Daha sonra A.A. kredi taksitlerini ödemeyi geciktirince, bankanın avukatları olan F.Y. ile eşi Ö.K.Y. 2007’de Mersin 8. İcra Dairesi’nde icra takibi başlattı. İddiaya göre, avukat çift, borçlu vatandaş A.A.’nın, icra takibinden önce ödediği 4 bin 300 TL’lik ödemeyi, ‘alacak’ miktarından düşmedi. Üstelik borçludan da çok yüksek bir faiz oranı istedi. İcra takibi sürecinde borçlu ve kefillerden alınan paralarla 54 bin 996 liralık ödeme tamamlandı. Fakat avukat çift, icra takibini kaldırmadı. Borcunu avukatlar aracılığıyla ve icra dosyası üzerinden ‘nakit’ olarak ödeyen yurttaşın evi de böylece icra yoluyla satıldı.
Borcunu ödediği halde evi icra yoluyla satılan A.A, evinin haksız yere haczedildiğini ispatlayabilmek için 14 yıl boyunca hukuk savaşı verdi. 2011’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan A.A.’nın dilekçesi, senelerce savcılıklar arasında gidip geldi.
2019’da konunun Mersin Barosu’na intikal etmesi üzerine baro yönetimi, söz konusu iki avukatların 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası açılan sınavlar sonunda savcı ve hâkim olarak atandığını bildirdi. Bunun üzerine savcı F.Y. ile hâkim Ö.K.Y.’nin çalıştıkları adliyelere Mersin Cumhuriyet Savcılığı’nca yazı yazıldı. Ancak her iki isimde savcılığa savunma göndermedi.
Başsavcılık bunun üzerine, soruşturmayı yürüten Silifke Cumhuriyet Savcılığı’na yazdığı yazıda, “Savcı F.Y. ile hâkim Ö.K.Y.’nin savunmada bulunmadığından başkaca yapacak bir şey olmadığını, konunun hukuki itilaf kapsamında olması nedeniyle kovuşturma izni verilmesinin uygun olmadığını” bildirdi.
Ancak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, o dönemde avukat olan F.Y. ve Ö.K.Y. ile yurttaş A.A. arasındaki durumu hukuki itilaf olarak değil, avukatların görevi kötüye kullanarak vatandaşın mağduriyetine yol açması olarak yorumladı ve dava açılması için izin verdi.
Şu an İstanbul’da görev yapan savcı F.Y. ile Samsun’da görev yapan hâkim Ö.K.Y. Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada yargılanacak.