Yaşadığınız Bütün Unutulmaz Aşkların Perde Arkasındaki Hormon: Oksitosin

Aşk, her insan için hayattaki en önemli birkaç kavramdan biri. Bir aşkla dünyaya bakışımız tümüyle  değişebiliyor, adeta bambaşka bir kişiye dönüşebiliyoruz. Peki aşkın ve dolayısıyla tüm bunların perde arkasındaki o gizli kahramanın oksitosin adlı bir hormon olduğunu söylesek?

Oksitosin, beynin hipotalamus bölgesinde üretilen ve arka hipofizden vücuda salınan bir hormon.

Hormon aslında temel olarak, yalnızca aşkın değil; bağlılıkla alakalı her türlü hissin perde arkasında.

Sevdiğiniz bir insanla vakit geçirdiğinizde, oksitosin seviyeniz tavan yapıyor.

Bu hormon sayesinde, karşıdaki kişiye olan bağlılığınız yükseliyor. O kişi, beyninizde oksitosin tetikleyici etki sergiliyor. Oksitosinin etkileri arasında stresi azaltmak, mutluluk vermek gibi durumlar da bulunduğundan; o kişiye karşı olan hisleriniz de giderek daha da güçleniyor.

Aşk, bilimsel olarak, sekse teşvik ederek üreme ihtimalini artırmak için ortaya çıkan kimyasal bir süreç.

Romantik arkadaşları bir hayli kızdıran bu tanım, aynı oranda da doğru. Kaldı ki oksitosinin, cinsel etkileri bakımından daha bir öne çıkıyor. Özellikle seks esnasında sürekli olarak uyarımda bulunan oksitosin hormonu, çiftler arasındaki bağları daha da güçlendiriyor.

Oksitosinin bir diğer etkisi, koruyucu içgüdüleri tetiklemesi.

Sevdiğiniz insanlara karşı koruyucu davranmanızın nedeni de bu hormon yani anlayacağınız. Anne ve babaların çocuklarına karşı koruyuculuğu, sizin sevgilinize karşı koruyuculuğunuz, anne köpeğin yavrularına karşı koruyuculuğu, hatta sizin evdeki kedinize karşı koruyuculuğunuz hep bu hormonun sonucunda oluşuyor.

Oksitosin salgılanması için illa bir insana sevgi duymanıza gerek yok.

Nitekim insanların kedi ve köpekleri sevdiği bir deneyde, hem insanların hem de hayvanların beyinleri incelenmiş ve iki tarafın da sevme davranışı sergilendiği esnada oksitosin salgıladığı tespit edilmiş. Yani köpeğinizi severken, aranızdaki bağı artırmak amacıyla ikinizde de oksitosin hormonu devreye giriyor ve sevginin derinliğini güçlendiriyor.

Stres hormonu olan kortizol de, oksitosinin varlığında etkisiz kalıyor.

Bunun dışında oksitosinin, sosyal yetenekleri geliştirdiği de tespit edilmiş. Oksitosin eksikliğinde ise kapanma eğilimi ortaya çıktığı, iletişim eksikliği oluştuğu görülmüş.

Dediğimiz gibi, oksitosin aile bağlılığı için de önemli.

Örneğin hamilelik döneminde kadınlarda oksitosin seviyesinin zirve yaptığı biliniyor, bunun nedeni de anne ile bebek arasındaki bağlılığı artırmak. Dolayısıyla oksitosin, sevgi ile alakalı her şeyde kilit rol oynayan, seviyelerinin yüksek tutulması gereken bir hormon.

Özetle; aşk, sevgi, bağlılık... Hepsi oksitosinden geçiyor.

Oksitosini artırmanın yollarından biri ise sarılmaktan... Hatta illa sevdiğiniz birine sarılmaya da gerek yok, herhangi bir insana sarıldığımızda bile oksitosin seviyelerinin arttığı görülmüş. 'Free hug' denen olay, aslında pek faydalı dolayısıyla :)

Bunun dışında egzersiz yapmak, sevdiğiniz şarkıları dinlemek, hayvan sevmek, arkadaşlarınızla vakit geçirmek, çikolata yemek gibi eylemler oksitosin seviyenizi artırıyor.

Son olarak, hemen gidip sevdiğiniz bir insana (sevgiliniz, anne-babanız, kardeşiniz, en iyi dostunuz...) sarılmanızı önererek yazımızı noktalandıralım. Bilimle, sevgiyle kalın!

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!