Evli bir Türk erkeği olarak çok iyi anladığım, ancak bir de hiç anlamadığım mevzular var. Mesela erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz, bazı şeyler gelenek olarak yerleşmiş durumda, ancak neden her türlü şeyi buna bağlıyoruz anlamıyorum. Evlendiğiniz zaman birlikte yaşıyorsunuz arkadaşlar; burada yazılanların pek çoğu da son derece normal şeyler. Mesela ayağımı yıkamasını istesem eşimden, yıkayacağından eminim. Çünkü o ihtiyaç duyduğunda ben yıkadım. Yine evde tüm yemekleri ben yaparım, o da temizliği halleder mesela. Ortak amaç süistimali engellemek olmalı. Siz hayatın zorunluluklarını hizmetçilik, kölelik gibi tanımlarla aşağılamaya varıyorsunuz. Unutmayın, evlendiğiniz zaman birlikte yaşıyorsunuz, genellikle de hizmetçiniz hiç olmuyor.
Yine beğeni de önemli arkadaşlar. Sanki sadece kadınlar kendilerini beğendirmeye çalışıyor gibi bir hava estirmişsiniz, ancak herkes kendisini herkese beğendirmeye çalışıyor. Sosyal yaşam deniyor buna biyolojide. Genetik ya da yetiştirilme koşullarında farklılık olmayan sosyal yapılarda beğeni önemlidir. Evlilikte de bu böyle. Erkekler de kendilerini beğendirmek zorunda, çünkü başka türlü ilişki yürümez. Suiistimale kaçan durumlar varsa onu belirtebilirsiniz, ancak biriyle bir ilişkiniz varsa, ki bu patronunuz da olur öğretmeniniz de olur eşiniz de olur, ilişkinizin sosyal tanımı içerisinde kendinizi beğendirmeniz lazım. Öğretmenden "aferin" duymak ile eşinizde şehvet uyandırmaya hepsi aynı şey.
Daha geçen benimle evlenmek ''istediğini' belirten 36 yaşındaki uzaktan mı uzaktan akrabam annesine kışları bakmam gerektiğini yazında köye gidip annesine hizmet etmem gerektiğini bana çağrıp bağırdığında susmam gerektiğini söylemişti. Sanırım kadınları hizmetçi gören bir toplumdan hala bir eş aramadığımı kaç kere daha söylicem bilemedim. Kendi yaşımda acıktığında sıkıştığında benimde canım istediği zamanlarda beraber sevişip beraber yemek pişirecek beyfendi istediğimi söylediğim zaman çok şey istiyormuşum gibi üstüne de gevşek sapık azgın orospu muamelesi görüyorum. Böyle erkek kısmı yaptığım bir şeye bakmasın bi zahmet.
Turk benligini kaybedince boyle oluyor. Eski Turk devletlerinde Hakan in soyledikleri tek basina deger ifade etmezken su anki duruma bak. Evi evirip ceviren, sana bakan(katlanan),cocugunu doguran ve cocugunu egiten kadinin yeri bastaci olacagina ucretsiz hizmetci muamelesi yapiliyor. Madem ole tut bi hizmetci yemekte yapar evi de temizler ama yok kendi ezikligini tatmin icin hizmetciye bagiramaz. Sonra kendi ayaklari ustunde duran kadina(ki kendi duramaz) erisemeyince laf soyluyor. Ulan kadinlar olmasa kopekler yemez sizi.
Evli bir Türk erkeği olarak çok iyi anladığım, ancak bir de hiç anlamadığım mevzular var. Mesela erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz, bazı şeyler gelenek olarak yerleşmiş durumda, ancak neden her türlü şeyi buna bağlıyoruz anlamıyorum. Evlendiğiniz zaman birlikte yaşıyorsunuz arkadaşlar; burada yazılanların pek çoğu da son derece normal şeyler. Mesela ayağımı yıkamasını istesem eşimden, yıkayacağından eminim. Çünkü o ihtiyaç duyduğunda ben yıkadım. Yine evde tüm yemekleri ben yaparım, o da temizliği halleder mesela. Ortak amaç süistimali engellemek olmalı. Siz hayatın zorunluluklarını hizmetçilik, kölelik gibi tanımlarla aşağılamaya varıyorsunuz. Unutmayın, evlendiğiniz zaman birlikte yaşıyorsunuz, genellikle de hizmetçiniz hiç olmuyor.
Elin oğlunda aradığım özellikleri yazmışlar, hamarat ve götü güzel ;)
Daha geçen benimle evlenmek ''istediğini' belirten 36 yaşındaki uzaktan mı uzaktan akrabam annesine kışları bakmam gerektiğini yazında köye gidip annesine hizmet etmem gerektiğini bana çağrıp bağırdığında susmam gerektiğini söylemişti. Sanırım kadınları hizmetçi gören bir toplumdan hala bir eş aramadığımı kaç kere daha söylicem bilemedim. Kendi yaşımda acıktığında sıkıştığında benimde canım istediği zamanlarda beraber sevişip beraber yemek pişirecek beyfendi istediğimi söylediğim zaman çok şey istiyormuşum gibi üstüne de gevşek sapık azgın orospu muamelesi görüyorum. Böyle erkek kısmı yaptığım bir şeye bakmasın bi zahmet.