Yeraltı Dünyasının En Eski ve En Karanlık Suç Organizasyonu: Sicilya Mafyası

Yeraltı dünyasını nasıl bilirdik a dostlar? Elbette dardayım/beladayım temalı rap müzikler ve duvarlara çizilen sanatsal semboller eşliğinde asla öldürülemeyen başrollerden. İşte biz de bu yazımızda, yasa dışı suç çevrelerinin gerçek yüzünü ve bilinmeyenlerini, olabildiğince derinlikleriyle sizlere sunmaya çalıştık.

Kaynak:

1, 2, 3

Sicilya Mafyası: “Cosa Nostra”

Efendim “mafyalık” müessesesi ilk kez 19. yüzyılda Sicilya idaresinin tecrübesizliği ve yönetimde otoriteyi yeterince sağlayamamasından doğmuştur. O dönemde gasp, kaçakçılık, kundaklama, hırsızlık ve her türlü suç davranışları Sicilya halkının sıradan bir günü haline gelmişti. Bunun bir sonucu olarak da bazı küçük çeteler bir araya gelmiş ve kendi kurallarını kendileri koymak zorunda kalmıştır. Başlarda idareyi sağlayabilmesi amacıyla devleti destekleyen bu suç çeteleri, hükümet illegal işlerden elini eteğini çektiğinde devleti de tehdit eden ve kendi düzenini kuran, adeta devlet içinde devlet haline gelmiştir. İşte bu küçük devlet, dünyanın mafya olarak tanıdığı, “Cosa Nostra”dır. Onlar kendilerine “bizim davamız” anlamına gelen bu adı vermişlerdi.

Peki bu örgüt tam olarak necidir?

Sicilya’da devletin zayıf idaresi sonucu huzursuz bir ortamda yaşamak zorunda kalan halkın, kendi arasında örgütlenmesi sonucu ortaya çıkan, başlangıçta devlet destekli kolluk kuvveti görevi üstlenen, ancak sonrasında illegal sahalarda kendini gösteren bu oluşumu bir “aile” gibi düşünebiliriz. Oluşumun en önemli çekirdek yapısı kan bağı olsa da, aileye sonradan katılmak için bu koşul çok da gerekli değil. Mühim olan şu ki, üyeler için bu “aile”, tanrıdan ve devletten önce gelir. Mafya aileleri yöresel bir kültürden geldiği için geleneksel kuralları vardı.

Aileyi oluşturan hiyerarşi

Ailenin, biyolojik bağlardan da öte geniş bir kavramı ifade ettiğinden bahsetmiştik. Sicilya mafyası, sadakatlerinden ve bağlılıklarından emin oldukları güvenilir üyeler toplayarak, bu aileyi çoğaltma ve güçlendirme amacı gütmüştür. Kurdukları sistemde rütbelerle yükselen üyeler için en alt seviyede çömez gangsterler sınıfı vardı. Bu kişiler aileye mafya töreniyle kabul edilinceye dek kendilerini ispatlamak için çalışırlardı. Bunun bir üst rütbesi tören ile ailenin bir üyesi olmaya hak kazanmış askerlerden oluşurdu. Askerler, şefler tarafından kontrol edilirdi ve şefler, bir üst rütbede bulunan kaptanlar ile askerler arasındaki bilgi alışverişini sağlardı. Kaptanlar büyük patrondan aldıkları emirleri şeflere, şeflerden gelen bilgileri de büyük patrona iletmekle sorumluydu. Ailenin büyük patronuna “Padrino (Baba)” diye hitap edilir. Hiçbir asker kolay kolay Padrino’ya ulaşamaz. O, yalnızca aldığı kararlar konusunda danıştığı “konsül (danışman)” ile muhatap olurdu. Dolayısıyla bu zincir sayesinde, Baba’nın suçla ilişkisi tamamen kesilmiş olurdu.

Hangi amaca hizmet etmişlerdir?

Mafyanın en önemli amacı, belli bir bölge üzerinde fiziksel şiddet tekelini elinde bulundurmaktır. Kontrol ettiği bölgede kendisinden daha güçlü bir şiddet grubunun varlığı, mafyanın iktidarının kurumsallaşmasına engel oluşturacaktır. Mafyanın en üst mercii olan konseyin ise en büyük amacı, aileler arasındaki mücadeleyi engellemek ve mafyanın bütünlüğünü korumaktır. Bunun dışında konsey, yürütülecek olan yasa dışı faaliyetlere kimlerin hangi ölçüde katılacağını belirler. Örneğin yasa dışı yoldan uyuşturucu veya içki temin edilmesi, bunun piyasaya sürülmesi ve bunun için yasal koruma sağlanması gibi görevleri, hangi ailelerin üstleneceği konsey tarafından belirlenir. Aileler yaptıkları harcamalara ve girdikleri riske göre pay alırlar.

Sadakat yemininin verildiği mafyaya kabul edilme törenleri

Kim demiş Hipokrat yemini olur da mafya yemini olmaz diye? Elbette olur, bu kutsal meslek erbapları da tertemiz faaliyetlerinin en başında, iyi ameliyatlar yapacaklarına dair bir tören ile mesleğe sadakat yemini ederler. Üyeliğe kabul edilmek için aileye bağlılık yeminlerinin verildiği bir seremoniye ihtiyaç vardır. Bunun için adayın ilk olarak aile adına bir infaz gerçekleştirmiş olması gerekir. Uygun şartlar sağlandığı takdirde, tören gerçekleştirilir. Kaynaklara göre adayın silah kullandığı eli bıçakla kesilir ve akan kan Hristiyanlar için kutsal kabul edilen bir azizin resminin üstüne damlatılır. Bu resim ateşle tutuşturulur ve aday kağıt kül olana kadar bunu elinde tutar. Yeminini tam o sırada verir. Bu dürüstlük yeminini bozacak olan yiğidin de kalemi derhal kırılır. Mafya bünyesine dahil olmak ve burada barınmak kişisel bir tercihtir. Ancak üye olduktan sonra buradan çıkmayı istemek hiç de kolay değil ve ihanet olarak kabul edilir. İhanetin bedeli ise aile içindeki bir mahkemede değerlendirilir ve çoğunlukla infaz hükmüyle sonuçlandırılırdı.

Mafya aleminin çekirdek kavramı: “Mafioso”

Bu kavram mafya dünyasının yapı taşlarından biridir. Mafioso, saygın ve onurlu kimse anlamına gelir. Elbette bu onur kavramı, bizim değil, yeraltı aleminin anladığı dilden bir onur. Mafioso’nun onuru, girdiği mücadelelerde rakiplerine karşı kazandığı zaferlerle, devletin yasalarına karşı korkusuzluğuyla ve ailenin çıkarları için şiddet eylemlerini gözü kara bir şekilde sürdürmesiyle ölçülürdü.

“Omerta” (suskunluk yemini) çok önemli, en önemlisi o.

Uyuşturucu kaçakçılığı, tefecilik, haraç, kumar gibi alanlar dışında ticaret ve turizm sektörüne de illegal bir biçimde el atan ve tüm bu işleri geniş bir aileyle yürüten bir oluşum için elbette ki en tehlikelisi gammazlık olurdu. Bu nedenle üyeler, bildikleri hiçbir şeyi dışarıdan herhangi bir kişi veya kurumla paylaşmayacaklarına dair, suskunluk yemini verirler. Omerta gereği hiçbir üye, oluşumun içerisinde yer alan bir başka üyeyi polise şikayet edemez. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda büyük patronlar veya onların da üstünde yer alan komisyon gerekeni yapar. İşlenen suça göre, kendi koydukları kanunları uygularlar.

Aşkım valla “omerta” öpücüğüydü ya, niye inanmıyosun!

Peki bu karanlık devletin belki de en ilginç uygulamalarından birini duymaya hazır mısınız? Herhangi bir mafya üyesinin gözaltına alınması durumunda, bildiği veya şahitlik ettiği şeylerle ilgili mafya üyesi olmayan hiçbir kişi veya devlet kurumuna konuşmaması gerektiğini söylemiştik. Nitekim aksi uygulanırsa, bunun cezası kendisi ve tüm aile fertlerinin ölümü olacaktır. Bu yüzden bir mafya üyesi gözaltına alınırken mahkemede başka bir arkadaşını dudağından öpüyorsa, bu, “sorguda kesinlikle konuşmayacağım” demektir ve adına da “omerta öpücüğü” denilir. Şimdi bunu bir de Türk mafyası için tahayyül edelim, pek edemedik sanırım.

Bu sadakat hiç bozulmadıysa ve verilen yeminlerden dönülmediyse, bunca film nasıl yapıldı?

Cosa Nostra, gizliliği koruyabilmek amacıyla mafyaya üye alımında oldukça titiz davranmış ve üyelerinin disiplinini sağlamıştır. Ancak yine de hiç mi fire verilmedi? Mafya kültüründe suskunluk yeminini bozanlara “pentito” denilir. Tommaso Buscetta, mafya tarihinin ilk önemli pentitosu olmuştur. Genç yaşta örgüte katılan, acımasız bir Baba olan ve Corleone kentini ele geçiren Buscetta, suskunluk yeminini bozup mafya yapılanması ve diğer örgüt üyeleri hakkında mahkemeye detaylı bilgiler vermiştir.

Güçlerini nasıl yitirdiler?

Mafya aileleri yöresel bir kültürden geldiği için bazı geleneksel kurallara sahipti. Ancak toplumsal değişim ile birlikte üyelerin faaliyetleri, mafyanın değerler sistemine uymamaya başladı. Mafya organizasyonlarının yapısının bozulması ve kültürel kodların yitirilmesi; bunun yanında Cosa Nostra’nın artan katliamları, mafyanın düşüşüne sebebiyet vermiştir. Yine de yüzlerce cinayetten ve suçtan yargılanmış, ancak yakalanamamış birçok Cosa Nostra üyesinin günümüzde bile hala faaliyette olduğu biliniyor.

Bilinen bazı İtalyan asıllı mafya babaları

1900’lü yıllarda Amerika’ya yerleşmiş olan milyonlarca İtalyan göçmen, yoksulluk içinde yaşıyordu. Kendilerini korumak ve hayatlarını idame ettirebilmek için ülkelerindeki karanlık düzeni burada aynı şekilde sürdürdüler. Salvatore Lucania, Al Capone, Luciano Leggio, Sam Giancana, Vincent Drucci, Vito Genovese, Tommy Lucchese, Vito Cascio Ferro, Michele Navarra, Salvatore Greco, Angelo La Barbera, Joseph Bonanno ve John Gotti, bilinen bazı İtalyan asıllı mafya babalarıdır. Bunların içinden Vito Genovese’nin çok meşhur The Godfather filminin esin kaynağı olduğu, Al Capone’nin ise yine çok bilinen Scarface’e ilham kaynağı olduğu bilinir.

İlginizi çekebilecek benzer içerikler için şöyle alalım sizleri;

İtalyan Mafyaları Filmlere Özgü Değil! İnanılmaz Suçlara Bulaşan En Azılı Mafya Babaları
Çetenin Arasına Karışmaya Hazır Olanlar İçin: Mafya ve Yeraltı Dünyasını Konu Alan Suç Filmleri
İtalyan Mafyası Filmlerdeki Gibiymiş: Mafya Üyesini Yemek Tutkusu Yakalattı

Popüler İçerikler

10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu