Kimilerine göre sonbahar, tatilin bitişini haber veriyor olsa da, aslında “'tam da bu mevsimde gidilir”' diyebileceğimiz pek çok yer var ülkemizde. Hatta belki de sonbahar mevsiminde daha fazla keyif alacağınız, hafta sonu küçük bir kaçamak yapabileceğiniz birbirinden güzel yerleri sizler için listeledik.
Bursa'da yer alan Ulubat Gölü'nün kıyısında şirin ve küçük bir balıkçı köyü Gölyazı sonbaharda ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Mutlaka keşfedin.
Yeşilyurt; Kaz Dağları'nın eteğinde, Ege'nin tüm güzelliklerini bünyesinde barındıran eski bir Rum köyü. Sonbaharda Ege esintisi bir başka olur diyenlerdenseniz, Yeşilyurt Köyü'nü gezi listenize mutlaka ekleyin.
Karadeniz kıyılarında bulunan yegane güzelliklerden biri olan İğneada, sonbaharın tüm cümbüşünü yaşayabileceğiniz adreslerden biri. Özellikle zengin doğasıyla ziyaretçilerine görsel bir şölen sunan İğneada'yı da listenize hemen ekleyin.
Ülkemizin keşfedilmemiş güzelliklerinden biri olan Taraklı, geçmiş yıllarda tek bir turist bile ağırlamazken, çekilen bir reklam filmiyle yavaş yavaş bilinirliğini arttırıyor.
Eskişehir'in görülmeye değer güzelliklerinden biri olan Odunpazarı, özellikle farklı birer mimariye sahip olan evleriyle dikkat çekiyor.
Mazı; Bodrum’un hareketli ortamının yerine sükûnet, karmaşanın yerine huzur, gösterişin yerine doğallık bulacağınız bir tatil beldesi. Bu aylarda da tadından yenmez.
Hasankeyf, Batman'a bağlı olan, iki yakasını Dicle'nin ayırdığı tarihi bir ilçedir. İlçenin tarihi, 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981'de doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Kalkerli yapısı nedeniyle kayalık tepelerde ve derin kanyonlarda, doğanın ve insanların oluşturduğu ve sayısı binlerce olan 'Hasankeyf Mağaraları', 15. yüzyılda yapılan Mescid-i Ali Cami, Eyyubiler döneminde yapılan Rızık Cami, Süleyman Cami, Koç Cami, Kızlar Cami ve Küçük Cami, Eyyubilerden kalma Kale Kapısı, halk arasında 'Yolgeçen Hanı' olarak adlandırılan doğal mağarası yerleşimin önemli tarihi eserlerini oluşturmaktadır.
Ilısu Barajı
Hasankeyf, Dicle üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali baraj gölü nedeniyle sular altında kalma ve tüm kültürel hazinesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu nedenle Ilısu barajı suları altında kalacak olan Hasankeyf’te kurtarma kazıları ile tarihi eserlerin taşınmasıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır.
Bu tarihi güzellik kaybolmadan bir an evvel gidip görmek gerek.
Doğası ile giden herkesi adeta büyüleyen Çamlıhemşin, yayla turizminde dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Yeşilin bin bir çeşit rengini görebileceğiniz, tertemiz havasıyla kendinize geleceğiniz ve tablo gibi manzaraları yakalayabileceğiniz eşsiz bir yer.
Sonbahar denince akla gelen ilk yerlerden biri de Safranbolu hiç şüphesiz. Karabük Safranbolu'da bulunan Yörük Köyü de sonbahar mevsiminde apayrı bir güzelliğe bürünen yerlerden biri.
Kanyon vadisi, bitki örtüsü, kilise ve şapelleriyle doğa, tarih, sanat ve kültür olgusunun bir arada buluştuğu Ihlara Vadisi, dünyanın ikinci büyük kanyonu olarak Kapadokya'nın doğa harikasıdır. Ihlara Vadisi’nin dikkat çeken bir başka özelliği ise doğasıdır. Duvar gibi dik, derin ve dar vadinin tabanındaki suyun kenarında, bağlar ve bahçelerden oluşan yoğun bir yeşillik şeridi yer alır. Sanki doğa kendini vadi içine gizlemiştir.
Eski bir Rum köyü olan Sille Köyü tarihi dokusuyla hayranlık uyandırıyor.
Kahta ilçesinde 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı; yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireç taşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 metre yüksekliktedir. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir. 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmıştır.
Akyaka, Muğla'nın Ula ilçesine bağlı bir minnoş saklı ve tenhaca bir cennet parçası... Denizi, güneşi, tarihi, doğası, insanıyla insanı ciddi bir şekilde bulunduğu yerden kaçmaya, ardına bakmaksızın yepyeni bir hayat kurmaya sevk ediyor!
Masalsı bir tatil isteyenleri de buraya alalım. Muhteşem yapıları, gizemli sokakları ile pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Mardin'i görmeden bu dünyadan göçmeyin.
Sarıyer'e sadece 10 km uzaklıkta! Yapı itibari ile bir sahil kasabasından çok bir köy havasını barındıran Garipçe, rahat nefes alınabilecek, huzur bulunacak, sessiz ve sakin bir ortam olarak görülmektedir. Köyün muhafazakar yapısı ilk girişte plaj kıyafetleri ile dolaşılmasının yasak olduğu yazısından anlaşılmaktadır. Yaşayan halkın geneli Karadeniz’den buraya göç eden kesimlerden meydana gelmektedir. Meydanında Pazar yerinin bulunduğu, özellik ile kahvaltı servisleri açısından müthiş lezzetlerin sunulduğu restaurantlar, sahilde yer alan balıkçı tekneleri göze çarpan önemli özellikleridir.
Garipçe köy olmaktan çıktı ki. Eski havası kalmadı. Popüler olmadan İstanbul ham yaptı burayı.
Hasankeyf mi kaldı ? Silip süpürdüler. Binlerce yıl bozulmadan gümüze gelmiş, baştakiler de 'Bizden sonraki nesilleri salla.' deyip suya gömmüş. Vallahi söyleyecek bir şey bulamıyorum. Tarihi eserleri yarınlara bırakmak diye bir kültür yok bizde. Geçmişten biri olarak gelecek nesiller adına Utanıyorum!..
Taraklı diye gösterdiğiniz yer Bolu Göynük'e bağlı Çubuk Gölü...