'Misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiçbirini' demişler. Yine de evinin kapılarını pazar sürprizinden önce bize açan ev sahipleri candır. Başkasının evinde kalmak, kendi evimizde kalmak gibi rahat değil tahmin edersiniz ki. Nerde kalırsanız kalın, değişmeyen bazı şeyler var. Hepimizin yatılı misafirlikte yaşadığı değişmeyen durumlardan bazıları işte böyle:
"halvet olmayı ileri bir tarihe ertelersiniz." e bi zahmet o gece de yapmayıver sokuşunu. sanki yapmasa şarjı bitecek pezevengin
sabah kalkıp ev sahiplerini beklemekten nefret ediyorum, banyoya misafir havlusu koymamalarından nefret ediyorum, yemeklerde ucuza kaçıp motor yağı kullanan ev sahiplerinden nefret ediyorum işte sırf bu yüzden gerekmedikçe kalmıyorum kimsede :)
Misafirliğe gidilen kişi ile aynı odada kalınıyorsa (hatta aynı yatakta), kişi uyurken gaz çıkardığında gülmemek için kendini tutmaya çalışmak da ayrı işkence. Gülsen uyandıracaksın, çünkü yatak sallanacak, sonra açıkla neden güldüğünü; tutmaya çalışınca da nefes alamıyorsun. Ama en kötüsü "Ya ben de uyuduğumda gaz çıkarırsam, o da bunu duyarsa?" düşüncesi, sonra kolaysa uyu. Pff ne osuruktan dertlerim var :)