Başbakan Erdoğan, 'Hükümetimizin yaptığı değişiklik yargıya müdahale değildir, yargı içindeki illegal örgüte yöneliktir.' dedi.
Büyükelçiler Konferansında konuşma yapan Başbakan Erdoğan, HSYK değişikliği ile ilgili 'Hükümetimizin yaptığı değişiklik yargıya müdahale değildir, yargı içindeki illegal örgüte yöneliktir.' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 6. Büyükelçiler Konferansı katılımcılarına Ankara Vilayetler Evi'nde yemek verdi. Erdoğan burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Altıncı Büyükelçiler Konferansının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dışişleri Bakanlığımıza sayın bakan ve ekibine, geleneksel hale gelen bu güzel buluşmayı tertip ettikleri için şükranlarımı ifade ediyorum.
Altıncı Büyükelçiler Konferansı kapsamında istişarelerin gerek ülkemiz gerek görev yaptığınız ülkeler açısından, çok faydalı sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
Burada birkaç önemli hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2014’te birinci dünya savaşının yüzüncü yıl dönümünü idrak edeceğiz. Osmanlı Devleti bu savaşta en ağır insan ve toprak zaiyatını yaşamış, Mondros ve Sevr anlaşmalarıyla fiilen tarihe karışmıştı. Yüzüncü yıl dönümü vesilesiyle, birinci dünya savaşının çeşitli etkinliklerde değerlendirilecek olmasını ben şahsen çok önemsiyorum.
'DİKKAT ETMENİZ GEREKEN 2 NOKTA VAR'
Bu savaştaki en önemli devlet olan Osmanlı’nın bakiyesi bir devletin büyükelçisi olarak etkinliklere katkı sunmanızı rica ediyorum. İki önemli husus var. Önümüzdeki yıl da 1915’in yüzüncü yılına ulaşacağız. 1915 olayları olarak bilinen hadiselerin de yüzüncü yıl etkinliklerine şahit olacağız. Ermeni diasporası 1915 olaylarını farklı ve tek yanlı aksettirmek, siyasi kampanyaya dönüştürmek için hazırlıklarını yapıyor. Bu kara propagandaya karşı dik duruş sergileyeceğiz.
'BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN TARİH İYİ OKUNMALI'
Kökü olmayan, kökünü reddeden bir millet öz kimliğini de reddeder ve kimliksiz kalır. Tarihleri unutturulan milletler, köklerini unutmuş talihsiz milletlerdir. Bizde zaman zaman bu yönde girişimler olmuştur. Tarih farklı şekilde yazılmak istenmiş, unutturulmak istenmiştir. Bu aziz millet yalan söyleyen tarih karşısında aldananlardan olmadı. Bugünü anlamanın bugünü analiz etmenin özellikle de bugünün güncel sorunlarına çözüm bulmanın en önemli yollarından biri tarihi iyi okumaktan geçer.
'1923'Ü SIFIR NOKTASI ALMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Evet Birinci Dünya Savaşı’nın askeri ve idari sonuçlarını iyi analiz etmeyen biri, bugünü anlayamaz, sağlıklı şekilde analiz edemez. Bizim dış politikamız, birinci dünya savaşı ve öncesi es geçilerek asla şekillendirilemez. Önceliği yok sayarak 1923’ü sıfır noktası almak mümkün değildir. Bizim asırlara sari bir tarihimiz var. İsimler değişmiştir, yapılar politikalar değişmiştir. Ama aynı millet aynı ruh aynı idealler değişmeden ilerlemiştir. Yakın tarihi unutturmak açık söylüyorum cinayettir.
Yakın tarihi inkar ederek bugünün meselelerine çıkış yolu bulamazsınız. Kendi toprağınızı bayrağınızı idrak edemezsiniz.
'BİZİM SINIRLARIMIZ MERİÇ'TE BİTİYOR ANCAK...'
Bizim fiziki sınırlarımız Meriç’te bitiyor ancak tarihimiz Meriç’te biterse biz sağlıklı bir dış politikayı imar edemeyiz.
Her devletin egemenlik haklarına içişlerine sonsuz şekilde saygımız var. Dostlarımız komşularımız bizden ve bizim dostluğumuzdan sonsuza kadar emin olsunlar. Ancak fiziki sınırların içine, insani duyguları hapsedemeyiz. O mümkün değil. Daha 100 yıl öncesine kadar aramızda sınırın olmadığı ülkelere karşı, bizim ecdad mezarlıklarımız ve şehitlerimiz, insan odaklı dış politikamızın sınırlarını çizmektedir.
'ŞEHİTLİĞİMİZİN BULUNDUĞU HER ÜLKE DOSTUMUZDUR'
Hiç kimse bundan farklı anlamlar çıkartmasın. Biz mezarlık ve şehitliklerin bulunduğu her ülkeyi kardeşimiz dostumuz olarak görürüz. Aynı şekilde bugün vatandaşlarımızın yaşadığı çalıştığı ülkeleri de kendimize yakın görürüz.
Fiziki sınırların içine dış politika hapsedilemez. Bize soruyorlar: Mısır'la, Suriye'yle Myanmar'la neden bu kadar ilgilisiniz?
Bize bunu soranlara asıl biz şunu sormak zorundayız: Tersi mümkün mü? Komşunuzun evinde yangın çıkmış siz evinizde oturup hiçbir şey yokmuş gibi televizyon izleyebilir misiniz?
'KİM NE DERSE DEDİN...'
Kim ne derde desin, kim hangi kulpu takarsa taksın, büyük bir devleti layıkıyla temsil etmek zorundayız. Biz bir kasaba değiliz. Dış politikada bizim gizlimiz saklımız yok neysek oyuz. Dostun dostuyuz. Şu anda hangi ülke ile ilgileniyorsak tamamen ilkelerimiz doğrultusunda ilgileniyoruz. Bunun dışında başka hiçbir niyetimiz yok.
Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Türkiye'de 17 Aralıkta başlayan süreç yolsuzluk kılıfına gizlenmiş bir darbe girişimidir. Bu girişim birkaç hedefi vurmayı hedefliyor. Ambalajda yolsuzluk soruşturması varken, pakette hükümete, millete, demokrasiye darbe var.
Adeta düğmeye basılmış gibi operasyona içeride ve dışarıda destek verenler var. Şu anda gerek bizim gördüğümüz manzara, gerek yaptırdığımız anketlerde halkın bunu bir yolsuzluk operasyonu olarak görmediği ortadadır.
'HEDEF TÜRKİYE, HEDEF EKONOMİ'
Gerek o malum örgüt Türkiye ekonomisine ağır darbe vurmaya çalışıyorlar. Faizleri yükseltmeye yatırımcıyı ürkütmeye çalışıyorlar. Dış politikada elimizi zayıflatmaya çalışıyorlar. En önemlisi de Türkiye'nin dış politikadaki imajını zedelemek için uğraşıyorlar. Burada hedef hükümet ya da parti değil Türkiye'dir, 76 milyondur.
Ne yapılması gerekiyorsa bunun adımlarını hep birlikte atmalıyız. Avrupa ülkelerinde HSYK ile ilgili oturmuş bir sistem yokken, Türkiye'nin HSYK düzenlemesi hakkında beyanda bulunmak kimsenin haddine değildir.
'YARGI İÇİNDE İLLEGAL BİR ÖRGÜTLENME VAR'
Hükümetimizin yargıda yapmaya çalıştığı değişiklik yargıya müdahale değil yargı içindeki illegal örgütlenmeye yönelik bir mücadeledir. Bu örgütün gerçek yüzünün yurt dışında artık mutlaka anlatılması, emniyet ve yargı başta olmak üzere diğer kurumlar içinde inşa ettikleri korku imparatorluğunun deşifre edilmesi gerekir.
Haberler.com