Yeni Türkiye'yi yavaş yavaş tanımaya başlıyoruz. Peki yeni Türkiye bir film olsa kim yönetirdi dersiniz?
Yeni Türkiye'yi yavaş yavaş tanımaya başlıyoruz. Peki yeni Türkiye bir film olsa kim yönetirdi dersiniz?
Daha yalın zamanda, THY genel müdür Temel Kotil'in 'Abola göründüğü kadar kötü değil. Sadece bulaşınca öldürüyor' açıklamasından yola çıkarak gönül rahatlığı ile diyebiliriz ki yeni Türkiye'nin yönetmeni Woody Allen'dır. Böylesine bir kara mizah potansiyeli olan, herkesin harala gürele konuştuğu bir yeni Türkiye'de Woddy Allen'a pek de iş düşmez. Zaten hazır senaryo üzerine, açıları, mekanları ayarlayarak çok başarılı işler çıkarabilir. Alıştığımız Woddy Allen mizahına, bir de bürokratların, bakanların, milletvekillerinin mizahı eklendi mi yeni Türkiye tadından yenmez. Atılan bir tweet'in makul şüphe sayıldığı ancak kasa kasa paraların, tape tape konuşmaların kimseyi şüphelendirmediği yeni Türkiye'yi şaha kaldıracak yönetmen Woddy Allen'dır.
Son zamanlarda yaşadığımız olaylar hepimize 90'lara geri mi dönüyoruz dedirtti. Bu noktadan hareketle diyebiliriz ki yeni Türkiye'nin yönetmeni Quentin Tarantino'dur. Şiddetin körüklendiği, devletin daha fazla kan akıtmak için polisi yüreklendirdiği, çocukların öldürüldüğü, insanların linç edildiği, suikastlerin, kadına şiddetin, adam kaçırmaların, vs. yönetmeni elbette ki Tarantino olacaktır. Ustaca planlanmış hırsızlıkları, intikam öykülerini, paralel devletleri, onun kadar ince işleyebilenini bulmak zordur. İnsanı ters köşe yapan, yer yer ekrana bakma konusunda sıkıntıya düşüren Tarantino, yeni Türkiye'nin altından kalkabilecek nadir yönetmenlerdendir.
Hurt Locker, Zero Dark Thirty gibi Amerikan askerlerini ve operasyonlarını anlatan filmlere imza atan Kathryn Bigelow yeni Türkiye'nin aradığı kan olabilir. Son zamanlarda operasyon üzerine operasyon düzenleyen MİT'in hikayesini anlatmak için ondan iyisini bulmak çok zor. Yeni Türkiye'nin parlayan yıldızı MİT bu kadarını hak ediyor doğrusu. Bigelow bu görevin altından başarıyla kalkabilecek, saygın kurum ve kuruluşlarımızı, parlayan yıldızımız MİT'i, Hakan Fidan'ı hakkını vererek anlatacaktır.
Karanlık, ürkütücü, paradoksal filmlerin üstadı David Lynch yeni Türkiye'nin atmosferini çok güzel anlatacaktır. Görüntüyü, ses efektlerini ustaca kullanarak düşsel eserler oluşturan David Lynch bu uzmanlığı ile yeni Türkiye'yi başarıyla yaşatacaktır. Anlayabilmek için en az 2-3 defa izlenmesi gereken filmler yapan Lynch için yeni Türkiye bulunmaz bir nimettir, çünkü halihazırda yeni Türkiye'nin ne olduğunu anlayan pek kimse yoktur. Bu karmaşık, çelişkili, acayip yeni Türkiye halini Lynch kadar etkili bir şekilde anlatacak başka bir yönetmen bulmak çok zordur.
'Tipik bir Haneke filmi' olacağı kesindir. Filmlerinin temelini izleyiciyi rahatsız etmek üzerine oturtan Haneke'nin bu noktada bir sıkıntı çekeceğini hiç zannetmiyoruz. Küçük burjuvanın hayatını, hayatlarındaki soğukluğu bir tokat gibi yüzümüze vuran, izleyiciye filmini yorumlaması için geniş alanlar bırakan, iyi bir filmi 'ayakkabının içindeki taş' olarak yorumlayan Haneke yeni Türkiye'nin yönetmeni olmayı çoktan hak etmiştir. Ülkenin genel olarak sahip olduğu rahatsız edici, gerilimli, gergin, hasmane ortam Haneke'nin işini kolaylaştıracak gibi görünse de girift hikaye örgüsü ustayı da yoracaktır.
Yeni Türkiye'nin curcunasını, çift başlılığını, sağlıktan eğitime, asayişten, sinemasına kadar her alanında yaşanan kara komediyi, Coen biraderler kadar ince, hassas ve detaycı anlayacak başka bir yönetmen biliyor musunuz? Nerdesin be birader kadar komik, İhtiyarlara yer yok kadar gergin, Big Lebowski kadar düşsel bir anlatımı başka kim verebilir ki bize. Yeni Türkiye de biraz Coen biraderler filmi tadında değil midir? Karısını kaçırtıp, kayınpederinden fidye isteyen Jerry Lundegaard size de tanıdık gelmiyor mu? Para için bu kadarını göze almış biri?
Sırf 'The Game' filmi bile Fincher'in yeni Türkiye'nin yönetmeni olması için yeterli. s7ven'ı, Fight Club'ı saymıyoruz bile. Benjamin Button'ın tuhaf hikayesi, Ejderha dövmeli kız gibi güzel filmleri çekmiş olan Fincher haliyle yeni Türkiye'nin altından da başarıyla kalkacak. Ülkenin karanlık, esrarlı, tozla kaplı hikayesini bize ustalıkla anlatacaktır. Giriş, gelişme ve sonuç üçlemesini filmlerinde başarıyla uygulayan yönetmen, yeni Türkiye'ye de hepimizi çarpacak bir finali elbette yazacaktır.
Memento ve Inception desek neden bu adamın yeni Türkiye'nin yönetmeni olması gerektiğini anlarsınız herhalde. Sürekli bir algı yönetiminden bahsedilen, dün söylenen sözün bugün unutulduğu, dün dost olanın bugün düşman, bugünün dostunun geçmişte azılı düşman olduğu, insanların gözünün içine baka baka yalan söylemekte hiçbir sakınca görülmediği bir memlekette yönetmenin Nolan'dan başkası olması beklenemez. Yaşanan şiddetten, kafa karışıklığına, her alanda görülen baskıyı ve yıldırmayı Nolan kadar etkili, güzel bir dille anlatacak başka bir yönetmen yoktur zannımızca.
Ülkede yaşanan gerilimi Wes Craven'den daha ustaca ve hakikatli anlatacak başka biri varsa buyursun gelsin. Günden güne artan kadına şiddet, yaşanan tecavüzler, birbirinden ilginç ölüm vakaları, kazalar, vs. derken bu ortamı en iyi özetleyecek yönetmen tabii ki Craven'dir. Yeni Türkiye Wes Craven için yeniden çıkış filmi olabilir. Çünkü malzeme çok bol.
Türk insanını psikolojisini, karanlık yönlerini, ülkenin dumanlı havasını, bonzai gerçeğini tertemiz bir şekilde anlatır. Yeni Türkiye'nin hak ettiği, istediği yönetmen kendileridir aslında. Nuh filminde sergilediği hafif manevi tarafla yeni Türkiye'ye göz kırpmıştır adeta. Bakın ekşi sözlük yazarlarından 'mam' kendisi için ne demiş 'filmlerindeki karanlığı, kullandığı müziğin bile karanlık olmasını, karakterlerinin yüzündeki acıyı, karakterlerine çektirdiği acıyı, izleyiciye çektirdiği acıyı, film bittikten sonra ağızda kalan paslı demir tadını, kuğusunu, bağımlısını, takıntılısını, takıntılarını, hepsini seviyorum. kendimi çok kötü hissettireceğini bile bile izledim filmlerini hep, tekrarlarını da o hisle izliyorum. ağlamaktan gözlerim şişiyor her defasında...' şimdi yeni Türkiye'nin yönetmeni bu değil de kim?
Bakın yine ekşi sözlük'ten 'italo' kendisi için 'American gangster ile karapara aklama yöntemlerini, Body of Lies ile de terörizmin finansmanı konusunu örneklerle anlatmış yönetmendir.' demiş. Yeni Türkiye'de bu konular tanıdık geldi mi size? Yanına şiddeti, kahramanlık öykülerini, geçmiş dönemlere duyulan sevgiyi, özlemi de ekleyin... Scott yeni Türkiye'nin havasını en iyi verecek yönetmenlerdendir.