Kadıgil, kurulun işleyişini 'Değerlendirme-Sınıflama Kurulu dediğimiz şey, farklı farklı günlerde toplanıyor. Üç kişiden oluşuyor. Bir psikolog oluyor, bir Meslek Birliği temsilcisi, bir de Bakanlık temsilcisi. Bir yönetmeliği var. Ama objektif bir kriter yok' sözleriyle anlatıyor. Kurulun İngiltere ve Fransa'da olduğu gibi bir mevzuatı olmadığına dikkat çeken hukukçu Kadıgil, 'İnsanlara diyorlar ki 'Şu sahne ile şu sahneyi çıkarsan iyi olur. Yoksa yasak gelir.' Böyle bir sansür yasası alttan alta işliyor' değerlendirmesini yapıyor.
Sinemada tekelleşmenin oluşturduğu sansür tehdidine dikkat çeken Atay ise 'Asıl problem birçok bağımsız yapımın bu tekel içerisinde kendisine salon bulamaması' diyor. Atay durumu şu sözlerle özetliyor:
'AKP diyor ki 'Ben film çekilmesine karşı çıkmıyorum'. 'Film çekebilirsiniz' diyor 'Ama uygun bulmazsam vizyona sokmam'. Biz de diyoruz ki 'Bu dağıtım tekeli ile filmlerin izleyiciye ulaşmasını engelleyerek bir sansür mekanizması oluşturuyorsunuz'. Bu post-modern bir sansürdür zaten.'
İnsanların rahat etmesi için piskolojimizin düzelmesi için SİYASETE,MECLİSE sansür gerekiyor gelsin ki şu adamlar artık bir dursun ilerleyeceğimiz yerde geriliyoruz bu ne düzen aq
Giderek otoriterleşen bir tek adam tek parti devleti.Sonumuz ne olacak acaba...
iran olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz