Yeniçeriler Hakkında İlginizi Çekecek 14 Bilgi

Osmanlı Beyliği ilk zamanlarında savaşlarda, tıpkı diğer beyliklerdeki gibi geleneksel 'Gazi' savaşçılarını kullanıyordu. Ancak bu savaşçılar Bey'e değil de emrinde bulundukları Dervişe sadakat göstermekteydi. Bu da ciddi bir güvensizlik unsuruydu. Ayrıca ülkedeki istikrarı da tehdit etmekteydi.

2. Pençik Sistemi ve Ocağın Temelleri

Bu probleme çözüm arayan 1. Murat, Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa'nın da yardımlarıyla yalnızca kendisine sadık olan bir askeri sistem kurdu. Kapı Kulu denilen bu askerler özellikle balkanlarda yapılan savaşlarda esir edilen mahkumlardan oluşuyordu. Pençik Sistemi denilen bu sisteme göre savaş esirlerinden Sultanın hissesine kalan askerler önce çocuğu olmayan Müslüman ailelere verilir ardından da asker olarak orduya alınırlardı.

3. Devşirme Sistemine Geçiş ve Yeniçeri Ocağının Kurulması

Ancak Pençik Sistemi de artan asker ihtiyacını karşılamamaktaydı. Bunun üzerine yine 1. Murat döneminde ve yine Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa'nın çalışmalarıyla devşirme sistemine geçildi. Bu sisteme göre Balkanlar ve Anadolu'da yaşayan Hristiyan ailelerden Tercihen Balkanlar'da, Yunan, Arnavut ve Sırplar belli şartlara uyan ve yaşları 8-14 arasında değişen oğlanlar alınıyor ve önce Türk ve İslam adetlerini öğrenmeleri için çocuğu olmayan Türk ailelere veriliyordu.

4. Kan Vergisi!

Avrupalılar tarafından kan vergisi olarak bilinen bu sistemin kendine has şartları vardı. Bu şartlar;

  • Birbirine 40 evden daha yakın hanelerden çocuk alınmaması;

  • Ailede birden fazla erkek evlat olması,

  • Alınacak oğlanın bir kusurunun bulunmaması,

  • Alınacak oğlanın yakışıklı olması. Ne çok uzun, ne çok kısa ne de herhangi bir sakatlığının bulunmaması,

  • Zeki olması,

  • İyi huylu olması,

idi. Seçilecek çocukların ileride idari görevler de alma ihtimaline karşı ince elenip sık dokunan bir seçim yapılmaktaydı.

5. Gönüllülük!

Her ne kadar devşirme sistemi vergi olarak uygulansa da, bir süre sonra ocağa gönüllü girişler başladı. Ocağa verilen çocuklar, bulunduğu topraklara idareci olarak dönebiliyor, ailesiyle olan bağları genelde kopmadığı için ailesine iyi bir hayat sunabiliyor ve hatta Sadrazamlığa kadar yükselebiliyorlardı. Bu da Hristiyan ailelerin çocuklarını gönüllü olarak ocağa yazdırmalarına sebep oluyordu.

6. Ocağa Alınış ve Eğitim

Yukarıda da değinildiği gibi 'aday'lar öncelikle Türk ailelere verilerek Türk ve İslam geleneklerini öğrenmeleri sağlanırdı. Aradan geçen bir kaç seneden sonra ikinci ve asıl seçim yapılırdı. Acemi kapı kulları önce başkente getirilir ve geleneksel kıyafet ve kızıl börklerini giyerlerdi. Ardından her bir 'adayın' yetenekleri ve potansiyeline göre ocaklara alınırlardı. Bu adaylardan en zeki olanlar idari ve teknik konularda eğitilmek üzere Enderuna alınır, Okçuluk alanında yetenekli olanlar Solak ortasına alınır, Saray hizmeti yapacak olanlar içoğlanı ocağına alınır, Avcı kuş kullanma konusunda usta olanlar Doğancı ocağına alınır, askeri mühimmat konusunda yetenekli olanlar ise Cebeci ocağına alınırdı. Bu askerlerden sultan muhafizi olarak görev yapacak piyadeler ise Yeniçeri Ocağına geçerdi. Terfi alan elit yeniçeriler ise Kapı kulu Sipahisi olarak hizmet verirdi.

7. Bir Baba Olarak Padişah

Köle ile özgür insan arası bir statüye sahip olan yeniçeriler, emekliye ayrılana kadar evlenemez veya çocuk sahibi olamazdı. öldüklerinde ise mal varlıkları yeniçeri ocağına kalırdı. Onların tüm ailesi 'baba' ları olan padişahtı. Öyle ki padişah geleneksel olarak 1. ortanın 1. üyesi olarak ocağa kaydedilir. Ve paye olarak padişah veya sultan vs. değil baba yazılırdı. Öyle ki; her üç ayda bir dağıtılan maaşlarda padişah yeniçeri kıyafetini giyer ve bir yeniçeri olarak maaşını alırdı.

8. Kaşık Kardeşliği

Yeniçeri ocağı, en güçlüğü olduğu 15. yy ortaları ve 16. yy sonlarına kadar disiplin ve donanımıyla nam yapmıştı. Döneminde kendisiyle rekabet edecek başka bir 'profesyonel birlik' bulunmamaktaydı. Rakip olarak Macar'ların Kara Ordu'su bulunsa da, bu ordu Janos'un ölümünden sonra terhis edildiği için Yeniçeri Ocağı rakipsiz kalmıştı.  

Yeniçeriler, Börkün başa geçen kenarlarında ipek veya sırma işlemeli bir zırh-süs vardı, ön kısmının ortasına da “kaşıklık” yahut “tüylük” denilen bir parça eklenmişti. Buraya, sefer yolunda neferler kaşıklarını sokarlardı. Merasimlerde bu kaşıklığa rütbelerine göre turna telleri, balıkçıl telleri, düz sorguçlar ve süpürge sorguçları takarlardı. Buna ek olarak yeniçeriler beraber yediği, çadırı paylaştığı ve savaşlarda hayatını emanet ettiği silah arkadaşlarıyla 'kaşık kardeşliği' kurardı. Bu bağ ocak içerisindeki dayanışmayı sembolize ederdi

9. Asker Sayısı

Yeniçeriler, özellikle popüler medya da Osmanlı Ordusu' nun simgesi olarak gösterilseler de gerçek aslında böyle değildi. Yeniçeriler mevcut olarak ordunun geri kalanına göre oldukça mütevazi bir mevcuda sahipti. Öyle ki Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünde sayıları 13 Bin kadardı. Ordunun esas gücünü hafif süvariler olan sipahiler yapmaktaydı. Yeniçerilerin asıl amacı padişahı korumak olup genelde savaştaki son vuruşu yapardı. 'Ağır ve zırhlı Avrupa Süvari ve piyadelerine karşı hafif zırhlı ancak seri hareket eden sipahiler düşmanı vur kaç ile bitap hale getirir. Ardından, moral ve fiziksel açıdan bitik hale gelen düşman unsurları Yeniçeriler ve topçular tarafından dağıtılırdı.

Ancak Bu demek değil ki yeniçeriler hiç savaş kazandırmadı; Niğbolu Savaşı(1396), Varna Savaşı(1444), 2. Kosova Savaşı(1448), Mohaç Savaşı(1526) ve Vadisseyl Muharebesi(1578) Yeniçerilerin mutlak suretle etki ettikleri savaşlardan sadece bazıları,

10. 1444 Varna Savaşı

Belkide yeniçerilerin kazandırdığı en önemli savaş olması sebebiyle, bu savaş için ayrıca bir yer ayırdım. 10 Kasım 1444 tarihinde, 2. Murat komutasındaki Osmanlı Ordusuyla, Papalık gayretleriyle kurulan ve Macaristan, Polonya, Litvanya, Eflak.-Wallachia-, Bogdan-Moldova-, Papalık, Töton Şovalyeleri, Bohemya-Çek Ülkesi- ittifakına karşı yapıldı. Savaş öncesi Osmanlının içinde bulunduğu durum son derece kötüydü. 2. Mehmet saray darbesiyle tahtan indirilip yerine 2. Murat yeniden tahta çağırıldı.-Genellikle dramatize edilerek anlatılır bu kısım- Şehzade Mehmet, Bursa'ya yollanır. 2. Murat apar topar Rumeli'de iskan edilen Müslüman ahaliyi Anadolu'ya geçirme emri verir.  Ancak Ceneviz ve Venedik donanmasının Gelibolu'yu kapaması üzerine bu tam olarak sağlanamaz. Dahası yaklaşan savaş için de Anadolu'dan destek alınamaz.  Bu şartlar altında 2. Murat Varna' ya doğru yola çıkar. Ve savaşta hiç Osmanlı Ordusu için hiçte iyi başlamaz. Osmanlı sol kanadı Bogdan birlikleri tarafından dağıtılır, sağ kanatta Macar hücumuna dayanamaz ve geri çekilir. Yalnızca Padişah ve merkezdeki yeniçeriler savaşmaya devam eder. Ancak Polonya-Litvanya ağır süvarileri Merkezde de boşluk yakalar ve Osmanlı hattını geri çekilmeye zorlar. Osmanlı ordusu kamp alanına kadar çarpışarak geri çekilir. Ve kamp önündeki son savunma hattında Polonya-Litvanya süvarilerini durdurur. İşte bu noktada Yeniçerilerin fiziksel üstünlüğü ortaya çıkar. Bu son hatta, padişah otağının önünde saatler süren bir göğüs göğüse çarpışma vuku bulur. Çarpışma sırasında Polonya kralı Władysław öldürülür. Sonrasında morali bozulan Polonya-Litvanya birlikleri düzensiz şekilde geri çekilmeye başlar. Merkezdeki ilerleyişi gören Osmanlı Sağ kanadı savaşa tekrar dahil olur ve savaşı Osmanlı lehine çevirmeye başlar. Durumun vahametini  gören Haçlı İttifakının komutanı Hunyadi, kalan birlikleri toparlar ve savaş alanını terkeder. 

Bu savaş profesyonel ve disiplinli ordunun ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu savaştan sonra Avrupa'da Yeniçeriler güç ve korku sembolü olarak uzun yıllar etkili olmuştur.

11. Kullanılan Silahlar ve Ekipmanlar

Yeniçeriler, geleneksel olarak diğer Türk birlikleri gibi kılıç, ok ve yay kullanma konusunda ustaydılar. Ancak özellikle Varna Savaşı'ndan sonra bu konuda devrimsel değişime uğradılar. Osmanlı ateşli ilahlarla ilk kez 1396 Niğbolu Savaşı'nda karşılaştı. O zaman oldukça ilkel olan bu teknik ilerleyen yıllarda Macarlar tarafından etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı ve özellikle 1444 Varna Savaşı'nın ardından 2. Murat ateşli silahların 'gelecek' olduğunu görüp bunu orduya entegre etmek için çalışmaya başladı. Bu çalışmalar 2. Mehmet tarafından da devam ettirilip, Yeniçerilerin kendi döneminin en etkili ateşli silah kullanan birliği olmasın sağladı. Öyle ki 15 ve 16. yy'da Osmanlı İmparatorluğu için 'Gunpowder Empire' -Barut İmparatorluğu- terimi kullanılacaktı. Ateşli silahlar haricinde yeniçeriler silah olarak Yatağan ve Halberd türü baltaları tercih etmekteydi. Bunların haricinde Ağır El topları, Havan Topları ve Obüsler' de Cebeciler tarafından etkin bir şekilde kullanılıyordu.

Yeniçeriler hakkında pek söylenmeyen bir diğer özellik ise onların birer kuşatma ustası olduğuydu. 15 ve 16. yy'da döneminin en iyi lağımcıları yeniçeri ocağında yetişiyordu. Özellikle Sur altından tünel kazma ve surlarda gedik açma işini başarıyla yerine getirmekteydiler.

12. Mehter

Yeniçerilere has olan bir diğer özellikte savaş bandosuydu. Emirlerin iletilmesi, askerleri manevi olarak desteklemek ve harekat sırasında senkron sağlamak için bando kullanılıyordu. Mehteranlar adını  ilk modern Ordu Bandosu olarak tarihe yazdırdı. Ne yazık ki orijinal besteler Vaka-i Hayriye sırasında kayboldu ancak bu besteler tüm Avrupa ordularına ve bestecelerine ilham kaynağı oldu. Öyle ki;  Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart, veLudwig van Beethoven'ın mehter marşından esinlenen besteler yaptığı bilinmektedir. 

Bilinen bazı ünlü besteciler;

- Nefiri Behram- Zurnazen Edirneli Daği Ahmed Çelebi- Hızır Ağa- Emir-i Hac- Zurnazenbaşı İbrahim Ağa- Hasan Can- Müstakim Ağa- Gazi Kırım Hanı 2. Giray - Hammali

13. Yozlaşma

Ne yazık ki yeniçeriler, büyük bir askeri güç olarak ömürlerini 1600'lı yıllarda tamamladılar. Sultan 3. Murat döneminde, Yeniçerilerin çocuklarının, yeniçeri olarak seçilmesi usulüne geçildi. Evlenme ve çocuk yasağına rağmen Bu da yeniçerilerin seçiminde yapılan titizliğin azalmasına ve başı bozukluk oranının artmasına sebep oldu. 1683 yılında devşirme sistemi kaldırıldı. Yeniçeri olarak istanbul'a Anadolu'da ki köylerden gelen ve ayak işlerini yapan kitle yeniçeri olarak yazılmaya başladı. Bu güruhun amacı, yeniçeri imtiyazlarından yararlanmaktan ibaretti. (Yeniçeriler oldukça yüksek bir maaş alır, vergiden muaf olurlar ve kalkan ticaret yasağından sonra oldukça güçlü birer ticaret adamına dönüştüler.) Bu noktadan itibaren yeniçerilerin savaş becerileri giderek azalmaya başladı. Halka yapmaya başladıkları zulüm ile de halkın nefretini kazanmaya başladılar. 1700' lü yıllardan kaldırılacakları 1826 yılına kadar yalnızca çıkardıkları isyanlarla ile anılır oldular.

14. Diğer Bilgiler

Yeniçer ile ilgili diğer ilginç bilgiler ise şunlar;

  • Yeniçeriler, temelde köle oldukları için sakal bırakamazlardı. Bu hak yalnızca Bektaşi Dervişlere verilirdi.

  • Saç konusunda bir kısıtlama olmazken, 1. Süleyman döneminde Avusturya'nın Osmanlı elçisi olan Ogier Ghiselin de Busbecq'e göre at kuyruğu modeli yeniçeriler arasında modaydı.

  • Ayrıca yeniçeriler sağ kol ve bacaklarında ait oldukları ortayı simgeleyen dövme yaptırırlardı.

  • Yeniçeriler Bektaşi mezhebine mensup olup pirleri/koruyucuları Hacı Bektaşı Veli idi.

  • Sefer sırasında en iyi yiyecek yeniçerilere verilmekteydi.

  • En kalabalık zamanında sayıları 100 Bin'i gördü. Ancak bu sayı yeniçeri maaşlarını almak isteyen memurlar tarafından kasten fazla yazılmıştı.

  • Yeniçeriler yalnızca padişaha hesap veren bir birlik olup, yalnızca padişah tarafından cezalandırılırdı. Yeniçeri ocağının komutanı olan Yeniçeri Ağası, Divan üyesi olarak vezirlerden sonra gelirdi.

  • Devşirme sistemi sırasında Müslümanlar yeniçeri olarak yazılamıyordu. Ancak bunun bir istisnası vardı. Boşnaklar yeniçeri olarak yazılabilmekteydiler.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var