Yeni Yapılan Çalışmalarla Birlikte Dünya'nın Çekirdeği Hakkında Öğrenilen Birbirinden İlginç Gerçekler

Hiç Dünya'nın ayaklarınızın altında hareket ettiğini hissettiniz mi? Çoğumuz bu soruyu daha önce aklında geçirmiştir. Bilim insanları bir süredir Dünya'nın iç çekirdeğinin, gezegenin geri kalanından daha hızlı döndüğünden şüpheleniyorlardı. Science Advances dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, iç çekirdeğin sadece daha hızlı dönmediğini, aynı zamanda her altı yılda bir yön değiştirdiğini öne sürüyor. Biz de bu yazımızda Dünya'nın içinden bahsediyoruz.

Gezegenimizin iç yapısı hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey var.

Okyanusun dibinde ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız denizaltı gönderebilirsiniz; Ay'da ne olduğunu bilmek istiyorsanız, bir uzay gemisi gönderebilirsiniz. Ancak Jules Verne'in Viktorya dönemi tasavvurlarının aksine, Dünya'nın merkezine öylece bir yolculuğa çıkamazsınız.

İnsanların şimdiye kadar yüzeyin altını kazmayı başardığı en derin mesafe sadece 12 kilometre.

Yani insanlık Dünya'nın iç çekirdeğine kadar gitmeyi umuyorsa yaklaşık 5138 kilometre daha kazı yapılması gerekecek.

Ayaklarımızın altında neler olup bittiğine dair pek çok şeyi belirleyebilecek teknolojik bilgi birikimine ancak son dönemlerde sahip olabildik.

Yoğunluk ölçümlerine dayanarak bilim insanları 18. yüzyılın sonlarında Dünya'nın bir metal çekirdeğe sahip olması gerektiği sonucuna vardılar. 1936 yılında Danimarkalı jeofizikçi Inge Lehmann ise erimiş bir dış çekirdeğin ve katı bir iç çekirdeğin olması gerektiğini kanıtladı. İç çekirdeğin daha hızlı döndüğüne dair yaygın olarak kabul gören fikir yalnızca 1990'larda ortaya çıktı.

Bu fikri destekleyen kanıtları sunanlar arasında, Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde yer bilimleri profesörü olan John Vidale de var.

Ancak şimdi Vidale daha da ileri giderek bu dönüşün hızının zamanla değiştiğini ve, daha önce başkaları tarafından hem bir Dünya gününün uzunluğundaki hem de manyetik alanının gücündeki küçük dalgalanmalara dayanarak, her altı yılda bir yön değişikliği öneriyor. Vidale ve meslektaşı Wei Wang bu sonuca, 1969-1974 yılları arasında bir dizi nükleer testin ardından Montana'da bulunan ABD Hava Kuvvetleri'nin 'Large Aperture Seismic Array' tesisi tarafından toplanan verileri karşılaştırdıktan sonra ulaştı.

Peki birtakım atom bombası testine dayanarak bu sonuca nasıl varabiliyoruz?

Depremlerden, volkanlardan ve nükleer patlamalardan kaynaklanan şok dalgalarını incelemek, bilim insanlarının Dünya'nın fiziksel yapısını belirleyebilecekleri başlıca yöntemlerden biridir, çünkü farklı malzemelerden geçen dalgalar farklı şekillerde etkilenmektedir. Vidale ve Wang farklı patlamalardan sonra toplanan verileri karşılaştırarak, böyle bir senaryoyu öne sürenlerin tahmin ettiği gibi, bu süre zarfında dönüş yönünde bir değişiklik olduğunu belirlediler. Bu, hipotez için herhangi bir gözlemsel kanıtın ilk kez bulunmasını işaret ediyor. Vidale, 'İç çekirdeğin hareket ettiği yaptığı fikri, zaten bilinen bir modeldi, ancak bilim topluluğu, uygulanabilir olup olmadığı konusunda bölünmüş durumdaydı. Daha önceki atom testlerinde aynı dönüş yönünü ve hızını görmeyi umarak bu işe girdik, ancak bunun tam tersini gözlemledik. İç çekirdek hiç de sabit değil; ayaklarımızın altında hareket ediyor ve her altı yılda bir birkaç kilometre ileri geri gidiyor gibi görünüyor.” dedi.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Gaia Adlı Uzay Aracının Yeni Verileri Samanyolu Galaksisinin En Ayrıntılı Görseline Ulaştı
Bilim İnsanlarına Göre Tek Uydumuz Olan Ay'da Dünya'nın Tehlikelerinden Uzak Bir Veri Deposu Kurulabilir
Uzayın Derinliklerinden Gelen Gizemli Radyo Dalgaları Parçalanan Gezegenlerden Geliyor Olabilir!

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanlığı Uçağını Kullanan Gazeteci Emin Pazarcı'dan Olay Yaratan Paylaşım: "Höst, Helaldir Helal"
Ruhi Çenet'in Kurtardığı Hesabının Yine Yeniden Çalınmasına Tepkisiz Kalamayan Kişiler
Kızılcık Şerbeti'nde Ortalık Karıştı: Ömer ve Görkem İlişkisi Açığa Çıktı!
YORUMLAR
17.06.2022

Orada başka bir dünya ve yaşam formu olduğu, ve zamanı gelince yer yüzüne çıkacakları söyleniyor... Youtubeda bir sürü belgesel var bunla ilgili :)

17.06.2022

Agartha/Shambhala efsanelerinden bahsediyorsun sanırım. Hollow earth mştolojisinin gerçek olabileceğini ben de düşünüyorum. Çünkü aynı mitler eskimo, Çin ve antik mısır mitolojilerinde de yer alıyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ