Türkiye'nin göç hikayeleri hiç bitmiyor. yoksulluk ve hayat şartları ile yıllardır iç içe olduğumuz iç göçlere, savaşların da eklediği dış göçler eklendi. Şehirler, mahalleler, sokaklar, parklar ve hatta sahiller yoksulluk, şiddet ve ayrımcılıkla mücadele eden insanlarla dolu. Bazılarımızın onlara el uzatmak için empatiye ihtiyacı yok. Bazılarımız ise hala onları, ekmeğimizi azaltacak fazladan boğaz ya da yaşam standardımızı düşürecek bir tehlike olarak görüyor. Oysa toprağını ailesini, işini, itibarını, hatta bir zamanlar olduğu insanı bile geride bırakmış bu insanları kucaklamak için onları anlamamız gerekmiyor. Maalesef hiç kimse onların yaşadıklarını yaşamadan onları anlayamayacak. Hiç kimsenin onları anlamak zorunda kalmadığı, onlarınsa kendilerini anlatmak zorunda olmadığı bir dünya hala mümkün.
üzücü bir durum tabi ki o ayrı ama geldikleri yerlerde bıraktıkları etkileri de konuşmak lazım. Ayrıca biz bile kendi ülkemizde değer görmezken siz ne bekliyorsunuz ki ?
bende göçmenim mübadelede evimizi herseyimizi bıraktk bize sadce 2 karş toprak verildi çiftçilk yaptık çalıştık cok çalıştık haram lokma yemedk turk olduğumuz halde turkiyeye geldik yine eşit haklara sahp olamdk neyimz varsa çalışarak kazandk.. hırszlk yapmadık işyeri basmadık dilenmedik... duygu sömürüsü hele hiç yapmadık. bu insanları vicdan meselesi yapalım iyi hoş ama bizim yaşadığımız şartlardan memnun olmayıp çalışamaan daha fazlasını isteyenler var genelleme yapmayalım dedik karşılaştıklarımızn hepsimi böyle evet malesef... byu ülkeye göçen baska bir ülke vatandasına bizden daha fazla hak tanınıyosa orda bi dur deriz kimse kusura bakmasın.
Tüm bunları yaşamamak için VATANINA sahip çıkmak. Ortalık dolmuş yine polyanna. Burada hümanistlikten ateş edenlere bir bak 1 ekmek dahi alıp o insanlara vermemiştir. Herkes yalandan yargıç oldu amına koyduğum memleketinde. Yorumlarla gerçek hayatlar 180 derece farklı. Koca bir yalandan ibaret amk herşey.