Yemek tercihlerimizin ve alışkanlıklarımızın psikolojimizle yakından alakalı olduğunu biliyor muydunuz? 🤔🧐Aslında çocukluktan itibaren edindiğimiz beslenme alışkanlıklarının biz istesek de istemesek de yaşam boyu süren bir etkiye sahip olduğunu biliyor muydunuz?Bir kişinin kilo vermeye çalışırken başarısız olması aslında duygusal durumlardan alışkanlıklara, kültürel ve coğrafi faktörlerden ekonomik duruma kadar farklılık gösteren bir dizi faktörü içeriyor. Bundan dolayı kişiden kişiye farklılık gösteren kilo verme süreci bazılarımız için içinden çıkılamayan bir döngüye dönüşüyor.Genellikle ani ve belirli bir yiyeceğe yönelme eğilimi ile karakterize edilen bir terim olan duygusal açlık, fizyolojik olarak herhangi bir yeme ihtiyacımız olmadığı halde duygusal bir tatmin veya rahatlama arayışı için yemeğe yönelmemizi ifade ediyor.Normalde psikolojik sağlığımızın dengesiz olduğu zamanlarda sağlıksız yiyeceklere yöneldiğimiz düşünülüyor. Aslında bu tam anlamıyla doğru değil çünkü pek çok bilimsel çalışma zararlı yiyecekler tüketmenin de psikolojik sağlığımızın dengesizleşmesine yol açtığını gösteriyor.Bazı araştırmalara göre sağlıksız bir yemeği sevdiklerimizle yediğimizde, beynimizde olumlu sinyallerin tetiklendiğini ve sindirim sistemimizin bu etkilere göre çalıştığı düşünülüyor. Öte yandan, sevmediğimiz biriyle sağlıklı bir yemek yediğimizde, stres ve negatif duyguların sindirimimizi olumsuz yönde etkilediği gözlemleniyor.Toplumun ve medyanın idealize ettiği vücut standartlarına sürekli maruz kalmak, vücudumuz ve ideal olarak yansıtılan standart arasında devamlı olarak kıyaslama yapmamıza neden oluyor. Çoğunlukla fark etmeden gelişen bu durum yaşamımızda zamanla ne yemek isteyip istemediğimizi de belirliyor.Bilinçli beslenme ve mindful yeme, bireylerin yemek yeme süreçlerine dikkatlerini odaklamalarını ve bedenlerinin sinyallerini tanımalarını içeren yaklaşımlara deniyor. Besin alımını dengelemeye yardımcı olan bu yaklaşımlar sağlıklı beslenme alışkanlıklarını geliştirme konusunda da destek oluyor.Beslenme biçimimizi yönlendiren en önemli etkenlerden birisi de duygu durumumuz. Örneğin bazılarımız stres altındayken yüksek karbonhidrat içeren yağlı ve şekerli yiyecekler yemeye meyilli olur. Bunun altında yatan sebeplerden birisi de bu gıdaların beynin ödül merkezini uyararak strese karşı verilen tepkilerin azalmasına yardımcı olmalarıdır.Besin algısı olarak da adlandırılan bu konu, kişilerin yiyecek ve içecekler hakkındaki düşünceleri, inançları ve duygularıyla şekillenen karmaşık bir süreci anlatıyor. Genellikle bireyin deneyimleri, kültürel etkiler, medya, sosyal çevre ve kişisel özellikler tarafından şekillenen besin algısının en basit örneği hepimizin beyaz ekmeğe karşı olan düşüncesinde yatıyor.Bunu farklı bir şekilde söylemek gerekirse yediklerimiz ve yaptıklarımız birbirinden farklı konular değil. Hatta çok fazla şeker tükettiğimizde bedensel ve davranışsal olarak nasıl hareket ettiğimizi gösteren That Sugar belgesel filmi de bunun en büyük kanıtlarından birisi.