Yaz bitti ve havalar birkaç gün içerisinde soğudu. Tabii cıvıl cıvıl yazdan çıkıp kısacık etekleri, mini şortları bir kenara bırakıp kışlıkları çıkarmaya gönlümüz el vermiyor. İster istemez bir hüzün çöküyor ve bir anda kendimizi kötü hissetmeye başlıyoruz. Dikkat etmeyip kendimizi kaptırırsak halimiz harap. Sonbahar depresyonuyla mücadelede sizin yanınızdayız. Hep destek tam destek!
Perdeleri açın! Sonbahar ile kısalan bu günlerde güneşten gelen ışınlar ile temasınızı kesmeyin. Duyguların yıprandığı, ruhsal çöküntü ve yorgunluk hissinin yaygın olduğu böyle bir sezonda ışınların sıcaklığı sizi sağılığınıza kavuşturabilir. Sabahın ilk ışıklarından saat 10’a kadar her yarım saatlik bir dilimde beş on dakika da olsa ışınlar ile karşılaşın.
Yazın bitmesiyle birlikte birçok kişi fitness salonlarına veda ediyor ama asıl yaz bittiğinde fiziksel egzersiz yapmak ve biraz motivasyon kazanmak sizin için çok daha önemli. Çünkü birçok bilimsel araştırma egzersiz yapmanın ruh halinizi düzelttiğini gösteriyor. Sabah ilk iş olarak egzersiz yapın. Sabah erkenden yapılan egzersiz ayrıca günün geri kalan kısmı için gerekli enerji seviyelerinizi yükseltir ve endorfin seviyeniz egzersiz sonrası yedi saat kadar yüksek seyreder.
Bilim insanlarının yaptıkları araştırmalara göre, sevdiğiniz bir müziği dinlemek, beyinde bulunan “pozitif enerji ve hisleri” açığa çıkartıyor. Stres azalıyor ve kişi hem psikolojik açıdan hem de fiziksel açıdan daha iyi hissediyor. Müzik, eski zamanlardan bu yana birçok hastalığın tedavisinde de son derece olumlu etkiler veriyor.
Vücudumuzun %55-75'lik kısmını oluşturan su yeterli miktarda tüketilmediği takdirde vücut yorgunluğu, zihinsel fonksiyonların gerilemesi ve hatta kan depolarında azalmaya neden olabiliyor. Suya en çok da bu aylarda ihtiyacımız var!
Mikrobik hastalıklara yakalanıldığında yüksek oranda C vitamini içeren besinler yanında tavuk suyu çorba, tarhana, balık, kırmızı et, sakatat, yoğurt yani protein ağırlıklı beslenmek iyileşmeyi hızlandırıyor.
Yapılan birçok araştırma, iyi bir arkadaşlık ağının depresyonu engelleyebildiğini gösteriyor. Arkadaşlarınızla oturup bir bardak kahve içip o günkü deneyimleriniz hakkında konuşmak bile zihniniz ve kalbiniz için yapabileceğiniz en yararlı egzersizlerden birisidir. Bu anlar gerektiğinde size güç ve cesaret vermesi için olumlu deneyimlerin arasında kalacaktır.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki düzenli kitap okumak depresyona giren bireylerin depresyondan daha hızlı çıkmasını sağlıyor. Bedeniniz ve aklınız; keder, endişe ve stres tarafından işgal edildikten sonra, roman ya da şiir okumak, düşüncelerinizi, duygularınızı ve hislerinizi olumlu yönde değiştirebilir.
Kahkaha atmak bizi sorunlarımızdan uzaklaştırır ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Psikolog Wolz’a göre birbiri ardına attığımız kahkahalar bağışıklık sistemimizi destekliyor ve stres hormonlarını azaltıyor. Wolz karşıt stres hormonlarına vurgu yaparak, “Damarları daraltan ve hormon aktivitesini bastıran zararını düşündüğümüzde stres hormonlarının azaltılması açısından komedi filmleri çok sağlıklı bir şey olabilir” diyor.
Siyah çikolatanın serotonin seviyeleri depresyon önleyici ilaçlar ile aynı etkilere sahip. Ama aklınızda bulunsun, 50 gramı 250 kalori olan siyah çikolatayı az miktarda tüketmelisiniz.
Doğal ve temiz bir ortamda, derin bir nefes almak, üstelik öyle böyle değil, ciğerlerinizi son hücresine kadar oksijenle doldurmak, içimizdeki zehrin nerede ise tamamına yakınını dışarı atmanıza yardımcı olur.
Küçük hedeflerimizi gerçekleştirip gerekli motivasyonu sağladıktan sonra büyük hedeflerimize adapte olmak daha kolay olacaktır.
Bu ikiliden her zaman uzak dursak iyi olacak ama özellikle depresif dönemlerimizde ruh halimizi çok daha fazla etkiliyorlar. Hatta bu listeye aşırı alkolü de ekleyelim.
Tüylü ya da kürklü arkadaşlarımızı beslemek ve yetiştirmek psikolojik olarak bize huzur ve mutluluk vermektedir. Evcil hayvana sahip olmanın verdiği sorumluluk depresyona girmemizi engeller ve onların bize arkadaşlığı stresimizi azaltmamıza yardımcı olur.
tiyatro ve sinemaya diğer borçları ödemekten param yetemiyor maalesef ve arkadaşlarım niyeyse benimle vakit geçirmek yerine kendi programlarını yapıyorlar... 30'lu yaşlara gelince insan yalnızlaşıyor sanki, ya da herkesin hayatı kendine gibi bir durum oluyor... bazen kendimi şu "merhaba arkadaşlar, gördüğünüz üzere hiçbir arkadaşım yok" diyen çocuk gibi hissediyorum...
sonbahar depresyonuymusmus...bizim götümüzden 3 aydir ter akiyor, her yer sicak, gece yapis yapis uyuyamiyoruz bizim sesimiz cikiomu? sonbahar <3 kalp
gerçekten çok ilginç öneriler, siz söylemeseniz hiçbirimizin aklına gelmezdi sağolun