Yerel Seçimlere Giderken Seçmenler, Partiler ve İttifaklar

2023 mayıs ayında yapılan genel seçimlerin üzerinden bir yıl bile geçmeden yerel seçimler için sandıklar yeniden kuruluyor. 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak seçimlerde seçmenler; belediye başkanlarını, köy ve mahalle muhtarlarını, belediye ve il genel meclisi üyelerini belirlemek üzere sandığa gidecekler. Önümüzdeki beş yıl boyunca mezarlıklardan park ve bahçelere, içtiğimiz sudan soluduğumuz havaya, bindiğimiz otobüsten yürüdüğümüz kaldırıma, çöplerimizin toplanmasından imhasına kadar gündelik hayatın hemen her aşamasına dokunan yöneticilerin kimler olacağını belirleyecekler. Bunu yaparken genel seçimlerde olduğu gibi oy verirken ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılardan etkilenebilirler. Sandığa giderken yanlarında dini, siyasi veya etnik kimliklerini götürerek de oy verebilirler. Bazıları eskiden beri sahip çıktığı değerlerine, düşüncelerine ve inançlarına ses olması umuduyla oyunu kullanır. Kimisi de oy vermeye alışık olduğu siyasi partinin adayına mührünü basar geçer.

Aday demişken hemen söylemem lazım: Genel seçimlerden farklı olarak bir kısım seçmen normalde tuttuğu partinin değil de başka bir partinin adayının cazibesine kapılabilir.

 “Belediye meclisinde oyumu kendi partime veriyorum zaten, başkan olarak başka bir adayı destekleyebilirim.” diyerek kendini rahatlatır. Bu tutum toplumumuzda büyük ölçüde kabul de görür. Nitekim 2019 yerel seçimlerine kadar seçmen davranışı bu çerçevede gerçekleşti. 2019 seçimleri öncesinde, tıpkı bir yıl önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, yerel seçimlerde de ittifaklar kurulması ya da kurulmuş olan ittifakların sürdürülmesi söz konusu oldu. Artık seçmenden bir de ittifakları hesaba katması bekleniyordu. Aday sayılarını sınırlayan bu ittifaklar sisteminde seçmen, bazen en istediği adaya bazen de en istemediği adayın en yakın rakibine oy verebilecekti. 

Seçmenin alışması zor olmadı ve geride bıraktığımız 2 genel, 1 yerel seçimde bu ittifak sistemini tecrübe ettiler. Şimdi bir yerel seçim daha yaklaşıyor. İttifaklar ise kopmalar, itirazlar ve pazarlıklarla yeniden şekilleniyor. Muhtemelen mart ayına kadar köprünün altından daha çok su akar ama bulunduğumuz aşamada ittifakların durumuna yakından bakalım:

İttifaklarla ilgili günün haberi aslında İYİ Parti’den geldi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Altılı Masa’dan önce kalkan, sonra geri oturan İYİ Parti yönetimi Millet İttifakı’nı bir arada tutma gayretlerinden yorgun düşmüştü. Tüm çabalara rağmen seçimlerin kaybedilmiş olması, İYİ Parti içindeki rahatsızlığı muhtemelen daha da artırdı. Seçim sonrası partinin girdiği türbülansta, itirazlarını dile getirenlerin bir kısmı istifa etti. Partiden ihraç edilenler oldu. Pasif konuma alınanlar ya da sessiz kalmayı tercih edenler oldu. 

Partinin girdiği bu sarsıntılı süreçten çıkmak için bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. Parti söylemi ve stratejisi değişti. İYİ Parti, CHP ile ittifaka devam etmek yerine CHP ve AK Parti arasında sıkışmış olan seçmene “üçüncü yol” dedikleri yeni bir alternatif olma fikrini benimsedi. Yerel seçimlere bu yeni strateji ile girip partilerinin potansiyelini göstermek ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin açtığı hasarı böylelikle kapatmayı umdular. 81 ilde kendi adaylarıyla seçime gireceklerini açıklarken CHP’deki değişimi de takip ettiler. En azından İstanbul ve Ankara’da bir iş birliği olasılığı henüz tamamen elenmemişti. Hemen tüm illerdeki İYİ Parti adayları açıklanırken bu şehirlerdeki adayların açıklanması erteleniyordu. 

Sonunda CHP’nin değişimcileri kazandı. İYİ Parti’yi öfkelendirip masadan kaldıran CHP Genel Başkanı artık resimde yoktu. Yeni Genel Başkan Özgür Özel ise İYİ Parti’den bir tebrik ziyareti beklemeyip İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le görüşmeye kendi gitti. Görüşme sonrasındaki ılımlı mesajlara rağmen iş birliği tesis edilemedi. Akşener, kararı partisinin genel idare kuruluna bıraktı. Parti teşkilatının ve üçüncü yolcuların CHP ile iş birliğine karşı çıktıkları genel idare kurulundan ise ret kararı çıktı.

İYİ Parti böylece daha önceki söylemleriyle uyumlu bir karar almış oldu.

Uzunca süredir ve ısrarla, yerel seçimlere 81 ilde kendi adaylarıyla gireceklerini söylüyorlardı. Yani bu aşamada iş birliğini kabul etmek tutarsızlık gibi görünebilirdi. Ancak resmi olarak yapılamayan iş birliğini muhalif seçmen sandıkta yapabilir. Özgür Özel liderliğindeki CHP de tam olarak bu ihtimali değerlendirmek istiyor. İYİ Parti’ye giderek iş birliğinin oluşması için gerekli adımları atmış olmanın rahatlığı içinde bir CHP yönetimi görüyoruz. Uzlaşmayan taraf olmanın ağırlığını böylece İYİ Parti’ye bırakmış oldular ama bu hususun altını da çok çizmekten yana değiller. 

Özel, bir açıklama yaparak “…eski dost düşman olmaz… İYİ Partililer iyi insanlar…” diyerek CHP’lilerin İYİ Parti’ye sert bir eleştiri yapmasının önünü aldı.  Daha önce İYİ partiye oy vermiş olan seçmenlerin, yerel seçimlerde CHP adaylarına oy vermesi için ılımlı bir ortam hazırlamış oldu. Yerel seçimlere giderken doğrudan böyle söylemeseler de “CHP iş birliği için elinden geleni yapmış, İYİ parti ise bunu reddetmiş parti görünümünde olsunlar ama bunu da doğrudan söyleyip husumet varmış görüntüsü yaratmayalım; böylece İYİ Parti seçmeni CHP adayına oy vermekte tereddüt etmesin.” anlayışının CHP yönetimine hakim olduğunu görüyoruz. 

Peki sonuç beklendiği gibi olur mu? Henüz bir tahmin yapmak için çok erken olsa da CHP ve İYİ parti umduklarını bulamayabilirler. İYİ Parti kendi adayları ile seçimlere katıldığı zaman hakikaten hem CHP seçmeninden hem de AK Parti ve MHP seçmeninden oy alabilir ama daha çok CHP seçmeninden, muhalif seçmenden oy alır. Böylelikle İYİ Parti iktidar seçmenini değil muhalif seçmeni bölen bir nitelik kazanabilir. İş birliğinden kaçınarak sadece kendi partisine değil aynı zamanda CHP’ye de oy kaybettirebilir. 

Bir başka ihtimal ise İYİ Parti’nin en azından Ankara ve İstanbul’da düşük profilli bir aday çıkararak iş birliği eksikliğinin maliyetini azaltmaya çalışmak olabilir. Büyükşehirlerde çok iddialı adaylarla çıkmanın İYİ Parti için iki açmazı var. İddialı aday, düşük oy alırsa partideki düşüş bir kez daha teyit edilmiş olur. Nispeten yüksek oy alıp seçimi kazanamazsa ve hatta iktidar adayının kazanmasına vesile olursa, muhalif seçmenin hedefine yerleşmiş olur. Bu bakımdan İYİ Parti ve hatta CHP’nin hesaplarını tekrardan yapması, Dimyat’a pirince gidilirken evdeki bulgurdan olmayacakları rasyonel çözümler bulmaları beklenebilir. Aksi takdirde hem CHP’nin hem de İYİ Parti’nin kaybettiği bir kaybet-kaybet stratejisine sürükleniyor olabilirler.

Muhalefetin dağınıklığı, kazanması en muhtemel muhalif adaylar etrafında toplanmayı tercih eden seçmenler sayesinde aşılabilir.

Bu sırada HEDEP ile yapılacak açık ya da örtülü bir iş birliği ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi milliyetçi ama muhalif seçmenlerin İYİ Parti’ye yönelmeleriyle sonuçlanabilir. HEDEP ile herhangi bir şekilde iş birliği yapmadan HEDEP seçmenini çekmek de zor ama mümkün olabilir. Bunun için muhalefetin kapsayıcı bir söylem izlemesi gerekir ama yeterli olmaz. HEDEP seçmeninin kendiliğinden muhalefet adaylarına oy vermesi, iktidar partilerinin HEDEP seçmenini ötekileştirici bir söylem izlemesiyle mümkün olabilir.  Diğer türlü, muhalefetteki CHP ve İYİ Parti bölünmüşlüğüne bir de HEDEP adaylarının getireceği parçalanmayı eklemek gerekir.     

Tabii muhalefetin bu şekilde parçalanması, yakın zamanda ittifaklarını tekrardan teyit etmiş olan MHP ve AK Parti lehine olur. Bu durumda, Cumhur İttifakı çok da fazla bir şey yapmadan sadece 2019 seçimlerinde izledikleri siyaseti devam ettirerek daha önce kazanamadığı şehirleri de alabilir. 

Buna göre MHP daha önce kazandığı şehirlerde aday göstermeye devam eder. Milliyetçi oyların yoğun olduğu ve AK Parti seçmen tabanının nispeten zayıf kaldığı Adana, Mersin, Manisa gibi şehirlerde AK Parti’nin MHP lehine aday çıkarmaması söz konusu olabilir. Yine Sayın Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’de MHP adayı, AK Parti adayı olmaksızın seçimlerde yarışır. Buna karşılık diğer büyük şehirlerde, özellikle Ankara, İzmir ve İstanbul’da MHP, AK Parti adayını desteklemeye devam eder. Bu şehirlerde MHP seçmeninin motivasyonunu kırmamak için Cumhur İttifakı, ilçe belediyelerinde MHP adaylarına destek verecektir. 

AK Parti ve CHP arasındaki rekabetin yoğun olduğu, sonuçların bıçak sırtında çıktığı (Bursa, Kocaeli gibi) şehirlerde ise MHP desteğinin AK Parti için çok önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Böylelikle Cumhur İttifakı içerisinde hem MHP’nin hem de AK Parti’nin birlikte kazandıkları bir kazan-kazan stratejisi hakim olabiliyor. 2019 yerel seçimlerinden önce af yasası nedeniyle, geçtiğimiz günlerde de 50+1 tartışmasıyla fikir ayrılığına düşseler bile kısa süre zarfında anlaşıp ittifaklarını koruyabiliyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, Cumhur İttifakı’na başka partilerin de katılabileceği tartışılıyor. Yeniden Refah gibi partilerin de Cumhur İttifakı ile yeniden iş birliğine gitmesi iktidar kanadında safların daha da sıklaşmasını sağlayabilir. 

Yerel Seçim Takvimi

2 Ocak YSK seçime katılacak partileri ilan edecek. 

7 Şubat Seçmen kütükleri kesinleşecek. 

20 Şubat Siyasi partiler, en geç 17:00’ye kadar aday listelerini YSK’ya telim edecek.

3 Mart Kesin aday listeleri ilan edilecek.

21 Mart Seçim propagandası ve yasakları başlayacak. 

30 Mart Seçim propagandası sona erecek. 

31 Mart Seçim günü

Twitter

LinkedIn

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı