Yeni Sezon Yayında: İlk Bölüm "Üzülme"

Dün akşam Türkiye siyasetinde yine bilindik sahnelerle karşılaştık.

Sezonun ilk bölümü: 'Üzülme.'

Yılların tecrübeli lideri, CHP’nin yeni kaptanına dönüp, “Üzülme, siyaseten söylememiz gerekenler oluyor.” dedi. Sanki fonda Tarkan’ın Sen Üzülme şarkısı çalıyor: “Sen üzülme, gülüm incinme, canımın içi iki gözüm sakın küsme…” Türkiye siyasetinin bildik draması ama kazanan yine menfaatler. Her defasında sahne aynı: Kavga ederler, sonra çıkarlar kazanır. Olan, her zaman olduğu gibi, halka olur.

Tıpkı Hayrettin’in YouTube’da yayınlanan Kaos isimli yeni programındaki Kandıralı Ferdi gibi... Şarkıyı yanlış söylüyor ama kimsenin umurunda değil, çünkü doğruyu söylemek değil, eğlendirmek önemlidir. Ferdi’ye adını üç kere sorsak “Ferit, Ferhat, Ferdi” dese şaşırmazdık. Siyaset de benzer şekilde ilerliyor. Bugün kavga edenler, yarın menfaat ortaklığında buluşuyor. Ekranda kimin haklı ya da haksız olduğu hiç mühim değil, yeter ki sahnedeki gürültü büyük olsun. Kavga reyting getirir, çıkar ise koltuk garantiler.

Kimler kimlerle beraber...

Bir zamanlar meydanlarda “Bu ülkeyi batırıyorlar!” diye bağıranlar, bugün aynı kişilerle kol kola. Dün “Başkanlık sistemi bu ülkeyi mahveder.” diyenler, şimdi başkanlık sistemini savunuyor. Bir diğer lider, yıllarca “Bu sistemi savunanlar vatana ihanet ediyor.” diye bağırırken, bugün “Ülkenin geleceği için zorunlu.” diyebiliyor. Siyasette dönüşüm, menfaatin kuralıdır. Dün düşman olanlar, yarın çıkar masasında dost olabilir. Ama asıl tehlike, bu artık halka bile tuhaf gelmiyor.

Televizyonda süren kavgaların halkın gerçek yaşamına etkisi neredeyse yok. Siyasetçiler ekranda hararetle tartışırken, halk pazarda yere düşen meyveyi, sebzeyi toplamaya çalışıyor. Akşam yemeğini nasıl çıkaracağını düşünen insanların boğuştuğu enflasyon, her geçen gün daha da büyüyor. Ekranda kavga var ama gerçekte faturalar ve geçim sıkıntısı ağır basıyor. Bu yapay tartışmalar, halkın mutfaktaki yangınını söndürmüyor.

“Sen de üzülme halkım!” Ülkenin beka sorunundan bahsediyorlar ama pazar torbasına bakınca asıl bekanın cebimiz olduğunu anlamak pek de zor değil.

Ekrandaki sert tartışmalar, perde arkasındaki iş birliklerini gizlemek için birer gösteriden ibaret. Liderler ekranda birbirine bağırır, ama çıkarlar örtüşünce hemen el sıkışırlar. Asıl mesele, kimin haklı olduğu değil, kimin ne kazandığıdır. Halk ise akşam sofrasına bir ekmek daha koymanın derdindedir. Fakat ekrandaki bu sahte kavgalar, hayat pahalılığını maskelemekten başka bir işe yaramaz. Tartışma programlarındaki hararetli sözler, halkın gerçek sorunlarının üzerini örten bir perde görevi görür.

Bugün birbirine “vatan haini” diyenlerin, ertesi gün kucaklaştığını görmek Türkiye siyasetinde artık şaşırtıcı değil. Dün 'ihanet' dediğiniz kişi, bugün 'vatanın kurtarıcısı' olabilir. Bu döngü hep böyle sürer. Bugün büyük tartışmalarla gündemi meşgul eden meseleler, yarın hızla unutulur ve yerini yeni kavgalara bırakır. Siyaset böyle işler; kavgalar çabuk değişir. Ama halkın geçim derdi hiç değişmez. Pardon, değişir, ama hep artarak devam eder. Sonuçta değişmeyen tek şey, geçimin yükü olur.

George Orwell’in dediği gibi: “Siyaset kandan çok yalana dayanır.”

O zaman soru şu: Üzülmeli mi, yoksa utanmalı mı?

Tarkan’ın şarkısıyla bitirelim: “Sen üzülme, gülüm incinme, canımın içi iki gözüm sakın küsme…” Ama bu siyasette gerçekten üzülmek mi, yoksa utanmak mı gerek?

(Kapak görseli  https://ichef.bbci.co.uk/ace/ws/640/cpsprodpb/282f/live/b90ce070-0c5f-11ef-bec5-b37f68ae2668.jpg.webp adresinden alıntılanmıştır.)

Instagram

X

LinkedIn

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"