Yaşamdan Kitaplara, Kitaplardan Sinemaya Aktarılmış 59 Seçmece Film

1. Tersyüz - Adaptation (2002)

Jackass'e yaptığı katkılar ve unutulmaz video klipleri (Beastie Boys/Sabotage) yetmiyormuş gibi John Malkovich Olmak ile zekanın, tuhaf olan ile hayli ilgi çekici bir kesişmesini sunan yönetmen, ilk uzun metrajından pek de farklı olmayan bir filmle geri dönüyor. Üstelik senarist yine John Malkovich, filminin mucize adamı ise Charlie Kaufman.

Öykünün merkezinde yer alan karakter bizzat senaryoyu yazan Charlie Kaufman. Susan Orlean'ın The Orchid Thief kitabını senaryolaştırmaya çalışmaktadır. Başındaki orkide belası yetmiyormuş gibi, bir de konvensiyonel bir gerilim senaryosu yazmaya çalışan ikiz kardeşiyle uğraşmaktadır.

Filmin bu noktadan itibaren nerelere ilerlediğini öğrenmek için izlemeniz lazım, zaten söylesek de inanmazsınız ! 

Bir yaprağın damarları gibi çatallanıp budaklanan yapım, günümüz sinemasının en yaratıcı yönetmenlerinden biriyle, en çılgın senaristini bir araya getiriyor. 

Charlie Kaufman bu filmin senaristidir.

2. Alive (1993)

13 Ekim 1972 günü öğleden sonra insanlık tarihinin en acı olaylarından biri yaşanmak üzeredir. İçinde Uruguaylı bir rugby takımının oyuncuları bulunan uçak And dağlarına çakılır.

Bu çarpışma esnasında yolcuların bir kısmı ölür ama çoğunluğu da sağ olarak kurtulur. Sekiz gün boyunca uçağın enkazında oturup kurtarılmayı beklerler. Ancak yardım bir türlü gelmez. Bu arada radyodan da arama çabalarının sonuç vermemesi ve çok soğuk ortamda bu kadar zaman yaşamalarının artık söz konusu olamayacağı üzerine arama çalışmalarına son verildiğini duyarlar. Sıfırın altındaki soğuk bir ortamda on hafta boyunca hayatta kalma çabaları inanılmaz boyutlara ulaşır ve sonunda gençlerden üçü yardım bulmak amacıyla yola çıkarlar.

3. American Hardcore (2006)

American Hardcore çok iyi yapılmış bir Belgesel ve Amerika Punk Rock Tarihini anlatan bir film.

Bu yüksek sesli ve sisteme dahil olan herşeye karşı çıkan bu belgeselin yapımı beş yılda bitmiş, yüzden fazla o döneme ait grup üyeleri ve solistleri ile söyleşi şeklinde gerçekleşmiş. Steven Blush’ın kitabından sinemeya aktarılan film özellikle şu gruplara angaje olmuş: Black Flag, Minor Threat, Bad Brains, Moby, Adolescents ve Bad Religion gibi sanatçı ve topluluklarla izleyiciyi tüm ülkede çılgınca ve inanılmaz sinema gezintisine çıkarıp bellekleri tazeliyor, diğer bir yandan bitmeyen enerji ile çalıp dönemin ruhunu canlandıran kimi bölgesel topluluklara da yer vererek 1980’lerin başındaki Amerikan “hardcore punk rock” müziğinin öyküsünü ve bu müziğin sistem içindeki yerini sorguluyor.

4. Ve Orkestra Çalmaya Devam Etti - And the Band Played On (1993)

Ve Orkestra Çalmaya Devam Ediyor (özgün adı: And The Band Played On), 1993 yapımı bir dram filmidir.

Film geçmişte AİDS gibi virüslerin yeni bulunmasını konu alıyor. Yardımcı rollerin birinde Steve Martin'in gözüktüğü filmde kısa olarak Richard Gere de görülebilir. Lily Tomlin de rol almaktadır. Film sinemalara girmemiş, ilk önce televizyonda gösterilmişdir.

Belgesel tadındaki bu yapımda iki şey bulacaksınız. Birincisi sevseniz de sevmeseniz de 'ayrımcılık' denilen silahın birgün dönüp dolaşıp sizi de vurabileceğini göreceksiniz. İkincisi 'bilim ve insan hayatının' ne kadar iç içe olduğunu, bilim ile ortaya konacak değerlerin insanoğlunun yaşamındaki etkilerini, bu etkinin yaratımında bir parça olmanın ne kadar güzel olabileceğini hissedeceksiniz.

Gerçek yaşama dair bu görsel dipnot bilim aşkı taşıyanlar' ve 'adı ne olursa olsu soyadı ayrımcılık olan olgunun insanlık ile bağdaşmazlığına inanlar için izlenesi nitelikte bir yapıttır.

5. 84 Charing Cross Road (1987)

New York'taki evinde haftalık bir edebiyat dergisi okurken Londra'da posta hizmeti veren bir kitapçının adresini gören kadın ile, Mark & Co., 84 Charing Cross Road'da çalışan Frank Doel arasında çok özel bir iletişim ve arkadaşlık başlar.

6. Büyük Çıkartma - Lo sbarco di Anzio (1968)

Düşmanın tuzakları, bir cesaret savaşı ve görkemli bir zafer. 

2. Dünya Savaşı’nın en kanlı zaferlerinden biri olan Anzio, tam 30,000 askerin ölümüyle sonuçlanan tam bir insanlık dramıdır. 1944’te yaşanan bu kahramanlık hikayesini izlerken tüyleriniz diken diken olacak.

7. Apollo 13 (1995)

Ron Howard’ın Apollo 13’ünde Amerika’nın Ay’a insanlı bir araç göndererek uzay yarışında Rusya’yı yakalamasından sonra 1970’lerde yaşanan Apollo 13 krizi gerçekçi ve olayların aslına sadık bir üslupla aktarılıyor.

Jim Lovell, Jack Swigert ve Fred Haise’den oluşan Apollo 13 ekibi, NASA’nın yürüttüğü beşinci uzay görevinin sırasında 'yarı yolda' oksijen tanklarından birinin patlaması yüzünden güç ve oksijen sıkıntısı çekmeye başlarlar ve aracın Dünya’ya dönmesi risk altına girer. Geri kalan oksijeni idareli kullanırken donma ve havasızlıktan ölme tehlikelerini göze alan ekip ne pahasına olursa olsun yörüngeden kurtularak Dünya’ya dönmeyi deneyeceklerdir. Fakat Houston’daki komuta merkezindeki görevliler hasar görmüş olan aracın atmosferden geçerken yanarak parçalanabileceğini tahmin etmektedir...

Ulusal bir krize dönüşen Apollo 13 macerası Amerika Birleşik Devletleri’nde uzayın keşfine ayrılan bütçede kısıtlamalara gidilmesini ve uzay görevlerinde insan hayatının güvenliğini sağlayacak yeni önlemlerin alınmasını gündeme getirmişti.

8. İlk Görüşte Aşk - At First Sight (1999)

Manhattan'lı bir mimar olan Amy (Mira Sorvino), gittiği bir tatil köyünde üç yaşından beri kör olan masör Virgil (Val Kilmer)'e aşık oluyor. Herkesin karşı çıkmasına rağmen, görmesini sağlayacak ameliyat için Virgil'ı ikna ediyor. Tedavi sırasında Virgil görmeye başlıyor ancak bu da ilişkilerinde problemler yaratmaya başlıyor. Virgil için dünya bir anda genişlemiş ve buna nasıl karşılık vereceğini bilememektedir.

9. Uyanışlar - Awakenings (1990)

Dr. Malcolm Sayer, insan ilişkileri çok zayıf olan ve hayatı boyunca labaratuvarlarda bilimsel araştırmalar yapan bir doktordur. Personel yetersizliği yaşayan bir hastane, başka başvuru olmadığı için Sayer'ı işe almak zorunda kalır. Dr. Sayer, tamamı çok uzun yıllardır bilincini kaybetmiş ve hareketsiz görünen hastaları tedavi etmek ister. Bir konferansta başka bir hastalık için geliştirilen L-Dopa adlı ilacın kendi hastalarına da derman olabileceğini düşünen Sayer, şansını denemek ister. İlacı Leonard Lowe üzerinde denemek için izin alan doktor, ilk başta başarılı olur ancak zamanla ilacın yan etkileri ortaya çıkmaya başlar.

10. Günlük - The Basketball Diaries (1995)

Jim, lise basketbol takımının başarılı oyuncularından biridir. Milli takımda oynama ve bir basketbol yıldızı olma hayalleri, uyuşturucu ile tanışınca yerini, New York sokaklarının acı gerçeklerine bırakır. 

Annesi tarafından evden atılması ile birlikte para bulup hayatta kalabilmek için her türlü suçu işlemekten çekinmeyen bir insana dönüşür. Suç, sefalet, çarpık ilişkiler ve ölüm gibi kötü tecrübelerle dolu bir yaşamla karşı karşıya kalmıştır. Ta ki, kendini kurtaracak şeyi, yazı yazmayı keşfedene kadar...

Jim Carroll’ın romanından uyarlanan Günlük, Leonardo DiCaprio’nun en başarılı performanslarından birine sahne oluyor.

11. Kör Nokta - The Blind Side (2009)

Babasının kim olduğunu bilmeyen, annesi uyuşturucu müptelası, 13 kardeşin arasında kimsenin umursamadığı Afro Amerikan genç bir çocuğun hayatı sokaklarda geçmektedir. Okuma yazma bilmeyen, okulda son derece başarısız olan bu çocuk, Cumhuriyetçi zengin bir aile tarafından himaye edilmeye başlandığında hayatı değişecektir. Okulda futbola başlayan genç, sonunda kendi yeteneğini keşfetmiştir. Ve bir gün Ulusal Futbol liginin en çok aranan sporcularından biri olacaktır.

Michael Oher'ın özyaşam öyküsünden uyarlanan The Blind Side / Kör Nokta filmindeki performansı ile Sandra Bullock'un Oscar kazandığı gibi, 30. Ahududu Ödülleri'nde En kötü kadın oyuncu ödülüne layık görüldüğünü de hatırlatalım.

12. Kurtlarin Kardeşliği - Le pacte des loups (2001)

18. yüzyıl Fransa’sındayız. Fronsac Şövalyesi ve Amerika’dan gelme kızılderili arkadaşı Mani, kral tarafından özel bir göreve yollanır. Gevaudan bölgesinde yüzlerce insan, gizemli bir yaratık tarafından vahşice öldürülmektedir. Cinayetlerin sorumlusunu bulmak üzere yola çıkan ikili, kurtların kardeşliğinin yaşatacağı kabuslara karşı hazırlıklı olmak zorunda kalacaktır.

Girift, ürkütücü bir öyküyü, tarihi doku içinde ve özel aksiyon sahneleriyle bezeli olarak sunan yapım, Fransa’da yılın en popüler filmlerinde biri olmuştu.

13. Bully (2001)

1993 yılında yaşanmış gerçek bir olaya dayanan film, bir grup gencin 'gıcık' kaptıkları bir arkadaşlarını öldürme planları üzerine gelişiyor. Bobby özellikle iş arkadaşı da olan Marty başta olmak üzere çevresindekileri psikolojik ve fiziksel olarak taciz eden bir gençtir. Marty'nin hamile arkadaşı Lisa da bu durumdan rahatsızdır. Bir gün O'nu öldürmenin herkes açısından en rahatlatıcı şey olacağına karar verirler.

Çevrelerine topladıkları birkaç arkadaşı ile plan yapmaya başlarlar. Ancak kafalarında tasarlayamayınca mafya tetikçisi olarak bildikleri bir başka genci daha plana katarlar ve yardım isterler. Sonuçta Bobby'i bir gece öldürmeyi başarırlar. Ancak bu dakikadan sonra her birinde pişmanlık ve panik havası esmeye başlar...

14. Carandiru (2003)

Carandiru olarak tanınan Sao Paulo Cezaevi'nde, iki mahkum arasında gerginliğe yol açan bir olay yaşanır. Mahkum Black Nigger, olayları çözümlemeye çalışan bir hakim gibi davranmaktadır. Derken gönüllü tıbbi uzman olarak bir doktor gelir...

Film, Sao Paulo Cezaevi'ne düzenli ziyaretler yapan ve oradaki yüzlerce mahkumun aşk ve tutku, suç ve arkadaşlıkla ilgili hikayelerini duyan bir doktorun izlenimlerine dayanıyor. Doktor aynı zamanda 111 kişinin öldüğü 1992 katliamında sağ kalanlara da tanıklık etmiştir.

15. Charlie Wilson's War (2007)

Charlie Wilson's War 2007 yapımı drama filmi. Senaryosunu Aaron Sorkin’in yazdığı “Charlie Wilson’s War”da, Afganistan’daki Sovyet işgali sırasında SSCB'ye karşı direnen mücahitlere gizli yollardan silah ve finans desteği sağlayan Teksas’lı kongre üyesi Charlie Wilson’un gerçek yaşam öyküsü anlatılıyor. 

Film 65. Altın Küre Ödülleri'ne 5 dalda aday olmuştur.Tom Hanks En İyi Aktör-Müzikal/Komedi, Philip Seymour Hoffman En İyi Yardımcı Aktör, Julia Roberts ise En İyi Yardımcı Aktris dalında ödüle aday gösterilmişlerdir. Aaron Sorkin En İyi Senaryo dalında ödüle aday olurken filmde En İyi Sinema Filmi - Müzikal/Komedi dalında ödüle aday gösterilmiştir

16. Sançez'in çocuklari - The Children of Sanchez (1978)

Sanchez'in Çocukları 1978 ABD Meksika ortak yapımı biyografik dramatik filmdir. Özgün adı The Children of Sanchez dir.

Amerikalı antropolog Oscar Lewis'in 1961'de yayımladığı aynı adlı romanından senaryosunu Cesare Zavattini ile birlikte yazan Hall Bartlett aynı zamanda filmin yönetmenliğini ve yapımcılığını da üstlenmiştir. Başlıca rollerinde Anthony Quinn, Dolores del Rio, Katy Jurado ve Lupita Ferrer'in oynadıkları filmin tema müziğini Chuck Mangione bestelemiş ve yorumlamıştır. Filmle aynı adı taşıyan bu parça Mangione'ye Grammy Ödülü getirmiştir. Mangione bu parçası ile Golden Globe'a da aday gösterilmişti. Aynı zamanda bu film büyükanne rolünde oynayan Meksika asıllı uluslararası film yıldızı Dolores del Rio (d.1905 - ö.1983)'nun 50 yıllık sanat hayatının son filmidir.

Filmde Mexico City'nin gecekondu mahallelerinden birinde erişkin dört çocuğu ile yaşayan dul Jesus Sanchez'in güç ekonomik koşullar altında verdiği hayat mücadelesi konu edilmektedir. Kitap 1961 yılında yayımlandığında, romandaki kişilerin ağzından Meksika Hükümeti ve devlet adamlarına yapılan eleştirilerin dozu ve üstelik kitabın bir yabancı tarafından kaleme alınmış olması nedeni ile Meksika'da yıllarca basılması ve satılması yasaklanmıştı. 17 yıl sonra çevrilen film ise Meksika'nın ortaklığı ile gerçekleştirilmiştir.

17. Dava - A Civil Action (1998)

Gerçek bir öyküye dayanan, hukuksal gerilim öyküsü A Civil Action, hırslı bir avukatın, sonradan kendi kişisel savaşına dönüşecek olan bir davayı üstlenmesiyle başlayan ve gelişen olayları anlatıyor. Jan Schlichtmann, ülkenin en büyük iki şirketine karşı sekiz aileyi temsil ediyor. Şirketler Massachusetts`in içme suyunu sağlayan Woburn`ü kirlettikleri ve sekiz çocuğun lösemiden dolaylı olarak ölmesine sebebiyet verdikleri için suçlanıyorlar. Çok basit görünen bu dava, genç avukatın hayatını değiştirecek olan karmakarışık hukuk savaşlarının içine düşmesine yol açacaktır.

18. Tehlikeli Aklın İtirafları-Confessions of a Dangerous Mind (2002)

Film, Chuck Barris isimli ünlü bir şovmenin Confessions Of a Dangerous Mind: An Unauthorized Autobiography kitabından uyarlanmış.

Barris'in anlattıkları, her ne kadar gerçeklikleri henüz ispatlanamamış olsa da, ilgi çekici: Şov dünyasında çalıştığı yıllarda, gizlice CIA adına çalıştığını ve uzun bir süre, gündüzleri şov yıldızı, geceleri tetikçi olarak yaşadığını iddia eden Barris'in hayatını senaryoya uyarlayan ise Charlie Kaufman.

19. Özgürlük Çığlığı - Cry Freedom (1987)

Sekiz Oscarlı 'Gandhi' filminin yönetmeni Richard Attenborough'un imzasını taşıyan 'Özgürlük Çığlığı', 1970'li yıllarda Güney Afrika'daki ırk ayrımına karşı birlikte savaşan iki arkadaşın gerçek öyküsünü konu ediniyor. 

Siyahi aktivist Stephen Biko ile beyaz gazeteci Donald Woods, zaman içinde birlikte mücadele etmeye başlarlar. Biko'nun hükümet güçleri tarafından öldürülmesiyle altüst olan Donald, tüm dünyanın yaşanan olaylardan haberdar olması için elinden geleni yapacaktır.

20. Ölüm Yolunda - Dead Man Walking (1995)

Şevkatli bir rahibe (Susan Sarandon), ölüm sırasını bekleyen bir idam mahkumundan (Sean Penn) çaresizlikle yazılmış bir mektup alır. Mahkumun idam edilmesine kadar geçen süre boyunca rahibe, sadece mahkumla değil onun kurbanlarıyla da yakınlaşarak empati kurar.

En sonunda rahibe, idam mahkumuna duyduğu empati ile işlediği suçların ağırlığının kavrayışı arasındaki paradoksu yaşamak zorunda kalacaktır.

Tim Robbins’in yönetmenliğinde, derinlemesine işlenen üç boyutlu karakterler ve yaşadığımız süre boyunca kendi kendimize sormaktan kaçındığımız sorulara dair analizleri içeren bir film, hiç kuşkusuz izlemeye ve üzerinde düşünmeye değer.

21. Şeytanın İkizi - The Devil's Double (2011)

Liongsgate’in para, iktidar ve çöküş konulu, etkileyici bir öyküye dayanan Şeytanın İkizi filmi, 1987 Bağdat’ının kanunsuz, taşkın ve şiddet dolu dünyasında tehlike dolu bir macera sunuyor.

Cepheden Saddam Hüseyin’in sarayına çağrılan Iraklı teğmen Latif Yahya, Saddam Hüseyin’in ehlikeyif, sadist, seks, şiddet ve eğlence düşkünü, “Kara Prens” unvanıyla adı kötüye çıkan oğlu Uday Hüseyin’in ‘fiday’ı, yani dublörü olması emredilince, kendini ‘kraliyet ailesinin’ üst kademelerinde buluverir. Kendisinin ve ailesinin hayatının bahis konusu olması üzerine, Latif Uday Hüseyin gibi yürümeyi, konuşmayı ve davranmayı öğrendikçe, önceki kişiliğinden ödün vermek zorundadır. Ama dünyada hiçbir şey Latif’i Kara Prens’in psikopat, uyuşturucu pençesindeki, hızlı arabalar, düşkün kadınlar ve şiddet dolu hayatının dehşetine hazırlayamazdı. Tek bir yanlış hamlesi bile hayatına mal olacak Latif, Uday Hüseyin’in kendi sırları içinde debelenip duran, şuh metresi Serap’la sahte bir iyi ilişki kurar. Ne var ki, Irak-Kuveyt savaşı patlak verip, Uday’ın yozlaşmış kabadayılık rejimi hepsini mahvetmekle tehdit edince, Latif şeytanın bataklığından kaçmanın ancak bedel ödemekle mümkün olduğunu anlar.

22. Dragon: The Bruce Lee Story (1993)

Karısı Linda Lee’nin anılarından uyarlanan film, iki kültür arasında kalmış Bruce Lee’nin kısa yaşamını gözler önüne seriyor. Hong Kong’da doğan 18 yaşında ABD’ye yerleşen ve burada doğu felsefesiyle savaş sanatının bir karışımı olan ‘Jeet – kune – do’ tekniğini geliştiren Lee’yi üne kavuşturan, Hong Kong’da çektiği kung – fu filmleriydi.

23. Alcatraz'dan Kaçış -Escape from Alcatraz (1979)

29 yıllık tarihinde Al Capone ve 'Birdman' Robert Stroud'u da barındıran hapishaneden firar edebilen çıkmamıştır. Ta ki üç adam bunu başarıp kayıplara karışıncaya kadar...

Dahi bir zekaya sahip bankacı soyguncusu rolünde Eastwood kaçış planını tüm detaylarıyla mükemmel bir şekilde yapmıştır. Alcatraz'da çekilen bu gerçek hikaye, bir Eastwood & Siegel filminden beklenen tüm güce ve etkileyiciliğe sahip...

24. Atalarımızın Bayrakları - Flags of Our Fathers (2006)

İkinci Dünya Savaşı’nın son dönemleri... Amerikan askerleri, Japon’ların kontrolündeki Iwo Jima Adası’nı ele geçirmektedirler. Çok kanlı geçen çıkartmanın ardından, beş Amerikan askeri, adadaki dağın zirvesine çıkarak zafer simgesi olarak Amerikan bayrağını dikerler. Kahraman ilan edilen bu askerlerin savaştan sonra evlerine döndüklerinde yaşadıkları çelişkili durumlar üzerinde duran film, gerçekler ile içi boş kahramanlıkların arasındaki farkı anlatmayı amaçlıyor. 

Amerika tarafından ele geçirilen bu adanın daha sonra atılacak atom bombasının kullanılması için de önemli bir stratejik merkez olmuş olduğunu ekleyelim. 

Bu savaştan sağ kurtulan askerlerden bir olan James Bradley’in anılarından yola çıkılarak yazılan aynı adlı romandan uyarlanan filmde, Clint Eastwood, amacının bir tarafı tamamen ’iyi’ ya da tamamen ’kötü’ olarak göstermeden, gerçek kahramanların aslında yitip gidenler olduğunu anlatmaya çalıştığını belirtiyor. Eastwood’un olaya bir de Japonlar açısından bakabilmek için eş zamanlı olarak Letters from Iwo Jima’yı da çektiğini belirtelim.

25. Food, Inc. (2008)

Gıda şirketlerinin yediklerimiz üzerinde ne gibi değişiklikler yapıp önümüze getirdiğini ve insanların bu konuda bilinçlenmesi üzerine fikirler ortaya koyuyor. Ayrıca yediklerimizin nasıl önümüze geldiğini bilsek bunları yemekten vazgeçeceğimize dair bizi uyarıyor. Bu durumu tersine çevirmek içinde çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Bunların arasında tarım komünitelerini desteklemek, yerel olarak üretilen yiyecekleri almak ve süpermarketlerden sadece organik yiyecekleri almak gibi öneriler bulunuyor.

26. Özgürlük Yazarları - Freedom Writers (2007)

23 yaşındaki idealist genç öğretmen Erin Gruwell (Hilary Swank), ilk ders günü için Wilson Lisesi’nin kapısından adımını atarken içine girmekte olduğu yepyeni dünyayı kucaklamaya hazırdır. Sınıfında çok çeşitli ırk ve toplum katmanlarından gelen sorunlu öğrenciler- vardır. Hepsinin de günü yaşamaktan başka umudu, beklentisi kalmamış gibidir. Gençlerin durumuna yüzeysel bakınca, paylaştıkları tek şey birbirlerine karşı nefretleridir. Derslere aktif katılımı şiddetle reddettikleri gün gibi ortadadır. Buna rağmen Erin günlük bazda onların ilgisini çekebilmek için çeşitli yöntemler denemeye çalışır. Ancak filmin odak noktasına getto gerçeklerinin gelmesi uzun sürmez. Erin’in sınıfındaki bir Latin çete üyesinin yakından tanıklık ettiği ırkçı kökenli çeteler çatışmasının yankıları ve Erin’in ders sırasında yasakladığı ırkçı karikatür yüzünden sınıfta ateşli tartışmalar başlar. Öğrenciler, genç öğretmeni kendilerini dinlemeye zorlarlar. İdealist gözlüklerini çıkartmasını, gençlerin sokaklardaki ilan edilmemiş savaş ortamından hayatta kalış hikayelerini dikkate almasını isterler. Erin artık öğrencilerle iletişim kurmaya başlamıştır. Sınıfa öncelikle müziği ve bir başka tür gettonun edebiyatı kabul edilen “The Diary of Anne Frank”ı getirir. Bu basit araçlar sayesinde, hoşgörüsüz ortamın acısını çeken ve kendi topluluklarının dışındaki dünyayla sürekli mücadele halinde olan öğrencilerin gözlerini açmaya başlar.

27. Friday Night Lights (2004)

İçindeki aksiyona rağmen dokunaklı; son derece sarsıcı bir anlatım. Senaryosu, oyuncuları ve tarzıyla sıradışı ödüllü bir çalışma. Teksas'ın ekonomik kriz yaşayan kasabası Odessa'daki lise futbol takımı ard arda başarılı olunca kasabanın umudu ve şerefi olmuş, oyuncu gençlerin üzerindeki manevi baskı artmıştır. Ancak takımın yıldızı Bobby ciddi bir sakatlık geçirince spor kariyeri biter. Başarısı riske giren takımın koçu, her şeye rağmen umudunu yitirmemiştir. Küçük kasabadaki insan tiplemeleri, gençlerin birbirleri, hayat ve kendileriyle yaşadığı çatışmalar spor ve aksiyonun müthiş temposu da katılarak anlatılmış.

28. Full Metal Jacket (1987)

Usta yönetmen Stanley Kubrick’ten Vietnam savaşına iki aşamalı dramatik bir bakış.

Savaşın en yoğun olduğu dönemde Amerikalı gençler gönüllü olarak da olsa korku içinde askere alınmaktadır. Çavuş Hartman tarafından eğitime alınan bir grup asker, Vietnam şartlarına hazır olabilmeleri için çok zorlu bir eğitimden geçerler.

Vietnam’a gittiklerinde, aldıkları eğitimin ve o sırada yaşadıkları zorlukların aslında hiçbirşey olduğunu görürler. Aldıkları emirleri uygulayabilmek için canlarını feda etmek zorunda kalacaklardır...

29. Hayalet ve karanlik - The Ghost and the Darkness (1996)

1896 Afrikası'nda kudurmuşcasına insanlara saldıran vahşi bir çift aslan demir yolu yapımını durdurmuştur. Canavarlar birlikte avlanmakta, ne insandan ne de kurşundan korkmamaktadırlar. Dahası, yemek için değil zevk için öldürmekte, kendilerini bekleyen tüm tuzakları doğaüstü bir güçle sezebilmektedirler. Usta avcı Remington (Douglas) ve mühendis Patterson (Kilmer) canavarlarla savaşmak üzere bölgeye gelirler. İnsanın vahşi doğaya karşı bu mücadelesinde, avcılar kendilerini av olarak bulacaklardır.

30. Büyük Baskın - The Great Raid(2005)

İkinci Dünya Savaşı tüm dehşeti ile sürerken 500 Amerikan askeri esir alınır. Teğmen Henry Mucci komutasındaki 6. bölüğün askerleri, esir düşen arkadaşlarını kurtarmaya kararlıdırlar. Fakat bu kurtarma operasyonu, belki de ölümle eş değerdir. Çünkü düşman sınırından 30 mil kadar içeri girmek zorundadırlar.

Bir diğer zorluk ise esir tutulan askerler, kötülükleri ile ün salmış bir kampta tutulmaktadırlar. Fakat 6. bölüğün tüm askerleri, neredeyse imkansız görünen bu görevi başarmaya kararlıdırlar.

Gerçek bir hikayeden yola çıkan filmin senaryosu, Amerikan tarihindeki en başarılı askeri operasyonlardan biri olarak değerlendirilen bir kurtarma görevine değiniyor.

31. The Greatest Game Ever Played (2005)

20. yy ın başında genç bir golfçü olan Harry Vardon şampiyon bir golfçüye dönüşür ama o olağanüstü yeteneklerine rağmen İngiliz centilmenliğine aykırı izler taşımaktadır. 12 yıl sonra, genç bir amerikalı, Francis Coumet, aynı önyargıya karşı savaşmak zorunda bırakılmıştır, ve bu şans kendine amerikan açıkta en büyük idolüne karşı yarışma şansı yaratmıştır.

32. Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar -He's Just Not That Into You (2009)

Bir telefonun başına oturmuş, daha önce sizi arayacağını söylemiş erkeğin geri aramasını mı bekliyorsunuz? Ya da kız arkadaşınızın artık sizinle niye uyumadığını anlayamıyor musunuz? Ya da belki ilişkinizde ileri adım atamıyorsunuz. Belki de sadece o kişi size göre değildir.

Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar? birbiriyle bağlantısız, 20'li 30'lu yaşlarında Baltimore'lu bir grup insanı konu alıyor. Söz konusu insanlar ilişki havuzunun sığ kısmından evlilik hayatının derin ve bulanık sularına doğru ilerlerken bir yandan karşı cinsin işaretlerini okumaya, bir yandan da ?istisna yoktur? kuralına istisna oluşturmaya çalışıyorlar.

33. Onaltıncı Raund - The Hurricane(1999)

Onaltıncı Raund, 1999 yapımı biyografik film. Yönetmen Norman Jewison, başrol oyuncusu ise Denzel Washington'dır. Armyan Bernstein ve Dan Gordon'ın kitabı Lazarus and the Hurricane, Sam Chaiton ve Terry Swinton ise Rubin Carter'ın kitabı The 16th Round'dan esinlenerek meydana getirilmiş bir yapımdır.

Film çoğunlukla medyadan olumlu eleştiriler aldı, bazı particiler Carter'ın davranışlarını yanlış buldu.

34. Into the Wild (2007)

Sean Penn’in yönettiği ve Emile Hirsch, Vince Vaughn, Catherine Keener ile Kristen Stewart’ın oynadığı 'Into The Wild', Jon Krakauer’in 1996 yılında yayınlanan ve Christopher McCandless’in yaşamının anlattığı aynı adlı kitabından uyarlanan bir film.

2007’nin En İyi 10 Filmi listelerinin çoğunda adı geçen bu tutkulu, dokunaklı ve şiirsel ilahi, ülkemizde ilk olarak Uluslararası İstanbul Film Festivali'nda gösterilmişti. Filmi merakla bekleyenlere önümüzdeki aylarda vizyona gireceğini belirtelim.

1992 yılında okulunun en iyi öğrencilerinden biri olarak mezun olan sporcu Christopher McCandless, tüm varlığını ve yaşadığı ayrıcalıklı hayatı bırakarak Alaska’nın vahşi doğasına doğru otostopla bir yolculuğa çıkar. Yol boyunca hayatını şekillendiren bir dizi karakterle tanışan Christopher, cesur bir maceracı mıdır, yoksa toy bir idealist mi?

35. Jarhead (2005)

Tanımadığın, hatta göremediğin bir düşmana karşı, tam olarak kavrayamadığın nedenlerle savaşmak zorunda kalırsan; seni alaycılığın ve belki de hayatı hafife alışın kurtarır. Körfez Savaşı'nda, hayatında ilk defa gördüğü çölün ortasında, sınırların ufuk çizgisini bile aştığı bu ülkede, er Swoff'u ayakta tutan tek şey kesintisiz gönüllülük olacaktır.

Körfez Savaşı'nda Amerikalı askerler saç tıraşlarından dolayı kendilerine Kavanozkafa (Jarhead) lakabını takarlar. Muhtemelen bu ironik mizah anlayışıyla da korku dolu ruhlarını ayakta tutacaklardır.

Amerikan Güzeli'nin yönetmeni Sam Mendes, Amerikan rüyasını bu kez da ters açıdan değerlendiriyor. 

Anthony Swofford'un 2003'te yayınlanan ve dünyanın en çok satan kitapları arasına giren Jarhed'i beyazperdeye uyarlanırken ekibin en büyük avantajı Walter Murch. İngiliz Hastayla ses ve kurgu dallarında Oscar'a uzanan Murch'un Mendes'e yeni bir soluk getireceğini düşünmek hata olmaz.

36. Marley & Ben - Marley & Me (2008)

Hayvan sever yeni evli çift John ve Jenny, çocuk yapmadan önce köpek almaya karar verirler. Efsanevi müzisyen Bob Marley’nin ismini alan küçük yavru köpekleri hemen büyümüştür. 

Ancak Marley eğitimine cevap vermemektedir ve sahiplerinin emirlerini hiçbir zaman uygulamaz. Gün geçtikçe Marley evi mahvetmeye başlar. Bir ailenin iyi bir ders aldığı sevimli ama bir o kadar da hınzır köpeğin komik ve keyifli hikayesi.

37. Kötü Kızlar -Mean Girls (2004)

Zoolog olan ailesi tarafından Afrika’da bir köyde büyüyen Cady, en güçlünün hayatta kaldığı ilkesini yaşayarak öğrenmiştir. 

Ancak 15 yaşına gelip liseye başladığında orman kanunlarının yepyeni bir boyut kazandığını farkeder. Okulun en popüler kızının eski sevgilisine aşık olunca işler Cady için epey karışacaktır.

38. Midnight In The Garden Of Good And Evil / İyi Ve Kötünün Bahçesinde Geceyarısı (1997)

Bir cinayet üzerine konulu filmde John Kelso isimli bir yazar (John Cusack, karakter John Berendt'den esinlenerek yaratılmıştır) gazetede yayınlayacağı bir yazı için Savannah'a parti için gelir. Burada egzantrik bir kişiliğe sahip Jim Williams (Kevin Spacey) ile tanışır. Ama ertesi gün Kelso gitmemeye karar verir, çünkü burada bir cinayet işlenmiştir. Bir erkek jigolo (Jude Law) öldürülmüştür ve baş sanık eşcinsel olduğu ortaya çıkan Williams'dır. Kelso artık olayı çözmeye çalışacaktır.

39. Never Cry Wolf (1983)

16 yaşındaki Loren ve ailesinin yeni bir komşuları olmuştur. Köpeği ile yaşayan bu iyi görünümlü, bekar adamda, Loren, gizemli ve tehlikeli bir şeyler hisseder. Bazı belirtiler teker teker ortaya çıkmaya başladığında adamla ilgili şüpheleri daha da artar. Komşusunun davranışlarıyla ilgili takıntılı hale gelen Loren, adamın, aç bir kurdun sessizce avını izlediği gibi geceleri kendisini izlediğinin farkında değildir. Yerel televizyondaki av programının sunucusu Redd Tucker, kendisine karşı gizli hisleri olan bir kurye gençle Loren, bu kana susamış ölümsüz yaratığın sırlarını, dolunay altında açığa çıkarmak için hazırlanmaktadı

40. Tek Başına - North Country (2005)

Josey Aimes (Charlize Theron) Sam ve Karen isimli iki çocuk annesi olan fakat ilk çocuğunu bir tecavüz kendisine yapılırken doğurmuştur. Bir süre sonra evlendiği adamdan da şiddet kendisine uygulayınca annesi ve babasının yanına gider. Babası Josey'i pek sevmez ve onunla pek konuşmaz. Kuaförlük yapan Josey bu işte pek iyi para kazanacağını düşünmemektedir. Tek isteği iki çocuğuna bakmaktır. Burada eski arkadaşı Glory ile karşılaşır. Glory madende çalışmaktadır ve Josey'in babası da öyle. Şimdi Josey madende çalışmaya başlar ve bir süre sonra kendisine cinsel taciz yapılınca gittikçe hayatı kötüye doğru gider ve Glorynin eskiden meşhur bir hokey oyuncusu olan avukat arkadaşı Bill White’ye (Woody Harrelson) yardıma gider. Şimdi Bill ve Josey şehrin ilk cinsel taciz davasını açacaklardır. Ancak işler karışmıştır, tehdit edilen diğer maden işçileri Josey'in tarafında değildirler ve Glory ise garip bir hastalığa yakalanmıştır ancak Josey umudunu yitirmeden davasını sürdürür.

41. Babam ve Ustam - Padre padrone (1977)

Film, yirmi yaşına kadar okuma yazma bilmediği halde şimdi bir dil bilimi uzmanı olan Sardunyalı çoban Gavino Ledda'nın gerçek öyküsüdür. Babası, Gavino'yu henüz altı yaşındayken okuldan alır. Başka seçeneği yoktur; eğitim, zenginlere özgü bir ayrıcalıktır ve Galvino çoban olmak zorundadır. Okuldan alınınca, çocukluğunu ve ergenlik çağının büyük bölümünü dağlarda babasının koyunlarını güderek ve sade bir yaşam sürerek geçirir. Galvino, yıllar sonra ordudayken lise diplomasını alır ve üniversiteye gitmeye karar verir. Eve döndüğünde babası onu yine çoban yapar, ama Galvino adadan anakaraya dönmeye kararlıdır.

42. Kelebek - Papillon (1973)

Yıllar geçse de, zaman zaman tek bir karesi olsa gözümüzün önünden hızla geçecek ve o kareye yüklediğimiz anlamla belki içimiz ürperecek, belki de yüzümüze tatlı bir tebessümle hafif bir acı karışacak. Ve işte “Kelebek”. Heri Charriere’in ünlü romanı “Şeytan Adası”ndan beyazperdeye uyarlanan film gösterildiği ülkelerde gişe rekorları kırarak süper filmler arasına girdi. Steve McQueen ve Dustin Hoffman’ın rollerini ustalıkla oynadıkları film, ihtilalden sonra hapis cezasına çarptırılan bir grup Fransız mahkumunun yaşamını anlatıyor. “Kelebek”, gerçek bir yaşam öyküsü... Suçsuz yere kürek cezasına çarptırılan Kelebek’in, her türlü otoriteye, baskıya ve sınırlamalara rağmen hürriyetine kavuşmak için verdiği inanılmaz mücadeleyi anlatıyor.. 

Unutulmaz sekans: Kelebek’in, hücresinde aç kalmamak için yakaladığı böceği yemesi...

43. Mücadele tepesi - Pork Chop Hill (1959)

Film 1953 yılının Nisan ayında, Kore Savaşı 'nın son zamanlarında geçer.Amerikan 7.ci Piyade Tümeni 'ne ait bir bölük Amerikan askeri ile Çinli askeri birlikler arasında hiçbir stratejik veya taktik değeri olmayan Pork Chop adlı bir tepenin alınması ve elde tutulması için yapılan kıyasıya mücadele anlatılmaktadır.Bu mücadele her iki taraf için de tartışmalı ve gereksiz kabul edilir.Zira ateşkes çok yakındır ve tepenin herhangi bir önemi yoktur.Yakında başlayacak olan ateşkes görüşmelerinde masada bir koz olarak kullanılmak üzere onca askerin gereksiz yere feda edildiği ileri sürülmüştür.

44. Halk Düşmanları - Public Enemies (2009)

Bryan Burrough'un Türkiye'de yayınlanmayan Public Enemies: America's Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI, 1933-43 (Halk Düşmanları: Amerika'nın En Büyük Suç Dalgası ve FBI'ın Doğuşu) adlı kitabından uyarlanan filmin Hollywood’un gerçek bir hikayeye en çok yaklaşan filmlerden birisi olarak değerlendiriliyor.

Olaylar Amerika'nın Büyük Bunalım yıllarında gerçekleşir ve dönemin en ünlü suçluları ve yeni oluşan FBI arasında yaşananlar anlatılır.

Temmuz ayında ülkemizde vizyona girmesi beklenen filmin başrollerinde iki sevilen isim Johnny Deep ve Christian Bale var.

45. Çıt -Rabbit-Proof Fence (2002)

30’lı yıllarda yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkılarak gerçekleştirildi. 1931 yılında Avustralya yerlisi çocuklar ailelerinden koparılarak uzaklarda bir kampta toplanmaktadırlar. Yerli çocuklar varlıklı ailelere hizmetçi olarak verilmektedir.

Üç kız çocuğu kaderlerine boyun eğmemeye karar verip, yeniden annelerine kavuşmak için kaçmaya kalkışır. Önlerinde binlerce millik bir yol vardır. Tavşana karşı konulmuş bir çiti takip ederek özgürlüklerine giden yolu takip etmeye başlarlar.

Phillip Noyce’ın yönetmenliğini üstlendiği yapım pek çok ödül kazandı. 20.yy’ın başlarında Avustralya’da yaşanlara dair etkileyici bir hikaye.

46. Göklerin hakimi - Reach for the Sky (1956)

Ergenlikten yeni çıkmış Hughes, babasının matkap ucu fabrikasından kalan serveti, I. Dünya Savaşı'nda savaşan uçakları konu alan 'Cehennem Melekleri' adında bir film çekmek için kullanmak gibi çılgın bir karar alan Hughes, benzeri olmayan bir film yapmak üzere yola çıkar ve bu yol ona büyük bir şöhreti de beraberinde getirir.

47. The Right Stuff (1983)

Amerika'nın gökyüzüne hakim olma ve uzaya yolculuk hayalleri destansı ve görkemliydi. Philip Kaufman'ın Tom Wolfe'un The Right Stuff' adlı romanından uyarladığı, yedi cesur astronot ve maceracı bir test pilotunun yaşamını, ve yaşadıkları renkli dönemi anlatan bu film de öyle.

Dört Oscar Ödülü sahibi The Right Stuff, öncü Merkür astronotlarının yaşamını anlatıyor. Shepard, Grissom, Glenn, Carpenter, Schirra, Cooper ve Slayton isimli bu adamlar, ilkel bir uzay aracıyla yeni ufuklara yol alan ilk Amerikalılar oldular.

Sam Shepard (Yeager), Ed Harris, Dennis Quaid, Barbara Hershey, Fred Ward ve diğerleri bu sıcak, duygulu, eğlenceli efsanede biraraya geliyor.

48. Zaferyolu - Seabiscuit (2003)

Pleasantville’in yönetmeni Gary Ross’un ikinci filmi olan Seabiscuit, efsanevi yarış atı Seabiscuit’in gerçek hikayesini anlatıyor: Jeff Bridges’in canlandırdığı Seabiscuit’in sahibi Charles Howard, boksörlükten gelen ve kısmi kör olan jokey Red Pollard ve seyis Tom Smith ile birlikte kimsenin başarılı olmasına ihtimal vermediği Seabiscuit’in tarihi başarılar kazanmasını sağlarlar.

Gary Ross’un olayları gerçek hikayeye sadık kalarak aktardığı filmde Seabiscuit’i başarıya taşıyan üçlünün başlangıçtaki umutsuzluğunun ve olayların geçtiği 1930’ların Amerika’sının buhranlı atmosferinin altı çiziliyor.

Neredeyse tüm varlığını kaybetmiş eski bir milyoner olan Howard, boksörlükten jokeyliğe uzun ve zorlu bir geçiş dönemi yaşayan Pollard ve şehir hayatına ve yeni işine adapte olmakta güçlük çeken kovboy Smith’i bir araya getiren ve bir anlamda umutsuzluğun içinde umudu bulmalarını sağlayan Seabiscuit’i başarıya taşıma hayali gerçekleştiğinde dönemin ekonomik sıkıntı ve buhran içindeki Amerikan toplumuna önemli bir moral kaynağı olmuştu.

49. Tibet'te Yedi Yıl - Seven Years in Tibet (1997)

Heinrich Harrer’in kendi yaşamını anlattığı kitaptan yola çıkılarak hazırlanmış “Tibet’te Yedi Yıl”, insan kişiliğinin geçirebileceği değişimin güzel bir örneğini sunuyor izleyiciye. 1939 sonbaharında, ünlü Avusturyalı dağcı Heinrich Harrer ve arkadaşı Peter Aufschnaiter, Himalayalar’ın en yüksek tepelerinden birisi olan Nanga Parbat’a tırmanmak üzere yola koyulurlar. Ancak, elverişsiz hava şartları ve çığ tehlikesi onları engeller. Dağcılar kamp yerlerine dönerken, İngiliz askerleri tarafından yakalanıp bir esir kampına götürülürler. Başarısızlıkla sonuçlanan birçok kaçma girişiminin ardından, Harrer ve Peter en sonunda Hindistan’ın dağlarından geçip Tibet’e kaçmayı başarır. Zorluklarla göğüs göğüse mücadele ettikten sonra bu iki adam kutsal şehir Lhasa’ya varır. Lhasa halkı ilk önce Harrer ve arkadaşını yabancı oldukları için yadırgasa da kısa sürede onları aralarına kabul eder. Bu arada, Harrer, 11 yaşındaki dini lider Dalai Lama’nın dikkatini çeker. Aralarında bir dostluk başlar ve Harrer, Dalai Lama’ya İngilizce ve coğrafya öğretip Batı’yı anlatır. Harrer, Tibet’te yedi yıl sürecek macerası sırasında büyük bir politik çalkalanmanın yanında genç Dalai Lama’nın arkadaşlığına ve ruhsal aydınlığına da şahit olur.

50. Shake Hands with the Devil (2007)

1994'te, 6 Nisan 16 Temmuz tarihleri arasında Ruanda'da, çoğu tutsi kabilesinden 800.000 kadın, erkek ve çocuk vahşice katledildi. 

Birleşmiş Milletlerin görevlendirdiği Kanadalı Korgeneral Roméo Dallaire, yetersiz bilgi ve eğitimsiz güçleriyle bölgeye yollandı, ancak katliama engel olamadı. Dallaire, dokuz yıl sonra yazdığı kitabında vicdanının sesini dünyaya duyurdu. Hotel Rwanda'da başka bir açıdan ele alınan insanlık trajedisinin gayriresmi tanıklığını gözler önüne seren Şeytanla El Sıkışmak, olayı aynı adlı kitabına dayanarak Dallaire'in kendi ağzından anlatıyor...

51. Sosyal Ağ - The Social Network (2010)

2003 yılında bir sonbahar akşamı, Harvard Üniversitesi öğrencisi ve bilgisayar programcılığı dahisi Mark Zuckerberg, bilgisayarının başına oturur ve yeni bir fikir üzerinde çalışmaya başlar. Çılgın içerikli web günlüğü ve programlama sonucunda, üniversite yurdundaki odada başlayanlar, kısa sure sonra global düzeyde bir sosyal network oluşturacak ve iletişimde devrim yaratacaktır.

Yalnız geçen altı yıl ve 500 milyon arkadaştan sonra Mark Zuckerberg dünya tarihindeki en genç milyarder olmuştur. Ancak başarı bu genç girişimciyi hem kişisel hem de yasal karmaşalara sürükler.

Facebook'un kurucusunun hikayesinin beyazperdeye taşıyan film, Ben Mezrich’in “The Accidental Billionaires”adlı kitabından uyarlandı.

52. Stonewall (1995)

Stonewall, 1995 yapımı tarihi komedi-dram filmidir. Eşcinsel tarihçi Martin Duberman'ın eş isimli hatırasından esinlenen Stonewall, çağdaş Amerikan gey hakları hareketinde tanımlayıcı bir olay olan Stonewall ayaklanmalarından önceki haftaları kapsayan kurgudan hikâyedir. Stonewall, Britanyalı yönemten Nigel Finch'in AIDS'e ilişkin bir hastalıktan ölmesinden önce yönettiği son filmidir.

Stonewall'ın kadrosunda Guillermo Díaz, Frederick Weller, Duane Bouette ve Brendan Corbalis vardır. Dwight Ewell ile Luis Guzmán de cameo rolleri oynarlar.

Filmin kurgusal bir eser olmasına rağmen Finch, ayaklamalar sırasında Stonewall Inn'de bulunan bir çok kişi ile çekilen röportaj metrajları filme aktararak belgesel tarzında unsurlar yaratır. Yunan koro tadında bir boyut yaratmak için film boyunca oyuncuların şarkılar ile dudak uydurma yapmalarını da filmin arasına serpiştirir.

Film, Rikki Beadle-Blair tarafından bir tiyatro oyununa uyarlanmıştır; galası 2007'de Londra'da ve Edinburgh Film Festivali'nde yer aldı.

53. Syriana (2005)

Bob Barnes emekliliği yaklaşmış, görev başındaki son günlerini masasında kahve içerek geçirmeyi planlayan tecrübeli bir CIA ajanıdır. Ancak kendisine yapılan bir teklif planlarını bozar. Prens Nasir suikastini düzenlerse terfi alarak emekli olma şansı yakalayacaktır.

Nasir, İran Körfezi'ndeki doğalgaz ve petrol zengini bir ülkenin, tahta geçmesine kesin gözüyle bakılan karizmatik varisidir. Babasının politikalarından farklı tutumlar sergileyen genç prens, ülkesindeki doğalgaz çıkarma haklarını büyük bir Amerikan şirketinden alıp Çinlilere verince enerji piyasasında dengeler bozulur.

Bryan Woodman piyasalarda yıldızı yükselen genç bir adamdır. Eşi ve çocuklarıyla katıldığı Prens Nasir'in davetindeki bir kazada küçük oğlunu kaybedince, durumu hafifletmek isteyen prensten beklenmedik bir iş teklifi alır.

Trafikle Oscar'a uzanan Stephen Gaghan'dan siyaset, güç ve bu çerçevede eriyip giden sıradan insanlar üzerine çarpıcı bir yapım.

54. Yakin tehlike - Thirteen Days (2000)

1962 Ekim'in olağanüstü 13. gününde Dünya düşünülmeyecek kadar büyük bir felaketin eşiğindeydi. Dünya'daki tüm insanlar Sovyetler Birliği ile A.B.D. arasındaki nükleer değiş tokuş nedeniyle dünyanın sonunu getirmekle tehdit eden sinir bozucu politik diplomatik ve askeri bir yüzleşmenin sonucunu heyecanla bekliyorlardı. 13 gün Küba füze krizi nedeniyle Amerikan Başkanlığı'nın gücünü kaybetmesi tehlikesiyle karşı karşıya gelmesini yönetmen Roger Donaldson tarafından dramatik incelenmesidir. Amerika Başkanı'na özel yardımcı olarak hizmet eden O'Donnell, krizi Beyaz Saray'ın içerisindeki kişi olarak olayı tümüyle gören anahtar kişidir. Ofisi, Başkan'ın oval ofisine ve Beyaz Saray'daki Kennedy'lerin sahne arkasındaki ana figürdür. Filmde, D'Donnell modern tarihin en tehlikeli dakikalarını oluşturan bu dikkat çekici olayda Başkan'a bir yol gösterici olarak hizmet etmektedir.

55. The Train (1964)

Film, II. Dünya Savaşı'nda, Almanlar'ın Fransa şatolarından kaldırdıkları sanat eserlerini taşıyan bir treni durdurmaya çalışan Fransız direnişçilerinin öyküsünü konu alıyor...

56. Bir Zamanlar Askerdik - We Were Soldiers (2002)

Ölüm Vadisi'nde kazanma ve hayatta kalma mücadelesi.... 

Size sağ döneceğiniz sözü vermiyorum diyen Albay Harold G. Moore'un (Mel Gibson) peşinden giden 400 cesur asker 4000 kişi ile savaştı. Nedenini anlamadıkları bir savaştı ve ne kazanan ne de kaybeden oldu. Albay, savaş alanına ilk ayak basan, son terk eden olmaya söz verdi. Geride kimseyi bırakmayacaktı: Ölü ya da diri... 

Savaş filmlerinin ustası Mel Gibson'dan 'Braveheart' ve 'Patriot' filmlerinden sonra müthiş bir oyunculuk daha...

57. Lekeli Adam - The Wrong Man (1956)

Lekeli Adam, Hitchcock filmlerinin en iyilerinden. Öykü gerilim dolu, görüntüler muhteşem ve dahice olduğu kadar korku dolu... Gerilimin efendisi kendisine benzeyen bir soyguncu tarafından işlenen suçlar için yargılanan masum bir adamın hikayesini anlatıyor.

58. Zodiac (2007)

San Francisco’yu yıllarca dehşete boğmuş bir seri katil, bu katili yakalamayı kendilerine takıntı haline getirmiş dört adam ve gerçeklerden yola çıkan bu hikayeyi perdeye taşıyan, seri katil filmlerinin başarılı yönetmeni David Fincher...  Seri katilin bıraktığı ipuçlarını takip ederek olayı aydınlatmayı kendilerine saplantı haline getiren bu dört adamın hayatı, artık katilin hareket alanı içinde şekillenmektedir. Yıllar boyu saldırılarını kesmeyen ve yok olmuş görünürken birden bire yeniden ortaya çıkan bu seri katil, sadece onu yakalamaya çalışanların değil, bütün şehrin kabusu olacaktır. Kurbanlar sadece öldürülenler değil, şehirde yaşayan tüm insanlardır.  Yedi, Oyun, Dövüş Kulübü filmleri ile gerilim sinemasında kendine özel bir yer edinen David Fincher, Zodiac’ın dehşetini estirdiği yıllarda San Fransisco’da yaşayan ilkokul öğrencisi bir çocuktu. Yönetmen, çocukluk dönemini çok etkileyen bu seri katilin hikayesini yıllar sonra beyazperdeye taşıyor.

59. Bay Evet - Yes Man (2008)

Carl hiç sosyal olmayan arkadaşlarını sürekli eken karısından yeni ayrılmış ve bütün hayatı evde tek başına film izlemekten ibaret olan bir erkektir. Fakat bir gün bir arkadaşının da ısrarıyla bir terapiye gider. Terapide ona her şeye evet demesi ve asla hayır cümlesini kullanmaması aşılanır. Terapiden sonra ilginç bir şekilde Carl her hayır dediğinde başına kötü olaylar gelmeye başlar. O artık her şeye evet demek zorundadır. Para isteyen evsizlere cüzdanını vermek ve arkadaşının karısının partisini düzenlemek başlıca kabul ettiği şeylerdir. Dediği evetlerin sonunda ise çok komik bir aşk yaşayacaktır.

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu