Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum
Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum
Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum
Gördüm: Dişi bir parsın ela gözleri vardı...
“Ela gözlü pars” diye seslendi Celile’ye. Aşk başa gelince, akıl bir karış havada dolaşır. Celile kendisi için yazılan o muazzam şiirleri okuyup da kayıtsız kalabilir miydi? Kalmadı. Deliler gibi âşık olmuştu Yahya Kemal’e. Belliydi bu. Gün gibi aşikârdı. Gizleyecek ne vardı ki? Aşktan utanılır mıydı hiç? Ama nereden bilebilirdi Celile, âşığının el kadar bir Nâzım’ın tehdidine pabuç bırakacağını?
Bilebilir miydi hiç Yahya Kemal’in kendisini alttan alta bir yosma gibi gördüğünü?
Bir gün arkasından “dile düşmüş kadın” diye laf edeceğini tahmin edebilir miydi hiç? Edemezdi... Çünkü aşk önde, kendi bir adım arkasında yürürdü Celile.
Oya yapıp nakış işlemeyi bilmezdi ama resim çizip piyano çalardı hep ve sonrasında elişine de merak sardı Celile... Çünkü sevdiği adamla evlenecekti. Düğün için hazırlıklar yapıyor, düşler kuruyordu. Bir hevesle masa örtüsü işlemeye başladı. Perdeler dikti arşın arşın... Hem evlilik için gün bile alındı artık. Küçük bir muamele eksikti sadece. Onu da Celile hatırlattı Yahya Kemal’e... “İzdivaca bir mânin olmadığına dair rapor al da gel” dedi. Ama şair rapor yerine, voltasını almayı tercih etti. Hırsız misali parmak uçlarına basarak uzaklaştı. Terk etti Celile’yi...
Ela gözlü pars büyük bir vehim içindeydi artık. Celile çok üzülmüştü Yahya Kemal’in nedensiz çekip gidişine. Üstelik evlenmeye günler kala. Karalar bağladı, kederlendi ama yıkılmadı Celile. Sevmeyi hem de çok sevmeyi bilen kadınlar güçlüdürler ne de olsa. Aşk kuvvetli yüreklerin, kuvvetli beyinlerin işidir. Yahya Kemal’de bulamadığı cesaret kendi asil kanında mevcuttu Celile’nin.
Resim sanatına geri döndü yine. Nâzım’ın da kendisine ihtiyacı vardı üstelik. Canı oğlu yirmi sekiz yıl hapis cezası almış, uzun süre mahpus damlarında kaldıktan sonra daha fazlasını kaldıramayacağına karar verip ölüm orucuna yatmıştı. Yırtıcı bir panter gibi ileriye atıldı Celile ve oğlunu ölümün kucağından çekip aldı.