Beyindeki nöron denilen sinir hücrelerinin kaybı genellikle yaşlanmanın olumsuz özelliklerinden biri olsa da genişleyen nöronlar arası boşluk glial hücreler ya da komşu sinir uzantıları ile desteklenerek durum telafi edilir. Kaybedilen nöronun yerini astrosit dediğimiz başka bir beyin hücresinin alması da kayıpların telafisini kolaylaştırır. Bu telafi mekanizmaları seksenli yaşların ortalarına kadar sistemi ayakta tutmanıza yardımcı olur. Yaşlanmanın daha ileri aşamalarında beynin özellikle bellek ile ilişkili bölümlerinde kuruma eğilimi ortaya çıkar. Bu durum birçok yaşlıyı kapsasa da bazı yaşlılar nedenini bilemediğimiz bir şekilde bu kurumaları da telafi edebilirler ya da kurumalar bu kişilerde çok daha ileri yaşlarda ortaya çıkar.
Yaşlılıkta karşımıza çıkan bu doğal değişiklikleri azaltmanın, telafi etmenin ve yaş ilerlese de zihinsel performansınız ile ilişkili sorunları en aza indirmenin çok basit üç ilacı vardır. Bunlar düzenli yürüyüş egzersizleri ile desteklenen hareketli bir yaşam, entelektüel bir yaşam tarzı ve doğru beslenmedir. Hangi yaşta olursanız olun kapasiteniz el verdiğince hareketli olmak iyidir. İmkân varsa hafta üç gün açık havada en az 45 dakika yürüyüş yapmak, eviniz ilk üç katta ise asansör yerine merdivenleri kullanmak, kısa mesafeler içindeki alışverişlere yürüyerek gitmek basit ancak beyin sağlığı bakımından birçok mucize takviyeden daha destekleyicidir. Entelektüel yaşamdan kastımız okumayı ve yeni bir şeyler öğrenmeyi, mümkünse yazıp çizmeyi ve sosyal ilişkileri asla azaltmamanız, aksine daha çok okumaya ve sosyalleşmeye zaman ayırmanızdır.
Altını çizerek bol bol kitap okuyup anladıklarınızı ve eleştirilerinizi bir yerlere yazabilirsiniz. Günümüz sosyal medyası size bu fırsatı fazlasıyla verir. Sizi kaç kişinin okuduğu ya da takip ettiği önemli değildir, önemli olan size yeni bir şeyler öğretecek, yeni yaklaşımlar ve yorumlar kazandıracak bir şeyleri keyifle okumanız ve yorumlamanızdır. Bu beyin sağlığınıza fazlasıyla yarar sağlayacak bir aktivitedir. Yeni bir dil öğrenmeye kalkışmak, bir dans kursuna gitmek, bir çalgı aleti ile müzik yapmaya çalışmak, resim yapmak, kitap yazmak gibi aktivitelere evrilirseniz bu harika olur.
Beslenme konusu çok konuşulur. Gündeme geldiği anda bir anda karşınıza mucizevi etkileri olan çeşitli gıda takviyeleri çıkar. İddia bunları kullandığınızda zihinsel çevikliğinizin artacağı, unutkanlığınızın azalacağı ve daha keskin bir zekâya sahip olacağınız şeklindedir ve yanıltıcıdır. Doğru bir beslenmenin temel kuralları çok basittir. Diyetisyenlerin düzenlediği bazı beslenme bozukluklarına ve hastalıklara bağlı diyetleri buradaki tartışmanın dışında tutmak gerekir. Birçok insan zayıflamak ve kilosunu korumak için kucak dolusu para sarf ederek diyet ve egzersiz programlarına katılıyor. Bu programlar tamamen yararsızdır demiyorum. Söylemek istediğim birçok insanın bunlara farklı beklentilerle katıldığı ya da bu tip bazı programların insanlarda farklı beklentiler yaratarak müşteri kazanmaya çalıştığı, bunun için de potansiyel yanılgısını kullandığı.
Birçok insan vitamin ve mineral düzeyine bakmaksızın ezbere gıda veya vitamin takviyesi alıyor. Bunu yapanlara sunulan kulağa hoş gelen anlatı vitamin-mineral veya gıda takviyelerinin ilaçların aksine yan tesirlerinin ve herhangi bir zararının olmadığı, bunların eksikliğine bağlı sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceği ve düzenli kullanıldıklarında ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının önlendiği şeklindedir. Bu hikâyede birçok yanlış ve eksik vardır. Vitamin ve mineraller gereksiz kullanıldıklarında sağlığınıza zarar verebilecek yan etkiler oluşturabilirler. Birçok vitaminin fazlası sağlık sorunlarına yol açar. Gıda takviyeleri için de bu risk vardır. O nedenle bunları kullanacaksanız öncelikle neyin eksik olduğunun ya da neye ihtiyacınız olduğunun bir hekim tarafından saptanması ve size önerilmesi gerekir. Yaşlılıkta bazı mineral ve vitamin seviyelerinde düşüşler olabilir. Bunların tespiti ve takviyesi için düzenli sağlık kontrolleri önemlidir. Dengeli, sebze, meyve ve balığı ihmal etmeyen, karbonhidratı azaltılmış bir beslenme alışkanlığı edinmek iyidir.
Yaşlıkta beynin kazandığı bazı avantajlar da söz konusudur. İlerleyen yaşla birlikte temel refleksler dâhil birçok şeyi öğrenişimiz yavaşlasa da zahmet edip öğrenmeye çabalayan yaşlılarda refleks yanıt en az gençler kadar iyi yerleşir. Yaşlanan bir beyin Alzheimer veya benzeri bir soruna sahip değilse kaç yaşında olursa olsun yeni bilgiler öğrenir ve bunları muhafaza da eder. Sadece öğreneceğiniz şeyin niteliğine göre yaşa bağlı olarak harcadığınız emek biraz fazla olabilir. Yaşlılıkta bazı bellek tiplerinde fazla bir gerileme olmaz. Yirmili yaşlarda ortalama olarak 6,7 adet harf ya da sayı ezberlenebilirken bu yetmişli yaşlarda ortalama olarak en fazla 5,4’e kadar düşer. Yaşlı insanlar daha az sayıda harf ya da sayı ezberleseler de unutmayla ilgili yaşa bağlı ciddi bir farklılık söz konusu değildir. Bununla beraber, okuma ve yorumlama ile ilişkili olan işleyen bellek ve zihinsel hesaplamalar, belki de işlem hızındaki düşüşe bağlı olarak yaşla birlikte yavaşlamaktadır. Bazı beyin işlevleri ilerleyen yaşlardan fazla etkilenmez. Sözel bilgi ve idrak yeteneği yaşlandıkça da sürdürülür.
Hatta yaş ilerledikçe bu yeteneklerde artma bile olur. Kelime hazinesi de yaşın etkilerinden muaftır. Mesleki yetenekler yaşa karşı dirençlidir. Belli bir yaştan sonra başlayan bilişsel düşüş düzenli bir yaşam ve mesleki sevgiyle kolaylıkla aşılabilir. Hayat tarzınız, yaşamınızın ileriki dönemlerinde sahip olacağınız becerileri ciddi şekilde etkiler. Bazı insanlar daha önce sık tekrarlamış oldukları işlerde yeni stratejiler geliştirir ve yaşla ortaya çıkan bilişsel düşüşü telafi ederler. Yaşlılar gençlere göre daha gelişmiş bir duygusal kontrol becerisine sahiptir. Olumsuz duyguların ortaya çıkış sıklığı ilerleyen yaşlarda azalır. İnsanlar muhtemelen yaşlandıkça olumsuz olayları daha az algılar. Olumsuz ruh halleri daha gelip geçicidir ve sinirli oldukları zamanlarda, kötü sözler kullanmaya ya da diğer yıkıcı davranışlar göstermeye de eskisi kadar meyilli olmazlar. Karar alıcı mekanizmaların yavaşlaması daha sağlıklı kararlar alabilme yeteneğini artırır. İleri yaşlarda ulaşılan “bilgelik” denilen ve modern öncesi toplumlarda büyük saygı gören şey tam da bununla ilgilidir. Özellikle edebiyat öncesi kültürlerde, daha kısa yaşam süresi beklentileriyle yaşlılar, deneyim ve bilginin daha sonraki kuşaklara aktarımı bakımından önemli bir role sahip oldukları için fazlasıyla saygı görürdü. İnsanlar yaş ilerledikçe, özellikle de ileri yaşlarda, beyinlerini daha farklı kullanıyor da olabilir. Bunun nedeni, yaşlı beyinlerin başka yerlerde ortaya çıkan sorunları telafi edebilmek için farklı ve çeşitli kısımlarını kullanmayı öğrenmeleri olabilir.
Medyanın verdiği bilim haberlerinde ve internette beyni nelerin güçlendirdiğini araştırırken sıklıkla zihin geliştirici programlar ve çeşitli oyunlarla karşılaşırsınız. Genel yaklaşım bunların unutkanlıklarınızı azaltacağı ve sizi Alzheimer’den koruyacağı şeklindedir. Bu program ve testler sözcük bulma, çapraz bulmaca çözme ve sudoku gibi akıl yürütme ve hatırlamayı pekiştiren eğlenceli ve ilgi çekici faaliyetlere benzer. Bu testlerin bazıları size beyin sağlığı puanı da verir. Sudoku ve çapraz bulmaca çözmenin de beyin sağlığı için iyi olduğu söylenegelmiştir. Testlerin ya da oyunların verdiği puanlar bunlarla sürekli uğraşırsanız artmaya başlar. Sudoku ya da çapraz bulmaca çözme süreniz de giderek kısalmaya başlar. Para ödeyerek özel bir hizmet almış iseniz hizmet sağlayıcı giderek artan puanlarınızı göstererek sizi programın beyin gücünü artırıcı etkisine ikna eder. Siz de kendinizi çok daha iyi hisseder ve bunu başkalarına da tavsiye edersiniz. Ancak burada da yine performans yanılgısı devreye girmiştir. Bu programların ya da oyunların yaşlandıkça beyinde gerçekleşen su kaybı, sinir hücresi kaybı ve beyin hacminde küçülme gibi olağan değişiklikleri engelleyici ya da yerine koyucu etkisi yoktur. Günlük hayatta yaşlandıkça karşınıza çıkan basit unutkanlıklar yine yerli yerinde durur.
Buna benzer testleri sürekli çözer ya da sürekli sudoku ile uğraşırsanız zamanla bu görevleri daha iyi yapmaya başlarsınız. Bu etki yaştan bağımsız olarak her insan için geçerlidir. Yaşlılarda puanı artırma becerisini kazanma süresi gençlere göre biraz daha fazla olabilir. Zaten herhangi bir şeyi yeterli motivasyon ile tekrar tekrar yaparsanız onu yapmakta giderek daha iyi olursunuz. Bu yaşlılıkta da böyledir. Bu tip beyin alıştırmalarının gündelik yaşamda zihinsel faaliyetler üzerine etkisi kapsamlı bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Çalışmalarda yaşlılık sınırında olan ya da yaşlı insanlara sözcük hafızası alıştırması, problem çözme ve işlem hızı gibi testler yaptırılarak benzer yaşta hiçbir test yapmayanlarla zihinsel becerileri çok yönlü olarak karşılaştırmıştır. Çok sayıda bilimsel araştırmanın ortaya koyduğu sonuç zihinsel alıştırma ve oyunların sadece alıştırma yapılan konuda fayda sağladığına işaret etmektedir. Yani bu oyun ve testleri yaptıkça onları daha hızlı halletmeye başlarsınız.
Onların yazılım ya da kapsama alanı içindeki işleri daha iyi yaparsınız ancak burada elde ettiğiniz becerinin ilgili oyun ya da testin kapsama alanı dışında kalan başka işlere bir faydası olmaz. Sudoku oynamaktan ya da çapraz bulmaca çözmekten hoşlanıyorsanız bunları sürekli yapmak zamanla daha iyi olacağınız anlamına gelir. Ancak bu tür faaliyetler zekânızı daha da keskinleştirmeyeceği gibi anahtarınızı kaybetmenizi ya da ilaç almayı unutmanızı önlemez. Aksini düşünüyorsanız potansiyel yanılgısı içindesiniz. Zihinsel pratikler belli becerileri geliştirse de genel yetileri ve beyinde yaşlılıkla ortaya çıkan anatomik ve fizyolojik gidişatı çok fazla etkilemez.
Bilimsel sonuçlar çapraz bulmaca veya Sudoku çözmekten, briç ve satranç oynamaktan vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Kuşkusuz bu oyunların yanı sıra entelektüel bir yaşam tarzının, bol bol okuma ve yazmanın yaşlılıkta bilişsel işlevlerinizi daha iyi kullanmaya yardımcı olacağı açıktır. Üstünde durmaya çalıştığım nokta, potansiyel yanılgınızdan faydalanarak bunları size büyük beklentilere yol açacak şekilde pazarlamak isteyenlere karşı doğru bilgiye sahip olmanız. Potansiyel yanılgısını kullanmaya çalışan reklamların hepsi kolay yoldan sorun çözme, tüm sorunları çözecek her derde deva çareler bulma arzunuzu sömürür. Mozart dinlemenin zekâyı artırdığını savunanlar ebeveynlerin çocuklarını kolay ve hızlı bir şekilde başarıya ulaştırma arzusuna, yaşlılara bilişsel eğitim oyunları ve testleri pazarlayanlar da yaşlılıkta zihnimizi parlatma ve Alzheimer’den korunma arzumuzdan beslenmeye çalışmaktadır.