'The Turk' isimli bir satranç makinesi bundan 250 yıl önce yapay zekanın tehlikeleri hakkında büyük bir tartışma başlatmıştı. Peki, bu makine neden bu kadar özeldi?
'The Turk' isimli bir satranç makinesi bundan 250 yıl önce yapay zekanın tehlikeleri hakkında büyük bir tartışma başlatmıştı. Peki, bu makine neden bu kadar özeldi?
Makine ustalıkla satranç oynuyor ve rakiplerini kolaylıkla yenilgiye uğratıyordu. Ayrıca kazanınca baş eğmeyi bile bilen bu makine, zamanında nasıl çalıştığına ve tehlikelerine dair büyük teorilere ve tartışmalara sebep olmuştu.
Makinedeki figür, bir Osmanlı büyücüsü görünümündeydi. Cübbesi hatta yastığa dayanarak içtiği uzun bir piposu da vardı. Von Kempelen, icadını bir otomat satranç oyuncusu olan 'The Turk' olarak kraliçeye sundu.
Bu maç sonrasında makine o kadar popülerdi ki Avrupa'da bir tura başladı. 1873'te Fransa'da Fransa büyükelçisi Benjamin Franklin ile satranç oynadı. Ayrıca dönemin en iyi satranç oyuncularından biri olan André Danican Philidor ile de oynadı ve kaybetti. Philidor daha sonra 'Şimdiye kadarki en yorucu satranç oyunuydu!” diyerek The Turk'ü övdü.
Müzisyen Johann Nepomuk Mälzel, The Turk'ü Von Kemeplen'in oğlundan satın aldı ve 1809'da The Turk turlarına geri döndü. Bu sırada Fransa imparatoru Napolyon Bonapart ile de oynayan The Turk, maçı kazandı.
The Turk'ün içerisinde kısa ve satranç konusunda yetenekli bir kişi oturuyor ve The Turk'ün her hareketini kontrol ediyordu. İçeride makineyi kontrol etmesi için tuşlar ve dışarıdan gizlemek için özel parçalar bulunuyordu.
The Turk o kadar popülerdi ki insanlar hakkında konuşuyor ve teoriler üretiyordu. The Turk, yapay zeka tartışmasını başlatan ilk makinelerden birisiydi.