'Sevilay hanımın bu yazısını okuyunca şoka girdim, inanamadım. Bunlar okuyucularını böyle aptal mı sanıyorlar. Filmin bir karesini gösterip, 'Haydi film bitti, anca gidersiniz'demeyi, iş mi sanıyorlar?
'Üstü örtülü olsa da 10 milyon euro şantajı ima eden bir tweet attım' ifadesi üzerine, şimdi Sevilay Yılman’a sormamız lazım. '10 milyon euro şantajı' diyorsun da bir gazeteci olarak, gerisini niye yazmıyorsun? Niye yazamıyorsun? Yoksa işin ucu, sonrasında patronuna mı dayanıyor?
'Nedir, 10 milyon euro şantajı?' Öyle ya.. Muhatabın elinde bir bilgi var.. O bilgiyi açığa çıkarmama karşılığında para istendiğini iddia ediyorsun.. O bilgi ne? Çok sevdiğin abin hakkındaki bilgi acaba ne? Soramadın mı, muhterem abine? 'Sorsam da, zaten yazamazdım ki?' mi diyorsun. 'Biz patronun yaz dediklerini yazarız. Gerisini kimseye ne sorarız, ne de sordururuz' mu diyorsun?
Gazeteci imiş, bunlar.. Gazeteci mi, yoksa kara para aklamaktan kaçak durumda olanların sözcüsü mü? Adam yurtdışında kaçak yaşıyor. Buradaki gazeteciye, istediği şeyi yazdırıyor. Biraz süsleme, biraz değiştirme, biraz makyajlama, 'Al bunu yaz' diyor. Sevilay ile Fatih de, 'Biz buraya adamlarımızı yerleştirmek istiyoruz, bu bizim için bulunmaz fırsat' deyip, atlıyorlar üstüne.. Veyis Ateş’e kefil olmam.. Ama başörtülü öğrencilere alçakça hakaret eden adamların kayığına da binmeye, hiç niyetim yok.'
Vay be. Bunların özgüvenine hayranım. Adam gazetecilik dersi veriyor. Patronunu eleştir diyor. Bunu da en yandaş medya diye liste yapılsa başlarda oynayacak yeni akitte yazıyor.
Memleketin haline bak yargı dağıtan mafya babasından sonra gazetecilik öğreten lağım medyası.
Hayatımızı siktiniz bok herifler hala utanmadan konuşursunuz. Ulan memleketi bu kanserden temizlemek en az 30 sene alır. Hala utanmadan yazabiliyor.