Güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilen dava, sanık ve izleyici çokluğu nedeniyle Ankara 10. ile Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemelerinin birleştirilen salonunda görüldü. İzleyiciler, salona üzerileri polis tarafından arandıktan sonra alındı.
Duruşmada olaydan yaralı kurtulan Yusuf Er ve ölen 4 kişinin ailesinin beyanları alındı.
AA'nın haberine göre Yusuf Er, 7 Ekim 2014'te kurban eti dağıttıkları sırada 70-80 kişilik bir grubun önlerini kestiğini, içlerinden bir kişinin 'bunlar IŞİD'ci' demesi üzerine saldırıya uğradıklarını belirterek, 'Bize saldırdılar. Ateş ettiler, taş attılar, kaçtık. Daha sonra Cengizler Caddesi'nde bir sokağa girdik ama orası da karışmıştı. Bir binaya kendimizi attık. Bizi gören birinin, 'IŞİD'ciler bu binaya girdi' demesi üzerine binanın kapısı tekmelenmeye başlandı. Çatıya çıkıp saklanmak istedik' diye konuştu.
Sesler üzerine binada oturanların kapıyı açarak ne olduğunu sorduğunu belirten Er, şöyle konuştu:
'Hasan Okçu'nun eşi 'benim evimde saklanın' dedi. 'Çatıya çıkmaktansa evde saklanmak daha iyi' dedik. Bizi odaya aldı, su getirdi, içtik. Gruptakiler binanın kapısını kırdılar, içeri girdiler, çatıya çıktılar. Üst kattan başlayarak evlere bakıyorlardı. 'Bizim evde değil' şeklinde sesler duyuyorduk. İçeride otururken Hasan Okçu eve geldi, içeri girdi. Onun kapıyı açma sesini duymadık. Elbiselerinden belli ediyordu ki olayların içinden geliyordu, üstü lastik kokuyordu. Bize bıçak çekti, 'IŞİD'ci misiniz, evimde ne işiniz var' diye. Bizi binanın kapısına kadar kovaladılar, 'yenge içeri aldı' dedik.'
Grup bulundukları dairenin üst katına geldiğinde polisi aradıklarını anlatan Er, 'İlk aradığımızda durumu anlattık, telefon kapandı. İkinci kez aradık, yine telefonu yüzümüze kapattılar. Üçüncü kez aradığımızda 'can güvenliğimiz yok, gelemeyiz' dediler' ifadelerini kullandı.
'Perdeleri birleştirerek pencereden içeri girdi'
Yusuf Er, şöyle devam etti:
'Birisi, 'IŞİD'ciler burada' deyince kapıda yoğunlaşmaya başladılar. Uğur Doğanay orada oturuyordu, üst kattan, annesinin evinden perdeleri birbirine birleştirerek pencereden içeri girdi. Girmesiyle birlikte bize, 'kimsiniz' dedi, ateş etti. Hasan yaralandı. Üç arkadaşım banyoya kaçtılar. Ben lavaboya saklandım. Uğur Doğanay bana doğru gelmeye başladı. Oradaki sıvı sabun kutusunu attım, elindeki silah düştü, belinden bir başka silah çekti. Bunu beklemiyordum. Bana sıktı, yaralandım, kaçtım. Grup içeri girdi, benim lavaboda olduğumu kimse bilmiyordu. Banyodaki arkadaşlarımı katlettiler. Uğur Doğanay kendisi diyor 'biri de tuvalete saklanmış onu da öldürelim.' Kapıyı kırdılar, içeri girdiler, ellerinde keser, bıçak, sopalar vardı. Beni darbettiler. Yarı baygın haldeyken dışarı çıkardılar.'
Mahkeme Başkanı Musa Yeşil'in, sanıkları göstererek, 'Uğur Doğanay'ın dışında saldıran var mı bunların arasında?' diye sorması üzerine Er, sanıklar arasındaki Abdurrahim Pamuk'un grubu yönlendirdiğini söyledi.
'Ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım'
Elinde kanlı keser bulunduğunu iddia ettiği Hüseyin Okçu'nun kendisini bulunduğu lavabodan dışarı çıkardığını söyleyen Er, şunları anlattı:
'O esnada bayıldım, ciğerime giren bir bıçak darbesiyle ayıldım. Mutfağa götürüyorlardı, aşağı atmak için. Bir boşluk bulup kaçtım, merdivenler boştu. Baktım ki grup binanın önünde slogan atıyor. Merdiven altına saklandım. Yarı baygın haldeyken, 'öldürmeyelim, ibretlik olsun diye sağ bırakalım' diye sesler geliyordu. Arkadaşlarımın da katledilmiş olduğunu görüyordum.'
Grubun elinden bir yolunu bularak kaçtığını söyleyen Er, yaralı halde kendisini bulan kişinin ailesine haber vermesi üzerine hastaneye götürüldüğünü belirtti.
Şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini bildiren Er, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'tan şikayetçi olduğunu söyledi.
Şimdi gelir bunu da TC yaptı derler. Bu işte parmağı olan herkes en ağır şekilde cezasını çeksin tez vakitte.