Yeni Zelanda açıklarında efsanevi bir figüre dönüşen Pelorus Jack adlı yunus, ülkeye giriş yapan gemileri tehlikeli sularda kıyıya yönlendirerek gemilerin güvenliğini üstlenen bir koruyucu haline gelmişti. Gelin hep birlikte bu efsanevi koruyucunun hikayesini inceleyelim...
İngilizler 1840'ta bu keşfe katıldı ve Wellington'da kalıcı Avrupa yerleşimi kuruldu. O zamandan beri bu adalarda bulunan mineraller ve değerli taşlar için birçok ticaret yolu oluşturuldu. Tek sorun, adaları birbirine bağlayan dar boğazların denizciler için geçişinin zor olmasıydı. Güçlü su akıntıları ticaret gemilerini kayaların içine itiyor, denizciler girdapların nerede olduğunu anlayamadıkları için tuzağa düşüyorlardı.
Yunuslar! Yunuslar, Yeni Zelanda'nın kuzey kesiminde çok sayıda bulunan canlılardı ancak denizciler tarafından gerçek bir kahraman olarak kabul edilen özel bir yunus vardı. İlk olarak 1888'de Fransız geçidine yaklaşan bir ticaret gemisi tarafından görülen bu yunus, daha sonradan bir efsane haline geldi.
Birkaç yıl sonra, denizciler, Jack onlara rehberlik edene kadar Fransız geçidine bile girmezlerdi. Denizcilere yardım etmek için gece gündüz neşe içinde Yeni Zelanda açıklarında yüzen Jack, 1906'da London Daily Mail tarafından yayınlanan bir makaleden sonra dünya çapında ün kazandı.
Bu adam hemen gemide tutuklandı, ancak karaya vardıklarında, o sırada insanların yunusları vurmasını engelleyen bir yasa olmadığı için serbest bırakıldı.
Jack'in liderliği olmadan Yeni Zelanda sularına giriş yapmaya cesaret edemeyen gemiler, her zaman Jack ile güvenli bir şekilde kıyıya ulaştı fakat Jack olmadan sulara giriş yapan S S Penguin adlı gemi, kaza yaparak 75 kişinin ölümüne neden oldu.
O zamanlar en çok inanılan hikaye, Jack'in onu yaralayan bir teknenin gövdesine çarptığıydı. Bu, gemilere rehberlik ederken her zaman teknenin hemen yanında olduğu için mümkün olan bir olasılıktır.