Özgür Akın Yazio: Yeni Süper İnsan: Transhümanizm

Hayatımıza giren ilk bilgisayarı hatırlıyor musunuz? Ya da ilk tuşlu cep telefonlarını? Ya ilk internete bağlanma çabalarını? Bu uygulamalar zamanında devrim niteliğinde olsalar da şimdi düşününce ne kadar da ilkel geliyor değil mi? Aslında ilkel olan onlar değil onları geliştirme çabasında olan insandı. İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana insanoğlu kendini yenileme ve hayatını kolaylaştırma adına sürekli arayış içerisinde olmuştur. İnsanlığın kendini geliştirmesiyle zamanının en önemli icatları da gelişti ve bugünkü şekillerine ulaştı.  

Her şeyi geliştirerek “mevcut en iyi” ye ulaşma çabası insanlığı yeni bir arayışa sürükledi ve insanlık kendini bitmek bilmeyen bir geliştirme çabası içerisinde buldu. Bu geliştirme çabası düşünülenin aksine bilişsel anlamda eğitilerek sağlanan bir gelişme değil, biyolojik olarak bambaşka bir gelişme neticesinde oluşacak geleceğin “süper insan” modelidir.

İnsan eliyle müdahale edilerek oluşturulan ve aklın sınırlarını zorlayan bu muhteşem dönüşümün adı Transhümanizm’dir.

Transhümanizm, insan vücudunun doğuştan ya da sonradan oluşan fiziksel zaaflarının giderilmesi ve kabiliyetlerini geliştirmek için yüksek teknolojiden faydalanmayı esas almaktadır. Kısaca, teknoloji vasıtasıyla sadece nesnelerin değil insanların da biyolojik ve fiziksel sınırlarının geliştirilmesinin benimsenmesidir. 

Transhümanizm kavramını ilk olarak kullanan biyolog Julian Huxley, 1957’deki bir yazısında bu kavramı “İnsan olarak kalmaya devam eden fakat kendisini aşarak insan doğasının yeni imkanlarını, yine kendi doğası içinde keşfeden insan” olarak tanımlamıştır. Transhümanizm, 1980’li yıllarda bir grup gelecek bilimcisi ve sanatçının o döneme kadar yaşanmış olan gelişmeler ışığında transhümanist hareketi oluşturmasıyla bugünkü anlamına ulaşmıştır. Kavramın gelişimindeki gecikmenin bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler ile doğrudan ilişkili olduğunu da belirtmek gerekir. Günümüzde robotik teknolojiler, yapay zekâ, big data, genetik ve tıp alanlarında yaşanan gelişmeler transhümanizm düşüncesinin popülerliğini daha da artırmıştır.

Transhümanizm, insan hayat süresinin üzerinde bir hayat, insan zekâsı üzerinde bir zekâ ve insan sağlığının çok üzerinde sağlık gibi temel ilkeleri benimsemektedir.

Hastalanan, yaşlanan ve en önemlisi yaşam süresi kısıtlı olan insanlığın yerine, gelişen yüksek teknolojinin ışığında organ ve uzuvları üretilebilen ve yenilenebilen insanüstü yapıya sahip bireyler “Ne kadar yaşayabiliriz?” yerine “Ne kadar yaşamak istiyoruz?” sorusuna cevap arayacaklar. Transhümanizmin bir diğer amacı olan insan üzerinde zekâya ulaşma düşüncesi elbette yapay zekânın yükselişi ile paralel olarak insanüstü zekâyı ortaya çıkarmakla birlikte insan zekâsının yapay zekâ ile bütünleşmesi ve onun tüm kabiliyetlerine sahip olmasını da kapsamaktadır. Transhümanizmin 3. amacı; insan sağlığının çok daha üzerinde sağlık kalitesi. Düşünün ki, anne karnındaki bebeğin herhangi bir hastalığı olup olmadığı tespit edilerek erken tedavi yapılabilecek. Bu size de muhteşem gelmiyor mu?

Bu durum aslında şuan bile mevcut. Örneğin yapay organlar üretmeye başladık ya da kaybedilen uzuvların yerine sinir ya da kas uçlarıyla haberleşen biyonik uzuvlar kullanılıyor.

Diyelim ki doğuştan ya da geçirdiğiniz bir kaza veya hastalık sonucunda duyma engeliniz oluştu. Bu durumun yaratacağı olumsuzluklardan kurtulmak için yapay kulak istemez misiniz? Mekanik yapıda bir mideye sahip olsanız örneğin, hiç ağrımayan ve istediğiniz oranda sindiren, kilo alıp verme kararını size bırakan bir sindirim sistemi? Kalp yetmezliğiniz başladı, yapay bir kalp arayışına girmez misiniz? Ya da kaybettiğiniz gözünüzün yerine gözden çok daha gelişmiş özellikte bir göz kullanmak istemez misiniz? Artık günümüzde yürütülen çalışmalarla göz yerine kullanılan kameradan alınan sinyaller beyne iletilmeye başlandı bile. Bu da kameralar artık gözümüz olmaya başlayacak anlamına geliyor. Hatta yarın gözden çok daha net görüntüyü beyne iletiyor olacaklar ve öyle ki kendi gözümüzün yerine biyonik kamera koyulması yönünde taleplerin olacağı bir noktaya geleceğiz. 

Neredeyse her şey biyonikleşmeye başladı. Baktığınızda insan vücudunun ihtiyacı olacak her şey, neredeyse tüm vücut organları bir şekilde üretilebiliyor. Her geçen gün geliştirilen bu biyonik uzuvlar, yakın gelecekte biyolojik uzuvlardan ayırt edilemeyecek hatta daha üst düzeyde kabiliyet imkanıyla mevcut organların yerine tercih sebebi olacak. Gelişen teknolojiyle iç içeyiz ve değişim süreci içine çoktan girmiş durumdayız. Organik ve yapay uzuvların bir arada aynı bedende uyum içinde yaşadığı, “yarı canlı, yarı robot” olarak bildiğimiz “Cyborg” kavramı dahi insanlığın gündeminde.

Çok yakın bir zamanda bu gelişmeler daha da hızlanacak. Biz artık evrimleşiyoruz. Yani bugünkü canlı kavramı, biyolojik kavram değişecek. Aslına bakarsanız, insanın en ilkel şartta yaşayanı bile transhümandır.

Çünkü doğanın ona sunmadığı alet, teknik ve yöntemleri icat edebilmiş ve bunlarla bir bakıma yaşamını daha üst seviyeye taşımayı amaçlamıştır. Tarihe iz bırakan ya da gereksiz olarak görebileceğiniz tüm buluşlar, transhümanist bir yaklaşımın eserleridir. Buna insanlık Android’leşiyor mu dersiniz ya da farklı bir şey mi bilmiyorum. Benim söylemeye çalıştığım, canlı tanımının değiştiğidir. Biyolojik enerjimizden farklı bir enerji kaynağıyla çalışan insan kavramı ortaya çıkmaya başladı ki Arabistan’da yapılacağı ve çok yakında tamamlanacağı konuşulan büyük bir şehirde yaşayacak insanların, 250 – 300 yıl ömrü olacağından bahsediliyor. Bazı bilim insanlarına göre ise ölümsüzlüğe kadar gidebilecek bilimsel araştırmalar yapılmakta. 

Yeni süper insanlığa hazır mısınız? 

Instagram

Twitter

Facebook

LinkedIn

YouTube

Popüler İçerikler

Ak Parti ve MHP'den Muhalefete Geçen Belediyelerdeki Milyarlık Borçlar Dudak Uçuklattı
Türkiye’de Büyük Boykot: Hafta Sonu Restoran ve Kafelere Gitmeme Çağrısı Büyüdü
AK Partili Hamdi Çamlı'dan Ahmet Hakan'a Sert Sözler: "Elimizde Büyüyen Gevşek"
YORUMLAR
11.10.2020

Transhümanizmde işin tartışması bitmeyen ahlak ve tehlike boyutu var. Süper insanlar daha güçlü daha yetenekli olacakları için spor, atletizm vb faaliyetlere katılımları tartışma konusu. Ve güçlü bir insan topluluğunun daima ekstra talepleri olacaktır. Söz sahibi olmak isteme, izin verilmeyen işlere karışma gibi. Doğanın kuralı. Güçlü olan alır.

Pasif Kullanıcı
10.10.2020

Cyborg olacaz yakinda

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ