Yarasaların ataları ağaçlarda yaşayan, kabuk üzerindeki böcekleri avlayan memelilerdi. Avlarını yakalamak için ağaç gövdelerine baş aşağı pozisyonda bekler, elleri ve ağızlarıyla yakalarlardı. Bu süreçte arka ayaklarındaki pençeler, asılı dururken kilitlenebilecek şekilde evrimleşti. Böylece baş aşağı durmak neredeyse hiç kas gücü gerektirmeyen bir pozisyon haline geldi.
Yer çekimi bu pozisyonu korumalarına yardımcı olur, yarasa neredeyse hiç enerji harcamaz. Bu durum güvenli bir uyku alanı da sağladı. Zamanla bazı türler yatay dalların altına veya mağara tavanlarına çekilerek yırtıcılardan korunmaya başladı. Günümüzde çoğu yarasa bu şekilde uyur, yalnızca birkaç tür ağaç yapraklarının içinde kıvrılarak istisna oluşturur.