Ya herkes bir şeyler kullanıyor ya de ben fazla ayığım dersiniz ya hani.
Mesela anlam veremezsiniz hala bu insanlar saçma bir sebepten nasıl birbirlerini öldürüyor, bir şeylere körü körüne nasıl bağlanıyor, hala nasıl o partiye oy verebiliyor, nasıl o kadar bağnazca herhangi bir adamı savunabiliyor?
Çok güzel kafaymış be, bendeki at kafasıyla değişmesek mi onu?
Ya abi in sırtımdan artık, ben seni taşımak zorunda mıyım? Tamam seviyorum seni, değer veriyorum dediğiniz insanlar, bir bakmışsınız iliğinizi, kemiğinizi sömürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hayır farkındasınızdır yani ne yapmaya çalıştığının ama açık açık da söyleyemezsiniz.
O zaman kafanız brokoli çorbasından hallice bir hal alır.
Kendinizle çelişen, çok alakasız bir ortamda bulunduğunuz zaman böyle kafanızda bir tencere dibi tutmuş pilav varmış gibi gelir ya hani. Yağsız, tuzsuz. Üstelik şehriyeleri de lapa. He işte öyle anlarda oturduğunuz yerden kalkıp masayı da devirip gitmek istersiniz. Kafanızda dört nala koşan bir at vardır işte o anda.
Abi şimdi yapılır mı bu? 1 sezon boyunca gelmişsin ne güzel. İnandırmışsın bizi şampiyon olacağına. Yapılır mı be? Yenir mi o gol?
Hani şampiyon olacaktık, bir ömür boyu?
Ocağımıza 40 dönümlük incir ağaçları diktiler yine usanmadılar. Şu sınavı geçeyim rahatlayacağım, şu sunumu da teslim edeyim keyfime bakarım artık, bir işe gireyim benden kralı yok diye diye geçmediğimiz engel, üzerinden atlamadığımız çukur kalmadı. Yine yok, yine yok. Rahata kavuşamadık bir türlü.
'Önceki sevgilisi x olsun, ondan önceki sevgilisi de y, benle iken bunun peşine biri daha takılmıştı ona da z dersek.' E hacı hiç uğraşmayalım, ben bunların karekökünü alayım da kurtulayım en sonunda dersiniz.
Bir de hiçbir şey yokmuş gibi davranmıyorlar mı? İşte o zaman arkasını dönüp, çifteyi atası geliyor atın.
Pardon insanın.
Abi kırk yılın bir akşamı arkadaşlarla plan yapıyoruz, onda da fırtına kopuyor, seller götürüyor her yeri ya. Oğlum sen Mayıs'sın kendini niye Aralık zannediyorsun? Bu şimşekler, yağmurlar niye? Hadi tamam bir şekilde çıktık evden yetişmeye çalışıyoruz, ya otobüssün sen, otobüs. Uçak kadar hızlı gitmenin ne manası var? Görmüyor musun, koşuyoruz peşinden?
He canım getir onu da ben yapayım. Tabi bu yüzden buradayım ben. Sırf sen çalışma, senin yerine de ben çalışırım diye patron işe aldı beni. Tabi ya, en sevdiğim. Hiç yapmadığım, nasıl yapılacağını bilmediğim iş. Bunu da ben yapayım tabi. Sen otur kahveni iç. Ben atım ya zaten, koşarım ben kum pistte. Sen keyfine bak tabi. Canım benim.
'Arkadaşlarla Pineapple Beach'te Buzlu Caramel Macchiato keyfi.'
Bir kere de adını tam söyleyebildikleri bir şey içseler bir tarafları yağ bağlar zaten.
Neyse biz de Hamdi'yle çalışıyoruz. Sabahlayıp şu işleri bitirmeye uğraşacağız. Hangi işler mi? Hani sizin Buzlu Caramel Macchiato içmek için tatile gittiğiniz ve bu yüzden bize kalan işler var ya bildin mi?
'Yemin ediyorum o kadar yorgunum ki, yatağa yatıp uyumaya üşeniyorum ya. Yemeği de yerken yorgunluktan çatal kaşık kullanmadım zaten. Pipetle içtim mercimek çorbasını'
'Ya canım çok zayıfsın, kemiklerin sayılıyor. Hiç mi yemek yemiyorsun sen?'
Yok ben bir mevsim yiyorum ertesi mevsim aç bırakıyorum kendimi. Nadasa bırakmak gibi, öyle düşün bak.
Kafam o kadar at ki şu an, 3 yaşlı safkan ingiliz atlarıyla yarışa girecek neredeyse birazdan.
'Evet, atlar altılı ganyanın 5. koşusu için yerlerini aldılar. Start verildi ve koşu başladı sayın seyirciler.'
'Ya ben önceki hayatımda kediydim herhalde, bu hayatımda da at olarak dünyaya gelecekmişim ama yanlışlıkla kaydırma yapıp insan olmuşum. Benim için uygulayabileceğiniz bir prosedür yok mudur? He tamam anladım. Bu hayatı böyle geçirip bir sonrakinde at. Tamam teşekkürler. Size de başarılar. Tabi teslim etmeden cevap kağıdımı ikinci bir kez kontrol ederim bundan sonra'
Abi şu kızın yanında tam bir yoğuşmalı kombiyim sanki ya. Hayır seviyorum ama açıklayamıyorum. Böyle sıcakkanlı olacağım ama sanki cimri bir ev sahibi tarafından kontrol ediliyorum da fatura düşük gelsin diye düşük derecede açılmışım gibi. Sürekli soğuğum kıza karşı. Anlamadım ki ben de.