Bazılarımız sıradanlıktan ve yaşamın olağan sürecinden kaçmaya çalışarak ölümü olabildiğince görmezden gelmeye çabalar. Bazılarımız ise, yaşamın kısalığından yakınarak her anını “verimli” geçirme çabasına girer. Aslında verimlilik çabası da bizi kendimizden ve gerçekte ne istediğimizden uzaklaştıran bir sürece girmemize neden olur. Ama bu da bir başka yazının konusu olsun. Biz konumuza geri dönelim.
“Çok sevdiğiniz biri ölene dek, ölümle tam anlamıyla karşılaşamazsınız.” Osho
Ölümle yüzleştiğimiz nadir anlardan biri yakınlarımızı kaybetmektir. Ölüme meydan okumak ve yaşadığımızı hissetmek için yüklediğimiz anlamlar, önemini kaybeder ve bir anda boşluğa düşeriz. Keşkeler, özlem, öfke, inkar, hayatta kalmış olmaktan suçluluk duyma… Yas süreciyle yüzleşmeye hoş geldiniz.
Acıyı nasıl görüyoruz? Acıya katlanmak ve acıyı yaşamak üzerine
Yas dönemlerinde terapiye gelen danışanlarımın ortak noktalarına baktığımda, acıyı yaşamak istemediklerini ve terapiden beklentilerinin acıyı etkisiz kılmak olduğunu gördüm. Genellikle duyguları olumlu ve olumsuz olarak adlandırmakta ve olumsuz olarak tanımladığımız duyguları yaşamaktan kaçınma eğiliminde oluyoruz. Yas dönemlerinde antidepresan kullanmak ve acıya katlanmak isteyen danışanların sayısı da az değil.
Yas sürecinde yaşanan ve normal kabul edilmesi gereken belirtiler:
- Konsantrasyon sorunları
- Karar vermede zorlanma
- Unutkanlık
- Üzüntü
- Öfke
- Sosyal izolasyon
- Kaybedilen kişiyi düşünme
- Ağlama
- Daha önce zevk alınan aktivitelere karşı ilgisizlik
Yas Aşamaları
İnkar: Bu aşama kayıp durumunun kabul edilmediği şok aşamasıdır. Durumu kabul edememe ve inanamama halidir. “Onun başına gelmiş olamaz.”, “Ben bunu yaşıyor olamam.”, “ Şimdi çıkıp gelecek.” Şeklinde cümleler sık kullanılır.
Öfke aşaması: Yaşanılan hayal kırıklığı ile birlikte birey; kendisini, çevresini, kaybettiği kişiyi suçlar. Dünyanın adil olmadığına dair düşünceler vardır. “Ben bunu hak etmedim.”, “Dünya adil değil.”, “Neden beni bırakıp gitti?” şeklinde cümleler kurulur.
Pazarlık aşaması: Kaybedilen bireyin hayatta olması karşılığında her şeyi yapacağımıza dair pazarlığa girdiğimiz süreçtir. Genellikle ölümle sonuçlanabilme ihtimalinin yüksek olduğu hastalık durumlarında da bunu yaparız. “O ölmesin onu daha çok ziyaret edeceğim.” “O geri gelsin, daha iyi bir insan olacağım.” gibi cümleler kurulur.
Depresyon aşaması: Birey kaybettiği kişinin geri gelmeyeceğini fark ettiğinde çaresizlik hisseder ve hayat anlamsız gelmeye başlar. Enerjisizlik, isteksizlik ve yorgunluk hakimdir.
Kabul aşaması: Bireyin kaybettiği insanın fiziksel olarak ayrıldığını kabul ettiği idealize etmeden yaşanılan iyi ve kötü anılarla ona özlem duyduğu, günlük hayatın o olmadan da devam edebileceğini kabul ettiği aşamadır.
Bu aşamaların sırası değişebilmekte ve duygularda dalgalanmalar görülebilmektedir.