İstanbul bugün neredeyse 15 milyona yaklaşmış nüfusuyla dünyanın en büyük mega kentlerinden biri. Ancak ona artık tepeden bakınca devasa bir şantiye ve çarpık kentleşme görüyoruz. Türkiye'de işlenen her 100 suçun 20'si İstanbul'da işleniyor. Trafik sorunu ise aşılamıyor. Merkezi New York'ta olan araştırma şirketi Mercer 'Yaşam kalitesi en yüksek kentler'i sıraladı. Sonuçlara göre, 2016 yılında 122. sırada olan İstanbul, bu yıl tam 11 sıra geriledi ve 133. sırada yer aldı.
kaç gündür hava yağmurlu istanbul da. bu gün sigara içerken dedim ulan TOPRAK kokusunu özledim beee. ne toprak kaldı ne ağaç :(
Köyleri de fena halde bozmaya başladı bu hükümet. Dokunulmamış, zarif bir doğa yerine zevksiz, yıkıcı ve suni bir şantiye alanına dönüşüyor kırsal. Dünyanın en güzel doğal alanlarından biri olan Ayder'i bile betonlaşmaya açan zihniyetin açıkça söylüyorum yazıklar olsun! Yeşilırmak kenarında oturuyorum; adım başı barajlar yüzünden artık ne ırmak kaldı akan , ne ekosistem kaldı, ne doğanın güzelliği... Köyümüzde herkes söylüyor; 15 yıl önce ilaçsız yetişen domates, karpuz vb. gibi ürünler artık ilaçla bile yetiştirilemiyor. Adım başı yapılan barajlar nem oranını artırarak, hem astım vb. gibi hastalıkların artmasına hem de kışın havanın fazla soğumasını engelleyerek meyve vermesi için kış soğuklaması gereken bitkilerin verimsiz olmasına yol açıyor. 10 yıldır köyde sincap vb. hayvanlar göremiyorum..... Daha neler neler, sonumuz bu gidişle hayır değil. İnşallah sonumuz hayır olur.
Ben çocukken; İstanbul'da gece saat 12'lere 1'lere kadar sokakta oyun oynardık.. Ben çocukken; İstanbul'da kapı kitlemezdik, hatta anahtarlar kapının dışında uyurduk, kapılarımız da sıradan ahşap kapılardı.. Ben çocukken; İstanbul'da yağmur yağdığında toprak kokardı.. Gökyüzündeki yıldızlara bakarken uyurduk, astronot olma hayali kurardık tabi o zamanlar.. Ben çocukken; İstanbul'da yediğimiz her şeyin lezzeti vardı.. Şimdi her şey suni; meyveler de insanlar da.. Gitmek istiyorum artık buradan.. Her gün yavaş yavaş ölmek istemiyorum artık..