Tarihin her döneminde varlıklarıyla fark yaratan, hayatın her alanında aktif rol oynayan kadınların anıldığı, onların başarılarına, emeklerine ve varlıklarına saygı gösterildiği bir gün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kadınların toplumsal yaşamda daha fazla yer almasını, haklarının daha iyi anlaşılmasını ve korunmasını hedefleyen bu özel gün, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Kadınların güçlerini ve yeteneklerini sergileyebilecekleri, seslerini daha gür duyurabilecekleri bir platform olan bu gün, aynı zamanda kadın-erkek eşitliğinin önemine dikkat çekiyor. Toplumun her kesiminden kadınların bir araya gelerek dayanışma sergilediği, birbirlerini desteklediği ve güçlendirdiği bu anlamlı gün, kadınların haklarının ve değerlerinin daha geniş kitleler tarafından anlaşılmasına ve kabul görmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, sadece bir kutlama günü olmanın ötesinde, kadınların toplumda daha güçlü bir konuma gelmesi için önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Ülkemizde de tüm dünyada kadına yönelik şiddet olayları sıkça yaşanıyor. Tüm bunların önüne geçmek için çeşitli adımlar atılsa da henüz net bir sonuç alınmış değil. 'Babamı Kim Öldürdü?', 'Şiddetin Tarihi', 'Eddy'nin Sonu' gibi kitapları ile tanınan Edouard Lousis'in şiddet üzerine söyledikleri yeniden hatırlandı.
Kadınlığın verdiği cazibeyi kullanarak bir şeyleri elde eden kadınla, erkekliğin verdiği gücü şiddetle kullanarak bir şeyleri yok eden (elde eden) erkek arasında hiçbir fark göremiyorum. İkisi de @cizliğini ve son raddeye gelişlerini kapatmak için kullanırlar veya istedikleri konuma gelebilmek için o gücü (cazibeyi ve şiddeti) bir basamak olarak kullanırlar.
Mark Zuckerberg yine bi işler karıştırmış sandım