Antihero, yani Türkçe karşılığı ile anti-kahraman terimi, popüler kültürde idealleri, amaçları ve kişiliği alışılageldik kahramanların tam zıttı olan baş karakterleri tanımlamak için kullanılıyor. Başka bir deyiş ile olumsuz nitelikleri olan baş kahraman şeklinde de tarif edilebiliriz.
İşte dizi ve film tarihinin anti-kahramanlarını sizler için derledik, bakalım kimler kimler varmış :)
Not: Spoiler içerebilir.
Sinema tarihinin belki de en manyak karakterlerinden biri olan bu adamı yaptığı psikopatlıklara rağmen en az Batman kadar sevdik.
Böyle bir kimya öğretmenimiz oldu da biz mi sevmedik kimyayı?
Başlangıçta, her şeyi ailesi için yaptığını bildiğimiz, bozuk sistemde kendi çaresini yaratan bu adamı, yaptığı etik olmasa bile sevdik, destekledik. Sezonlar geçtikçe zalimleşmesine, içten içe acımasız bir katile dönüşmesine, Jessie'ye yaptığı tüm haksızlıklara, hatta el kadar çocuğun hayatına kast etmesine rağmen ara ara kızsak bile sevmekten vazgeçemedik, zekası karşısında diz çöküp saygı duymaya devam ettik.
Aslında kandan ve öldürmekten zevk alan bir psikopat olsa da bu güdülerini kendince bir adalet sağlamak için kullanan bu adamı içten içe takdir ettik. Üstelik yaptığı işteki titizliği ve disiplini için de ayrı saygı duyduk. Hatta normal hayatını sürdürmeye çalışırken kimseye bir şey çaktırmasın diye onun adına biz stres olduk, yer yer onun için üzüldük bile.
Bu kendinden başka kimseyi düşünmeyen bu adamı yaptığı tüm karaktersizliklere rağmen sevdik.
'Korkma ama bil ki bir gün öleceksin, bunu anlayıp kabul edene kadar anlamsız bir hiçsin.'
Filmdeki hemen hemen bütün kötülüklerin yaratıcısı olsa bizlere fikirleri ve görüşleriyle, yüzleşmekten koktuğumuz tüm gerçekleri yansıtan bu harbi adamı sevmeyecektik de kimi sevecektik? Sevmekle de kalmadık her hareketine hayran olduk, gerçek olmaması da ayrı üzdü bizleri.
Belki de kaybedenin yanında olmayı sevdiğimiz için sevdik.
Ancak Tom Hiddleston'un karizmasının da büyük bir etken olduğu tartışmasız bir gerçek. :)
Her hareketi düzenbazlık üzerine kurulu, bir o kadar sevimsiz olan bu karakteri, nedenini anlayamadığımız bir şekilde seviyoruz.
Mafya karakterleri arasından en bildiğimiz ve sevdiğimiz olan bu karaktere sevgiden çok büyük, bir saygı duyuyoruz.
Evet o bir kiralık katil ama sevilmeyi en çok hak eden karakterlerden biri. Kaç kişi tanımadığı bir kız ve onun intikamını almak için kendini feda eder ki? Ah koca yürekli Léon ah...
Her haraketi planlı ve çıkarları üzerine kurulu, herkesi kukla gibi oynatan bu karaktere ilginç bir şekilde sempati duyduk. Yaptığı stratejiler uğruna Sansa'yı bile harcadı. Ancak son sezonda yaptığı ile yeniden kalbimizi kazandı, bu gidişle daha çok sevecekmişiz gibi görünüyor.
Memoli'ye az çektirmedi. Yağlı sarı saçları ve uyuz konuşmasıyla çoğumuzun antipatisini çekse de bir kesim onu çok sevdi.
Bir neslin çocuklarına travma yaşatan bu karakteri seven neden sevdi biz de anlamadık ama hatırı sayılır bir çoğunluk olacak ki oyuncak bebekleri bile yapıldı.
Kendi karısı ve çocuklarını, öldürebilecek kadar acımasız bir katil olsa da hepimiz sevgi ve saygıyla, zekası önünde diz çöküp eğildik.
Leyla ile Mecnun'un en itici, en bencili olan bu karakter yaptığı ufak hesaplar ve cimrilikler ile bizi delirtse de yine de adeta ailemizin bir parçasıydı. İtiraf edelim çok özledik...
Sinema tarihimizin hemen hemen bütün kötü rollerini oynayan büyük ustanın bütün karakterini, belki de gerçek hayatında oynadığı tüm karakterin aksine biri olduğunu, gözlerinde görebildiğimiz için sevdik.
Şüphesiz onu bu kadar sevmemizin nedenlerinin başında Sherlock ile baş edebilecek kadar zeki olması geliyor. Hatta psikopatlıklarını sırf zevk için yapan bu karakteri öyle sevmişiz ki yaşadığını öğrendiğimizde, Sherlock'un ölmediğini öğrendiğimizdeki kadar sevindik.
Sinsiliğin kitabını yazmış, tam bir yılan olan bu kadın yaptığı entrikalarla Mustafayı bile öldürttü ama yine de seveni çoktu.
Bulaşıkçılık ile başladığı iş hayatını mafya babalığına taşıyan bu karakteri Al Pacino canlandırmasaydı bu kadar sever miydik, bilemiyoruz?
En yakın arkadaşını hastahanede ölüme terk edip, sonra da onun karısı ile ilişki yaşayan Shane karakterine uyuz olmamıza rağmen öldüğünde içlenecek kadar sevdik. Ama yaptığı hareketlerle ölmeyi hak etti o ayrı tabi.
Kokuları uğruna onlarca masum genç kızın canını aldı ama biz onu bile sevdik.
gözlerim Frank'i aramadı değil.
Bi Hannibal Lecter bekledim hani
Hannibal nerede Hannibal?