Bu alanda inanılmaz gelişmeler var. İngiliz bir şirket olan Exscientia, yapay zeka ile sıfırdan tasarladığı bir ilacı 2020’de klinik deneylere soktu; bu, geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha hızlı bir süreçti. BenevolentAI adlı başka bir şirket, nadir hastalıklar için çalışırken baricitinib adlı bir ilacın COVID-19 tedavisinde etkili olabileceğini keşfetti ve bu ilaç acil kullanım onayı aldı. DeepMind’in AlphaFold’u ise 2021’de veri tabanını açık kaynak yaparak bilim dünyasına büyük bir hediye verdi; bu, dünya çapında araştırmacıların yeni ilaçlar geliştirmesini hızlandırdı. Özellikle kanser ve nadir genetik hastalıklar gibi karmaşık alanlarda yapay zeka umut vadediyor. Lösemi gibi kanser türlerinde hangi tedavilerin daha etkili olabileceğini öngören sistemler, hastalar için yeni bir umut ışığı yakıyor.
Türkiye'de de bu alanda dikkat çekici çalışmalar yürütülüyor. Örneğin, Prof. Dr. Adil Mardinoğlu liderliğinde yürütülen projeler, yapay zeka ve sistem biyolojisi tabanlı yaklaşımlarla yeni ilaç hedefleri belirliyor. Mardinoğlu’nun çalışmaları, Alzheimer, prostat kanseri ve kas atrofisi gibi hastalıklara yönelik aday ilaçların geliştirilmesinde rol oynuyor; bu ilaçlar 2025 itibarıyla insan deneylerine başlama aşamasına gelmiş durumda. Ayrıca, Bursa Uludağ Üniversitesi'nden Doç. Dr. Şehime Gülsün Temel, biyoinformatik yöntemlerle kollajen VI ilişkili distrofiler gibi nadir hastalıklar için hub genler ve metabolik yolaklar belirleyerek ilaç yeniden konumlandırma stratejileri geliştiriyor. Yine aynı üniversiteden Atakan Burak Ceyhan ve Ali Kaynar, ağırlıklı gen ko-ekspresyon ağı analizi gibi yapay zeka destekli tekniklerle metabolik modelleme yaparak potansiyel tedavi hedefleri ortaya koyuyor. Bu çalışmalar, Türkiye'de yapay zekanın ilaç geliştirme sürecini nasıl hızlandırdığını gösteriyor. Dahası, 17 Ekim 2025’te İstanbul’da düzenlenecek Bioexpo Fuarı’nda, yapay zeka temelli ilaç geliştirme üzerine bir panel gerçekleştirilecek. Bu panelde Prof. Dr. Adil Mardinoğlu, Dr. Cem Baydar ve Dr. Duygu Dağlıkoca gibi alanında uzman isimler, bu teknolojinin geleceğini ve Türkiye’deki uygulamalarını tartışacak.
Ama her güzel hikayenin bir gölgeli tarafı var. Yapay zekanın ilaç geliştirmedeki rolü de risksiz değil. Öncelikle, hastaların genetik verileri ve sağlık kayıtları gibi hassas bilgilerin güvenliği büyük bir mesele. Bu veriler yanlış ellere geçerse ne olur? Bir başka endişe, bu teknolojinin daha çok gelişmiş ülkelerde kullanılması ve yoksul ülkelerin yeni tedavilere erişimde geri kalması. Ayrıca, yapay zekanın karar alma süreci bazen bir 'kara kutu' gibi; neden bir ilacı önerdiğini tam olarak anlamak zor olabiliyor, bu da güven sorunlarına yol açabilir. Ve tabii ki etik sorular var: Yapay zeka, hangi hastalıklara öncelik verecek? Daha kârlı olan yaygın hastalıklara mı, yoksa daha az insanın etkilendiği nadir hastalıklara mı odaklanacak?