Kimi zaman sert görünüşlü ama pamuk kalpli bir öğretmen, kimi zaman haksızlıklara karşı tüm gücüyle göğüs geren bir işçi, kimi zaman da çocukları için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir baba olarak karşımıza çıkan Özkul, 7'den 70'e herkese ilham olacak karakterlere hayat verdi.
Oyunculuk kariyerine profesyonel anlamda ilk kez 1948 yılında 'Aşk Köprüsü' adlı tiyatro oyunuyla adım atan usta sanatçı, ardından Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne'ye geçerek Fareler ve İnsanlar, Babayiğit, Yaz Bekarı, Çayhane gibi birçok oyunda rol aldı.
Özkul, 1968 yılında 'Kanlı Nigar' oyunundaki rolüyle İsmail Dümbüllü'den devraldığı 50 yıllık simgesel kavuğu 1989'da Ferhan Şensoy'a emanet etmişti. Bakın Ferhan Şensoy bu hikayeyi nasıl anlatmış...
1950'lerden itibaren 'Üçüncü Selim'in Gözdesi' filmiyle beyaz perdeye geçiş yapan Münir Özkul'un ilk dönem filmleri arasında en dikkat çekeni, Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın başrollerinde olduğu 'Balıkçı Güzeli' filmiydi. 1970'li yıllarda ise Ertem Eğilmez'in yönettiği filmlerde önemli roller aldı. Özellikle 'Hababam Sınıfı'ndaki Mahmut Hoca rolüyle herkesin sevgisini kazandı, Özkul.
Turşu işini hangisinin daha iyi bildiği hala meçhul olsa da, bu ikilinin tatlı atışmaları hala kulağımızda. Herkes Hülya Koçyiğit'le Kartal Tibet mi, Kadir İnanır'la Türkan Şoray mı, Filiz Akın'la Tarık Akan mı diye düşünedursun, bize göre Türk sinemasının en unutulmaz çifti Münir Özkul ile Adile Naşit'tir.
Adile Naşit ve Münir Özkul, birlikte rol aldıkları tüm filmlerde bizlere 'Nasıl iyi insan olunur'un dersini verdiler itinayla. Neşeli Günler, Bizim Aile, Gülen Gözler ve daha niceleri sayesinde aile olmanın önemini gördük, öğrendik.
Usta sanatçının canlandırdığı en önemli rollerdendir, Mahmut Hoca. Siz bile kendinizden umudunuzu kesmişken o umudu size yeniden aşılar, kimse inanmasa bile o başaracağınıza inanır. Münir Özkul, en çok da Mahmut Hoca olarak vermiştir bize hayat derslerini...
Gülen gözlerini ve neşeli gülümsemeni hiçbir zaman unutmayacağız. Işıklar içinde uyu...