Yaşadığımız Dünyayı ve İnsan Zihnini Anlamanın Anahtarı Bu 9 Altın Kavram Beyninizde Havai Fişekler Patlatacak!

Bu içerik bittikten sonra siz aynı kişi olmayacaksınız ve eski halinizin ne kadar cahil olduğunu acı bir şekilde fark edeceksiniz.

1. Tek bir nedene indirgeme ve bu yaklaşımın anlamsızlığı...

Olayların büyük bir kısmı nadir olarak tek bir sebepten etkilenir. Genellikle çok farklı ve belirsiz nedenin birleşimi bir sonucu oluşturur. Zihnimiz bu karmaşayı kavrayamadığı için sonuçları basitleştirmek için tek bir nedene odaklanır, nedensellik ağını hiçe saydığımız için hayatımızda gerçekleşen birçok olayı yanlış anlarız.

2. Bizim cahil cesareti olarak tanımladığımız Dunning-Kruger Sendromu dünyanın durumunu anlamak için müthiş bir aygıt.

Az bilenin öz güveninin daha yüksek olmasının yanında zihninin limitlerini bilen kişinin 'düşünme üzerine düşünebilme' yeteneği geliştirmesi mümkün olabiliyor. Fakat cahil için böyle bir durumdan söz etmek mümkün değil, kişi cahil olduğu için cahilliği üzerine düşünebilmesi de imkansız.

Karmaşık gibi görünüyor, bakalım kaçımız bu sendromdan sıyrılabiliyor?

3. 'Ortaya Çıkış' basit bir sözcük gibi görünmesin, evreni kavramak için ona ihtiyaç var.

Birçok tekil yapı birbiriyle ilişki haline girdiğinde, tek başlarına yaratamadıkları bir sistem oluştururlar. Tek başına insanlar toplumu oluşturmaz yahut bir milyon insanın yan yana durmasına toplum demeyiz, belli bağlarla sistemler ortaya çıkar. Nöronlar birleştiğinde de bilinç doğar, aslında tek başına nöronların böyle bir kuvveti yoktur.

4. Kültürel Parazit... Tanımı okuduktan sonra karşılaştığınızdan emin olacaksınız.

Bir görüş yerleştiği kişiyi bir anda 'parazit' gibi etkilemeye, onun davranışlarını, olayları anlama biçimini sabote etmeye başlayabilir. Özellikle ideolojilerin böyle bir etkisi olduğundan hemfikiriz. Bir diğer özelliği ise kültürel parazit yerleştikten sonra kolayca iletilecek bir yapıya sahip olduğu için toplum içerisinde yayılır, zihinlere kolayca yerleşir.

5. Bazen her şeyin kötüye gittiğini hissedersiniz ya, işte hayatınızda bir 'Kümülatif Hata' izi aramanız gerek.

Her şeyden önce unutmamak gerekir ki hatalar olduğu yerde saymaz, kökü kazınmadığı sürece büyürler. Bunun sebebi hata yapmamızın köklerinde yatıyor, yani bir şeyi doğru yapacağımız inancıyla ilgili. Bu inancı bulup yok edebilmek imkansıza yakın olduğu için bazı hataları ömrümüz boyunca tekrarlıyoruz. 

Acı ama gerçek.

6. Yanlış şeylere odaklandığımız da oluyor: Sağ Kalma Ön Yargısı.

Bazı olayları değerlendirirken sadece karşımıza gelen, görünürleşen örnekler üzerinden yargılıyoruz. Bize sunulan şey, hemen her konuda gerçeklik algımızı şekillendiriyor. Peki bunda yanlış olan ne var, sonuçta görmediğimiz şeyi bilmek mümkün mü? 

Gelin, bir örnekle durumu berraklaştıralım.

Seri katillere dair tüm bildiklerimizi bir düşünelim, hepsi polis tarafından yakalananlar üzerine.

Yakalanmamış ve korku saçan onlarca seri katile dair hiçbir fikrimiz yok ve aslında karşılaştığımız olayların can alıcı noktası 'görünür olmayan' örneklerde.

Biz onlarla asla karşılaşmayacağız.

7. Bir çizgi diziden doğan Simpson's Paradoksu pek de eğlendirmiyor.

Olayları analiz ederken korelasyonlar bizi çoğunlukla yanıltır. Ağustos ayında dondurma tüketiminin artması ve o tarihten 9 ay sonra doğum oranlarının artmasını birbiriyle ilişkilendirmek mümkün görünse de sadece bu iki bağlantı neden-sonuç için yeterli değil. Birçok sebep olabilir, belki de dondurma tüketimi ve çocuk doğum oranı arasında hiçbir bağlantı olmayabilir.

Simpson's Paradoksu burada farklı bir bakış açısı sunuyor, anlatalım.

Karşılaştığımız verilerde bir eğilimden bahsedebiliriz. 11 Mayıs'ta doğanların daha mutlu olduğunu ispatlayacak birkaç anket sonucuna sahip olabiliriz

Fakat benzer nitelikteki gruplar birleştiğinde bu eğilim genellikle ortadan kalkar. 17 Mayıs'ta doğanlar da mutlu çıkabilir, yıl boyu doğan herkes mutlu olduğunu belirtebilir. Küçük gruplarda doğan sonuçlara anlam yüklemek Simpson's Paradoksu olarak adlandırılıyor, karşılaştığımız her sonuca dikkat etmekte fayda var.

8. Markette bol seçenek içinde kararsız kalıp hiçbir şey almadan çıktığınız oldu mu? Seçim Paradoksu yaşamış olabilirsiniz.

Bir markete girdik... Karşımızda iki tip makarna var. Birinin diğerinden daha kaliteli olduğu fikrine sahipsek herhalde otuz saniye içerisinde alacağımız makarnayı seçeriz. Belki en iyi makarnayı yememiş olacağız ama içimiz rahat olacak. 

İkinci senaryoya bakalım, dev bir markete girdik ve reyonda 20 çeşit makarna var. Belki kaliteli olanın hangisi olduğunu tahmin ediyoruz ama bu çeşitlilik içerisinde kafamız karışmaya başlıyor.

Seçim Paradoksu da burada devreye giriyor.

Bu paradoksa göre seçeneklerimiz arttıkça daha özgür olmuyoruz, aksine hiçbir şey seçemeden oradan ayrılıyoruz çünkü 'Keşke öteki seçeneği değerlendirseydim' demekten korkuyoruz. Velev ki bir tanesinden emin olduk, yirmi ayrı seçenek arasından çekip çıkardığımız makarnadan aldığımız haz daha düşük oluyor. 

Çok seçenek = Daha özgür olmak değilmiş.

9. Odaklanma Yanılsaması zihinlere zerk edeceğimiz son bilgi kırıntısı.

Sevdiğiniz işi yapmaya başladığınız, yüksek bir gelire sahip olduğunuz geleceği düşününce hiçbir derdiniz kalmayacak gibi hissedersiniz. O gün gelip hayal ettiğinizden de iyi şartlara kavuştuğunuzda bulunduğunuz durumun da kendine has stresleri, dertleri olduğunu görürsünüz. 

Düşündüğümüz hiçbir şey gerçekleştiğinde bizi tahmin ettiğimiz kadar mutlu etmez. Ayrıca kötü olacağına inandığımız bir durum da gerçekleştiğinde çok daha kötü sonuçlanır. Yani hatalı tahminlerimiz, geleceğe yanlış odaklanmamızın bir sonucu. Bunu aşabilmek için durumun farkında olmak gerek.

Popüler İçerikler

Cem Yılmaz'dan Küfürlü Gönderme Gelmişti: Hasan Can Kaya'dan Ünlü Komedyene Cevap Geldi!
Kızılcık Şerbeti Umut'un En Başından Beri "Umutsuz Vaka" Olduğunu Anlatan Enfes Flood
Konya'da 14 Yaşındaki Öğrencisini Taciz Eden Lise Öğretmeninin Cinsel İçerikli Mesajları Mide Bulandırdı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
08.02.2020

Doğrulama yanlılığı Değişim körlüğü

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ