkaran

Ve kenti bir ölüm derinliğine salan

Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.

Şiirler yazdım, kitaplar okudum

Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum

Derinlerde kaldım böyle bir zaman

Kim bulmus ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan

Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları

Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.

Edip Cansever, Gelmiş Bulundum

Edip Cansever'in şiirle aynı adı taşıyan kitabını buradan satın alabilirsin.

5. Attila İlhan

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor

Eski zamanlardan bir cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin

Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

Ben Sana Mecburum, Attila İlhan

Attila İlhan'ın şiirle aynı adı taşıyan kitabını buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

6. Nilgün Marmara

Bundan böyle baktığımda gömütsü ince boşluğa bilemem martılar neye göre toplanırlar bilemem dizlerim neden çözülür böylesine güçsüzleşir dolaşımı kanımın uyuşurum bunca değişken mavinin görümünde uçarım ve karşı kıyı tehdit okunu kırdıkça sunağım orasıdır pek sık çiçeklerle ve cesetlerle giderim iyice daha sunmaya...

Ödünç aldım kokunu kendi tenimde,

sen kokuyor yüzeyi bedenimin

her gözeneği.

Açar açmaz arkı daldı bir bir kelebek içeri,

Döndün sandım beyazı görünce,

Birleştirerek tenimden yayılan

koku ile

uçanın sonsuzluk imgesini.

Tutuyorum sevi çanını ellerimde,

Vurgusu ben’e dönük, yankısı çocukluğa.

Kendi ışıltısı deviniyor kendinde

katlanarak doyumu

töze doğru yayılıyor

başkayla aramızdaki

kimsesizliğe.

Şimdi hayır derken

sevişiyorum seviyle ben.

Sen Kokuyor Yüzeyi Bedenimin Her Gözeneği, Nilgün Marmara

Nilgün Marmara'nın bu şiirinin de bulunduğu kitabı buradan satın alabilirsin.

7. Nazım Hikmet Ran

Hava kurşun gibi ağır

Bağır bağır bağır

Bağırıyorum

Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum

O diyor ki bana

Sen kendi sesinle kül olursun ey

Kerem gibi yana yana

Dert çok

Hemdert yok

Yüreklerin kulakları sağır

Hava kurşun gibi ağır

Ben diyorum ki ona

Kül olayım Kerem gibi yana yana

Ben yanmasam

Sen yanmasan

Biz yanmasak

Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa

Hava toprak gibi gebe

Hava kurşun gibi ağır

Bağır bağır bağır bağırıyorum

Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum

Kerem Gibi, Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet'in bütün şiirlerinin bulunduğu kitap setini buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

8. Gülten Akın

Gülerken yüzün

Dem çeken bir güvercinin sesini

İçin için büyüyen çimenleri

Baharda lunaparkı, bayramyerini

Ve alışkanlıklar dışında her şeyi

Gülerken yüzün

Aşıyor geçmişin acılarını

Kendini yarına değiştiriyor

Gülerken yüzün

Sanki çarmıhını kırmışsın

Senin ve ardından geleceklerin

Aylası alnına düşmüş gecenin

Oturmuş ağlıyor kendisi

Bunu öyle candan öyle yürekten

Öyle bir tutkuyla istiyorum ki

Aklımda hep öyle kalmalısın

Gülerken Yüzün, Gülten Akın

Gülten Akın'ın bu şiirinin de bulunduğu kitabı buradan satın alabilirsin.

9. Cemal Süreya

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden

En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu 

                                                              kesmemeye

Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız

Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun

Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez

Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor

Bütün kara parçalarında

                           Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma

Yatakta yatmayı bildiğin kadar

Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler

Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının

Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde

Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor

Bütün kara parçaları için

                           Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o

Onunla daha bir değere biniyor soluk almak

Sabahları acıktığı için haklı

Gününü kazanıp kurtardı diye güzel

Birçok çiçek adları gibi güzel

En tanınmış kırmızılarla açan

Bütün kara parçalarında

                           Afrika dahil

Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü

Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse 

                                                  değerlendiremez

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek

İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar

Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar

Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna

                                                            diziyorlar

Bütün kara parçalarında

                            Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası

Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki

Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok

Aklıma kadeh tutuşların geliyor

Çiçek Pasajında akşamüstleri

Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor

Bütün kara parçalarında

                           Afrika hariç değil

Üvercinka, Cemal Süreya

Cemal Süreya'nın şiirle aynı adı taşıyan kitabını buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

10. Birhan Keskin

Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana

Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle

Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların

boşluğa bağırsınlar, birlikte;

Kan kusacağız.

Kan kusacağız.

Madem dünya bunca zalim

Madem yakışmıyor kalbimize.

Bütün davullar gümlesin

Boşluktan gelen, boşluğu dolduranı

Boşluğa böğüreni

Vursunnnn.

Bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan

Dünya görrrrsün.

Taş Parçalar (III), Birhan Keskin

Birhan Keskin'in bu şiirinin de bulunduğu kitabı buradan satın alabilirsin.

11. Can Yücel

Bir yelkenli bayrağı al

- - Mor da olabilir - -

Almış yaprağına rüzgârı

Rumca bir şarkı patlatıyor

Denizin gözüne gözüne

Mubalâğa lâz oldu vre sevgilim

Aramızda bu yaz

Pontuslarını zaptetmeye birbirimizin

Selvi yeşili serenlerimize

Beğenmediysen o yeşili

- - Nefti mi? Değil. - -

Camgöbeği olabilir meselâ

Suların pöstekisinde sevişmek için

Mubalâğa yaz oldu bu yaz

İkimiz de ömrümüzün güzünde

Fuzulî'nin dediği Gedây - ı Muhteşemler

Bitkiniz tatlı - işemeden

Böyle böyle deryadil oluyor derya

Derûnumuzdaki...

Uyuyalım mı dedin vre sevgilim?

Gaflet ki, o bayrağı al yelkenliden

- - Mor da olabilir - -

Dalgalarla dalga geçen geçerken

Kucağımıza atlayan bir lâpindir

Menzilimiz Pontus değil Azrail

Ve önümüz sırf ebabil...

Lâkin o da ölecek bir gün mutlak

Bizcileyin yaşarsa bir yaz

Bunu Rabiş'in camına

Bayrağı al bir yelkenliye yaz !

- - Mor da olabilir ama- -

Rumca bir şarkı patlataraktan

Ağaran siyaha doğru

Siya siya !..

İki ceset ki aşktan boğulmuş

Kasımpatları gibi patlayan kulaklarıyla

Tozlarından tuzlarından donanmalar kurulmuş

Gidiyorlar Cezayir'i fethe yeni baştan

Biri erkek biri dişi

İki korsan

Güler'le Can...

İkisi de birbirinden alâ

İkisi de mubalâğa !

Şiirin bütün felâketine rağmen

İkisi de yaşıyorlar hâlâ ...

Böylece tekmil oluyor yavaş yavaş

Bütün bir sonbahar...

Rengarenk, Can Yücel

Can Yücel'in şiirle aynı adı taşıyan kitabını buradan satın alabilirsin.

Buradan farklı kitaplara da göz atabilirsin.

12. Ahmed Arif

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

Ard-arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara,

Akan yıldıza,

Bir kibrit çöpüne varana,

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

Hasretinden Prangalar Eskittim, Ahmed Arif

 Ahmed Arif'in şiirle aynı adı taşıyan kitabını buradan satın alabilirsin.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Ergonomik Tasarıma Sahip En Güzel Tablet Kalemleri
Kablosuzluğuyla Hayatınızı Kolaylaştırıp Şık Tasarımıyla Herkese Kendini Sorduracak Klavyeler
Minik Örümcek Adam Hayranlarını Sevindirecek En Güzel Lisanslı Ürünler
Ekolojik Ayak İzinizi Azaltın! Mutfağında Çevre Dostu Ürünlere Yer Vermek İsteyenler İçin En Güzel Seçimler
Her An Tatile Hazır Olanların Bagajında Bulunması Gereken Outdoor Tatil Ürünleri

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?