Son aylarda Koronavirüs salgınına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün ölene değin hayatımızın bir parçası olacağı ve bu doğrultuda yaşamaya alışmamız gerektiğini savunan pek çok söylem ortaya atıldı. Ancak yeni yayımlanan bir çalışma, insanların ve kuruluşların üzerlerine düşeni yapması hâlinde hastalığı ve de hastalığa neden olan virüsten kurtulmanın mümkün olduğunu savunuyor. Bu çalışmayı ve Koronavirüs'ten kurtulmak için neler yapılması gerektiğini merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇
Bu faktörler arasında, güvenli aşıların bulunurluğu ve bağışıklığın geçerlilik süresi gibi tıbbi unsurların yanı sıra hükûmetlerin salgın sürecini yönetimi ve hastalığı kontrol altına alma yöntemlerinin halk tarafından kabulü gibi toplumsal, siyasi ve ekonomik unsurlar da bulunuyor.
Araştırma ekibi, SARS-CoV-2 virüsünü tamamen ortadan kaldırma düşüncesini, 'Planlı çabalar sonucunda bu belirli eyleyenin neden olduğu enfeksiyonun dünya çapındaki vaka sayısını sıfıra indirmek' olarak tanımlıyor ve bu faktörlerin yaptıkları tanımlama doğrultusunda mümkün olup olmadığını anlamalarını sağlayacağına inanıyor.
Aynı değerlendirme sistemi çiçek hastalığı ve çocuk felci için de kullanılmış ki, çalışmalar sonucu çiçek hastalığına ve çocuk felcinin üç türünden ikisine neden olan virüslerden kalıcı olarak kurtulmayı başarmıştı. Araştırmadaki faktörlere göre değerlendirildiğinde, çiçek hastalığı 3 üzerinden 2.7 puan alırken, koronavirüs 1.6, çocuk felci ise 1.5 puan alıyor.
Yayımlanan makalede, 'İncelemelerimiz çeşitli öznel unsurları barındıran öncül bir çabadan farksız olsa da, Koronavirüs'ün ortadan kaldırılabilirliğini, özellikle de teknik anlamında mümkün kılabilir' dendi.
Özellikle siyasi irade, parasal yatırım ve toplumsal anlayış olmadan bunu başarabileceğimize inanmak oldukça güç. Yüz binlerce hayatı kurtarıp milyonların uzun vadede Koronavirüs'e yakalanmasına engel olmak hiç de kolay olmayacak. Yine çalışmada, 'Koronavirüs'ün yok edilebilirliği konusunda belli teknik zorluklar var. Aşının halk tarafından kabul görmemesi, daha bulaşıcı ya da aşıya bağışıklığı olan varyantların ortaya çıkması, aşının kimi insanlara etki etmemesi sonucunda küresel aşılama planının başarısız olması bunlar arasında yer alıyor' dendi.
Bu konularda, 'Karşılaşacağımız diğer zorluklar olan yüksek ön maliyetlerin (aşılama ve sağlık sistemlerinin iyileştirilmesi için) karşılanması ve 'aşı milliyetçiliği' ile hükûmetler vasıtasıyla ortaya atılan 'bilim karşıtı saldırganlık' düşünceleri karşısında uluslararası iş birliğinin sağlanması gerekiyor' dendi. Buradan yola çıkarak araştırmacılar, DSÖ ve ülke sağlık bakanlıklarını bu hususta çalışmalar yürütmeye çağırıyor.
saçma sapan kimseye faydasi olmayan yasaklar gelmesin de .
Kim ne derse desin aşı karşıtları ve salgına inanmayanlar yüzünden virüs sonsuza kadar bizimle kalacak