Yazmak Oyunları

Bir çocuğu oyun kurarken izlediniz mi hiç? Bir şeyleri birbirine çok da bağlamadan toplamaya başlar. Göz gezdirir, beğendiği parçaları alır, halının üstünde kendi seçilmiş yığınını oluşturur. Sonra onları bir fikir etrafında tasnif etmeye, birleştirmeye başlar. Parçalar bir araya geldikçe spontan olarak aklında yeni bağlantılar oluşur, kalkıp o bağlantılara dair yeni parçalar bulur getirir. Çok geçmeden bir şeyler hareket etmeye başlar halının üstünde. Kutulardan evler, odalar yapılmıştır. Bebeklere roller verilmiştir. Bazı boşluklar kapı olmuştur, olmayan tencerelerde hayali yemekler pişmektedir. Çocuk, dış dünyadan kopmuş, kendine özel bir evren kurmuştur. Onun gördükleri bizim için dışardan görünmezdir. Onun bildikleri bizim için bilinmezdir. Kendi halindedir. Büyük bir ciddiyetle oyun oynamaktadır. O halının üstündeki her şey, orada olup biten her şey gerçektir. Onun gerçeğidir. Öyle dalmıştır ki oyuna, seslenseniz duymaz, sesi çıkmaz… O şimdi başka bir dünyadadır.

Bizler için yazmak da tam olarak böyledir; kimsenin görmediği yerleri gördüğümüz, hiç olmamış insanları var ettiğimiz, hiç olmayan masalarda sofralar kurduğumuz.

Bir çocuk için malzemelerinin mükemmel olup olmadığının önemi yoktur. Onları mükemmel yapan kendi zihnidir. Uydurur, oldurur, mış gibi yapar, kapılır gider. Orada halının üstünde kurduğu yeni dünyanın kendine has gereklilikleri, akışı, gündemi ve diyalogları çocuğun zihninden mükemmelen akar. Akar, akar. Kağıtlardan elbiseler keser, hamur topaklarından ayakkabılar yapar, güzelce boyadığı tuvalet kağıtlarından battaniyeler, içi pamukla doldurulmuş mutfak bezlerinden döşekler yapar. 

Bazen öyle olur ki oyunu kurma aşaması oynamaktan zevkli gelir. Çocuğu olanlar hatırlayacaktır bu anları, “Kızım onca şeyi yığdın döktün hiçbiriyle oynamadın!” Ben de sonradan anladım doğrusu, oyunun kendi, bazen sadece oyunu kurmaktır onun içindir. Malzemeleri toplamak, onlara güzelce bakmak. Sayısız bağlantıyı aklından geçirmek, orada akmak ama sonra onlardan bir şey yapmaya uğraşmamak. Bittiyse bitmiştir çünkü.

Bir çocuk gibi oyun kurmak

Yazı oyunumuzdur bizim. Kalabalık bir caddede yürürken kafamızda, gürültülü bir kafede yan masamızda, yemek pişirirken tahta kaşığın ucunda, taksinin penceresinden bakarken yollarda, uzaklara dalıp gitmelerde; bazen bir giyinme kabininde, ne kötü ki bazen biri karşımızda bir şeyler anlatırken içimizde olup biten tüm o çılgınca olaylar, olmadık kişiler, söylenmemiş sözlerle, oyunlar kurarız biz. Sonra da onları toplamayız işte tıpkı çocuklar gibi. Belki bundan hep dağınıktır kafamızın içi. Oyunlarımızda dağıtmışızdır. Size de oluyordur, oradasınızdır ama değilsinizdir; size gerçekten neler anlatmıştır da aslında hiç dinlememişsinizdir. Böyledir. Böyleyizdir. 

Büyük bir ciddiyetle oynamak

Yazıyla uğraşmak budur dostlar. 

Oyunun kendi iç aklı, oyunun kendi iç gerçekliği, oyuncak bebeklerin kendi iradesi vardır. Sır, oyun ile oyun kuranın akışkan uyumudur. İlham da burada bulunur, yetenek de. Fikirler o esnada filizlenir; buluşlar ve o güzelim sözler de.

O halde biz yazıyla uğraşanlar için, yazıda geçirdiğimiz süre hatta bazen sadece yazıyı düşündüğümüz süre bizim gerçeğimiz, olmazsa olmazımız, olmadan olamayacağımız yerdir. 

Bu güzelim anları yazarlığımızı besleyecek şekilde kullanabilmeyi öğrenmek de pek çok sebeple elzemdir.

Oyunun Kuralları

1.Yazmak kişisel bir keşif alanıdır. Kendimizi, başkasını, olanı, olabilecek olanı, asla olmayacak olsa da yine de mümkün olanı gördüğümüz, bildiğimiz, anladığımız bir keşif alanı. Yeni bir şeyler keşfedin.

2.Özgürlüktür. Yazı bir yanıyla kurallara tabidir. Bir yanıyla ise sınırlandırılamaz bir özgürlük alanıdır. Kendi kurallarınızı kendiniz koyarsınız. Fikirlerinizde, hissedişinizde, bağlantılarınızda hem zekanızı hem sezgilerinizi hem ruhsal varlığınızı kullanın. Sonunda her şeyin kendi içinde mantıklı olması yeterlidir. Aslında en mühim kural da budur. 

3.Yalnızlıktır evet ama paylaşmak, göstermek, birlikteliktir. Üstelik paylaşmak ve “okunmak” önemlidir. Bunun için yazı gruplarına katılın. Sizinle aynı oyunu oynayan insanlarla oyuncakları paylaşıp oyunları büyütmek, güzeldir.

4.Yazının şifalı yönüne kendinizi açın. Yazı bir yanıyla sağaltıcı bir yanıyla müthiş bir öz farkındalık ajanı bir yanıyla da gerçekten hem kafayı toplamanızı hem de dağıtmanızı sağlayan müthiş bir uğraştır. 

Bilinmelidir ki yazı sadece hobi, iş ya da sanat değildir. Kişisel bir varlık yönetimi yöntemidir. Ruhsal ve zihinsel bir uğraştır. Onun mükemmelliği daima sonraki iştir. Önce yazmaya, bu oyun alanına girmeye bakın; sonrasına, sonra bakmak üzere.  

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!